26 Haziran 2012 Salı

KARADAYI'YI YALANLAYAN SES KAYDI

28 Şubat darbe değildir diyen, 28 Şubat'a "Postmodern darbe" diyenlere de dangalak diyen Eski Genelkurmay Başkanı Org. İsmail Hakkı Karadayı'yı kendisine ait ses kaytıları yalanlıyor...

28 Şubat’ın Genelkurmay Başkanı Karadayı, yaşananları anlatırken kendini sürecin dışında tuttu. Ancak Karadayı, ses kaydında ise yaptıklarını itiraf etmişti.
Eski Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı dünkü konuşmasında 28 Şubat'a "postmodern darbe" diyenlere "dangalak" demişti. Batı Çalışma Grubu'ndan da haberini olmadığını söyleyen Karadayı, Sincan'da yürüyen tankların da darbe ile ilgisi olmadığını söyledi.
Star Gazetesi, Karadayı'nın Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu'na verdiği dünkü konuşmasından sonra bir süre önce internete düşen ses kaydını yayınladı.
Org. Karadayı o ses kaydında, nizamiyeden döndüklerini, 28 Şubat döneminde Mesut Yılmaz'a iktidarı altın tepsinin içinde verdiklerini söylüyordu...

İşte Star Gazetesi'nin bugünkü haberi;

TBMM Meclis Darbeleri Araştırma Komisyonu, 28 Şubat post-modern darbe süreciyle ilgili dönemin İçişleri Bakanı MHP Milletvekili Meral Akşener ile dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı’yı dinledi.
Dönemin Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı ise Meral Akşener’den sonra Darbe komisyonuna darbe süreci hakkında bilgi verdi. 28 Şubat askeri yapılanması hakkında detaylı bilgi verdiği öğrenilen Karadayı’nın kendisini ise bu sürecin dışında tuttuğu öğrenildi.

40 milyar dolar havaya uçtu

Dün Dolmabahçe Sarayı’nda gerçekleşen görüşmede önce Akşener’in bilgisine başvuruldu. Akşener yaklaşık 3 saat süren toplantıda komisyona Refah-Yol Hükümetinin yıkılma sürecini detaylı şekilde anlattı. Darbenin kısa vadede başarılı olduğunu anlatan Akşener, “Sermaye grupları ekonomik olarak Refah-Yol iktidarının kurulmasına karşı birleştiler. 40 milyar dolar havaya uçtu. Refah-Yol’u yıkmak kısa vadede başarılı oldu. Orta vadede seçmen iradesini kıramadı. Uzun vadede ise hedef tutmadı”  dedi.

Özellikle 8 yıllık eğitim konusuna hükümetin sisteme, imza atıp uygulamama kararında olduğunu belirten Akşener şöyle devam etti: “28 Şubat sürecinde İçişleri Bakanıydım. Kararlar MGK’da alındı. 8 yıllık eğitimde problem çıktı. 28 Şubat kararları 24 madde olarak geldi ama 18 maddeye düşürüldü. Önce prosedür olarak bakanların imzası gerekiyordu. Oysa prosedür gereği önce bakanlar imzalar sonra Başbakan imzalar. MGK kararlarının tavsiye niteliğinde olduğu söylenerek Erbakan’a imzalattılar.”

Orakoğlu’nu açığa almam istendi

Askerler tarafından kendisine karşı karalama kampanyası başlatıldığını anlatan Akşener, Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya tarafından casuslukla suçlandığını söyleyen Akşener, dönemin İstihbarat Daire Başkanı Bülent Orakoğlu’nun da açığa alınması için kendisine baskı yapıldığını aktardı. Akşener sürece ABD’nin dolaylı etkisi olduğunu bildiğini, ama İsrail etkisinin daha çok olduğunu söyledi.

Sicili bozuk bir adamım sabıkam çok

Emekli Orgeneral İsmail Hakkı Karadayı peş peşe internete düşen 5 ayrı ses kaydında 27 Mayıs, 12 Eylül ve 28 Şubat askeri müdahalelerinde oynadığı rolleri itiraf ediyordu.

İşte Karadayı’nın kendi ağzından darbelerdeki rolü:

27 MAYIS DARBESİ

KAMYON KAMYON BİZE ADAM GELİRDİ

Ben 27 Mayıs’a iştirak ettim fiilen. Davutpaşa’daydım, bana hemen ertesi gün görev verdiler. Davutpaşa’daki işleri bitirdik, o Zeki Şahin, Bümin Yamanoğlu, Kemal Binatlı bunlar merkez komutanı... Onları aldık. Davutpaşa’ya bir sürü insanlar alındı. Onları oradan Yassıada’ya gönderdik. Şimdi bir de üniversiteler faaliyete geçerdi. O zaman üniversitelerde muazzam bir kaynama vardı. Hükümete karşıydılar. Polis, onlardan yakalarlardı. Kamyon kamyon bize adam gönderirlerdi. Davutpaşa’yı hapishane zannediyorlardı herifler. Biz çocuklarla akşam otururduk, top oynardık, yemekler yedirirdik, akşam arka kapıdan gönderirdik. Davutpaşa’da iş bittikten sonra irtibat bürosuna aldılar, Yassıada ile irtibatlıyız. Gittim geldim devamlı, o davalara falan.

12 EYLÜL DARBESİ

İHTİLALİ HAZIRLIK SÜRECİNDE BİLİYORDUM


12 Eylül'de de vardım, planlama grubundaydım, sabıkamız fazla. Mamak Tugay Komutanı’ydım. Ankara’daki operasyonu yapan adamdım. İhtilal hazırlanırken, biliyordum ben. Çünkü tayin daire başkanıydım. Nurettin Ersin biliyordu, Mehmet Paşa biliyordu kara kuvvetleri kurmay başkanı, Kenan Evren biliyordu tayinleri, bir de ben. Ben zaten 2 ay evvel çocukları gönderdim Antalya’ya. Allah rahmet eylesin Eşref Bitlis Bolu’daydı, oradan da 2 tabur getirdik, o da bana misafir oldu. Komando taburu getirdi. Sabıkalı adamız, sicili bozuk bir adamım.

28 ŞUBAT DARBESİ

YILMAZ'A ALTIN TEPSİ İLE İKTİDARI SUNDUK


Hocayı (Erbakan), Demirel’le konuştum. ‘Mutlaka gitmesi lazım, biliyorsunuz dev gazeteler verdi nizamiyeden döndük’ dedim. Nizamiyeden döndük lafı enteresandır, bu demektir ki bir halt olmasaydı biz...

Ben genelkurmay başkanıyken o (Onur Öymen) dışişleri bakanı müsteşarıydı. Devamlı birlikte çalışırdık.

28 Şubat’tan sonra Bodrum’a gitmiştim. (...) Şimdi orada Mesut Yılmaz ile bir araya geldik. Berna hanım, benim hanım, dördümüz oturduk. Mesut Bey’e dedim ki; “Mesut Bey, size altın tepside bir iktidar teslim ediyoruz. Altın tepside önünüze kondu. Bunu iyi değerlendirin.”

Demirel cumhurbaşkanlığını fevkalade iyi yaptı, ilişkilerimiz de fevkalade iyiydi. (...) Tabii çok iyi ilişkilerimiz vardı, ben ne dersem onu yapardı. Mesela Adana’ya gidecek efendim şu mesajı verirseniz iyi olur, kesinlikle, bir de bir birimizden hiçbir şeyi saklamazdık.