Cizre'de
terör örgütüne yönelik operasyonlar bitti. Peki, geride neler kaldı?..
İçinde bulunduğumuz gündemin çok sıcak ve yoğun maddeleri yüzünden
sizlere iletmeye bir türlü fırsat bulamamıştım. Bugün yarın derken,
ertelemek zorunda kalmıştık. Cizre'de operasyonların sonlanması
aşamasında bir güvenlik mensubunun bana gönderdiği mektup çok şeyi
anlatıyor. Hiç de yoruma gerek yok. Uzun süredir çatışmaların içinde
bulunan kahraman Türk evladının kaleminden dökülen satırlar;
"Bugün
zırhlı muharebe araçlarının desteğinde çevresi kuşatılmış en fazla
30/40 evin bulunduğu alana 3 ayrı koldan yaya unsurlarla koordineli
olarak ilerlemeye çalıştık. Çok yoğun temaslar yaşandı. Silahlarıyla
birlikte ölü olarak ele geçen teröristler olduğu gibi yaralanan
arkadaşlarımız da oldu. Örgüt bölgede ciddi bir hazırlık yapmış;
sokaklar, caddeler patlayıcılarla döşenmiş. Evlerin arasına tüneller
kazılmış. Evlere mazgallar açılmış. Militanlar her türlü olasılığa karşı
taktikler çalışmış ve silahlı eğitimler aldıkları apaçık ortada.
Eskiden vur kaç eylemleri yaparlardı şimdi resmen cephe savaşı, sokak
savaşı yapıyorlar. Kendi kendime düşündüm bu kadar hazırlıkları yaparken
gerçekten Türkiye Cumhuriyeti'ni yenebileceklerini mi düşünmüşlerdi?..
Belki militan düzeyinde buna inanmışlardı. Çünkü bu kadar asker, polis,
tank, top, havana karşı ciddi bir direniş gösterdiler. Fakat örgüt üst
yönetimi ne kadar direnseler de başarı gösteremeyeceklerini kesinlikle
biliyorlardı. Peki amaçlar ne olabilirdi, diye düşünürken etrafıma
baktım bir tane bile sağlam ev yoktu. Burada yaşayan insanların yerine
kendimi koydum acaba ben evimi böyle görsem ne düşünürdüm diye... Bence
bundan sonrası çok önemli. Bu duygusal kopuş nasıl tamir edilecek?
Batıda yaşayan Kürt asıllı vatandaşlar akrabalarının evlerini bu halde
görse ne yapacak? Sonra dedim ki bu Kandil'de oturan hain örgüt
yöneticileri tam da bunu düşündüler. Ne kadar çok Kürt vatandaşı zarar
görür ya da ölürse devletle daha çok kan davalı olacak ve diyecekler ki;
Türklerle Kürtler bir arada yaşayamaz artık. Terör örgütü
yöneticilerinin asıl hedeflediği şey böyle bir şehir savaşıyla
bölünmenin önündeki son engeli de kaldırmak. Bu yüzden asıl önemli olan
şey bundan sonra bu tahribat nasıl tamir edilir? Yaralar nasıl sarılır?
Keşke iş bu noktaya gelmeden şehirlerde örgütün yapmış olduğu bu
hazırlığın önüne geçilmiş olsaydı. Halbuki 2012'de örgüt kıra dayalı
şehir gerillacılığını benimsemiş ve mensuplarını eğitmeye bile
başlamıştı. Hain Duran Kalkan bundan sonraki savaşımız halkın arasında
olacak diyebiliyordu. Şehirleri silah deposu haline getirdikleri,
elemanlarını eğittiklerini, silahlandırdıklarını sağır sultan bile
duymuştu. Keşke iş bu noktaya gelmeden önlem alınabilseydi. Bu yüzden
Cizre'de elde edilen başarı bizlerin gururunu okşasa da daha sonrasında
yaşanabilecek şeyleri düşündükçe doyasıya sevinemiyorum..."
Herkesin çok düşünmesi gereken bir mektup. Değil mi?..