26 Mart 2009 Perşembe

O İKİ MEKTUP İDDİANAMEDE

Org. Özkök'ün "darbecilerle" çarpıştığı günlerde kendisine gelen iki şok mektup.

Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök'e gelen iki farklı mektup da 2'inci Ergenekon iddianamesine girdi. Mektuplarda kullanılan imzalar ise oldukça dikkat çekici.. Biri bilenen "Genç Subaylar" mektubu... Diğeri ise "demokrat subaylar"dan gelmiş. Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök’e ’Bir Grup Genç Subay’ imzasıyla yazılmış bir mektup da iddianamede yer aldı. “Sayın Komutanım” diye başlayan mektup, şöyle devam ediyor...
İŞTE BİRİNCİ MEKTUP
SAYIN Komutanım.... Zat-ı alinizin son bir yıldır izlediği pasif, ürkek, güya demokrat tavır, TSK’nın itibarını ve kamuoyu önündeki saygınlığını iki paralık etmiştir. Birkaç AB hayranı mütareke gazetecisinden aferin almak için bizim gururumuzu incitmeye ne hakkınız var?Genelkurmay Başkanı ve TSK’nın Başkomutanı olduğunuz dönemde;Irak’ta kırmızı çizgilerimizin çiğnendiği,Özel kuvvetlerimizin başına çuval geçirildiği, ABD’nin Kandil Dağı’ndaki teröristleri koruması altına aldığı, Pişmanlık yasası diye cezaevindeki teröristlerin salıverildiği, Tayyip “haydi” deyince birlik hazırlayıp, Bush Kürtlere teslim olup “vazgeçtim” deyince geri adım atıldığı,Kıbrıs’ın satıldığı,Batı Trakya Türklerine “Yunanistan için çalışın” denildiği, 12 milin pazarlıkla 9 mile bağlandığı, İmam hatiplerin önünün açıldığı,Kamu Yönetimi Temel kanunu ile üniter ulus devletin altının oyulduğu, Meclis Başkanının TSK’ne “şeyini şey ettiğimin şeyi” diye küfür ettiği,Genelkurmay ikinci Başkanı’nın, Yüce Atatürk’ün “TC.nin temeli yüksek Türk Kültürüdür” dediğini unutarak, “Türkiye cumhuriyeti hiçbir etnik temele dayanmıyor” dediği, TMR Başkanı korgeneralin laik Türkiye Cumhuriyetini de hedef alan ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi için “takdire şayan bir proje” dediği bir dönem olduğunun farkında mısınız?
Bütün bunlar karşısında; “TBMM’nin ordusu”, “Başbakanın lafı üzerine benim söz söylemem uygun olmaz” gibi teslimiyet ifade eden açıklamalardan başka bir şeyler yapmanız gerekmiyor mu?Bütün bunlar ve Laik cumhuriyetimize yönelen tehdit, 28 Şubat’tan daha mı az tehlikeli? O dönemde demokrasiye balans ayarı yapan Genelkurmay Başkanı’nın tavrı mı, sizin şimdiki teslimiyetçi tavrınız mı daha doğru? Bunların ikisi de doğru olamayacağına göre söyler misiniz hangisi doğru?Yoksa sizin aklın önderliğini rehber edinen konuda anlayışınıza göre, zayıf hükümetler karşısında şahin kesilen TSK’nın, güçlü hükümet karşısında teslim olması mı normal? Bu aklın önderliği midir, korkunun önderliği mi?Yarın güçlü ordular karşısında da aynı tavrı mı takınacaksınız?
Görev süreniz boyunca bütün bunlara teslimiyetle yaklaşan bir başkomutan olarak, nasıl huzur içinde bayrağı teslim edebileceksiniz? Nasıl torunlarınızın yüzüne bakabileceksiniz?
Komutanım taban kaynıyor. Asıl şimdi genç Subaylar rahatsız. Ekmek derdine düşmüşüz sesimiz çıkmıyor diye arkanızda olduğumuzu sanmayınız. Bıçak kemiğe dayandığında gereğini yaparız. Komutanım, siz bu işi götüremiyorsunuz, lütfen istifa ediniz. Eğer sizi böyle yanlış yönlendiren karargahınız ise karargahınızdaki generalleri de alıp gidiniz... İhanete itaat olmaz. Siz itaat edilmeyi şu yaptıklarınızla hak etmiyorsunuz. Bu tutumunuzla ordunun birliğini de tehlikeye atıyorsunuz... Lütfen bir kere de şahsınızdan bekleneni yapıp, onurunuzla istifa ediniz.Arz ederim.
Bir grup genç subay

İŞTE İKİNCİ MEKTUP
Demokrat generaller:
Makam hırsı olanların oyununa gelmeyin DEMOKRAT generaller tarafından yazıldığı anlaşılan “Sayın Generalim” diye başlayan mektup, şöyle....
Cumhuriyetimizin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve ülkemizin içinde yaşamakta olduğu vahim durumu en yakından takdir edenlerden birisiniz. Ülkemizin içinde bulunduğu mevcut tablo karşısında TSK’nın izleyeceği yol çok büyük önem kazanmıştır. Çünkü, çok büyük oranda iç ve dış desteğe sahip olan irticacı hükümete karşı izlenecek tutum ülkemizin geleceği açısından hassasiyet kazanmaktadır. Söz konusu tutumun, geçmişte olduğu gibi askeri bir müdahale ya da TSK’da bir iç operasyon olamayacağı açıktır. Hükümete karşı izlenecek yolun demokrasinin dışında aranmaması gerekmektedir. Ancak, bu şekilde düşünmeyen bazı subayların ve generallerin önce Genelkurmay Başkanı’na sonra da mevcut irticai nitelikli hükümete karşı anti demokratik bir hareket planladıkları belirlenmiştir. Sayıca çok az olan bu kişiler, güya TSK’nin tabanında Genelkurmay Başkanı’na karşı çok büyük bir infialin olduğu iddiasıyla hareket etmektedirler. Kara Kuvvetleri Komutanlığı karargahında görevli 5 generalin iştiraki ile çeşitli birliklerde geçtiğimiz günlerde yapılan toplantılarda;
* TSK’nin çevremizde gelişen önemli olaylar ve ülkenin geleceğini etkileyen önemli iç olaylar karşısında görüşlerini net olarak ifade etmediği,
* Son 1 yılda meydana gelen önemli gelişmelere karşı TSK tarafından yeterli tepki gösterilemediği,* TSK’nin yeniliklere ve AB’ye karşı olduğu şeklinde yansıtılarak TSK ile halk arasındaki bağların zayıflatıldığı,
* İrticai örgüt ve grupların son yıllarda daha örgütlü ve etkili bir şekilde faaliyetlerine devam ettikleri,
* Meydana gelen gelişmelere karşı TSK’nin proaktif yaklaşım yerine tepkisel bir yaklaşım içerisinde olduğu, iddialarına yer verilmiştir. Ancak, toplantılarda ortaya konan görüşler sadece bu kadarla kalmamıştır. Birçok subay, darbe döneminin kapandığını, hükümetin irticai nitelikli olduğunu, ancak, hükümete karşı izlenecek tutumda demokrasinin dışına çıkılmaması gerektiğini, mevcut koşullarda da TSK’nin çok farklı bir tutum izlemesinin esasen mümkün olmadığını bu anlamda Genelkurmay Başkanı’na haksızlık yapıldığını, hükümetin ekonomik olarak başarısız olmasını beklemek gerektiğini, Cumhuriyet tarihinde bütün iktidarların seçim kaybettiğini, bu iktidarında büyük olasılıkla bir sonraki genel seçimde iktidardan uzaklaşacağını belirtmişlerdir.
Ancak, aralarında KKK’lığa bağlı karargahında görevli Tümg. P... ve Tümg. Ö.... ve Tuğg. ........’nin de bulunduğu generaller Kuvvet Komutanı’na sunmak üzere hazırladıkları raporda gerçekleri gizleyerek, sadece TSK yönetiminin eleştiren ve “Daha ne duruyoruz, sokağa çıkalım” anlamına gelen konuşmalara yer vermişlerdir. Söz konusu generallerin ve aynı şekilde düşünenlerin amacının devleti kurtarmak olmadığı kendi istikballerini düşündükleri gayet açık bir gerçektir. Bu raporun amacının, Genelkurmay Başkanı’nı istifa etmek zorunda bırakmak için TSK’nin harekete geçmesini sağlamak olduğu bilinmektedir. Bu kişiler tüm çabalarına rağmen genç subaylardan ve generallerden yeterli desteği alamamışlardır. Ancak, desteği almak için her türlü yalana da başvurmuşlardır. Çok yakında size de gelerek, “Genelkurmay Başkanı’nı istifaya zorlamak için harekete geçeceğiz. Her rütbeden çok sayıda general ve subay hareketimize destek vermektedir. Sizi de ülkemizi koruma ve kollama amacıyla yapacağımız bu harekette görmek istiyoruz” diyeceklerdir. Bunu diyeceklerdir ama, Genelkurmay Başkanı’nın yerine siz olsaydınız nasıl bir tutum izlerdiniz sorusuna da cevap veremeyeceklerdir. Lütfen bu sözlere aldanmayınız. Destek alabildikleri general sayısı bir düzineyi bile bulmamıştır. Lütfen tüm faaliyetleri deşifre olan ve yetkililerce bilinen bu kişilerin yalanlarına kanarak hem devletimizin ve hem de şahsınızın istikbalini karartmayınız. Ülkemizin içinde bulunduğu olumsuzluk her subayın içini karartmaktadır. Hepimiz aydınlık bir Türkiye istiyoruz. Ama, makam hırsıyla hareket eden insanların oyununa da gelmemeliyiz. TSK’nin hızla yıpranan itibarını yeniden kazanmak için yapılması gereken asker ve halk kaynaşmasını sağlamaktır. Bunu yapacak olan güç ise şüphesiz TSK dır.
Saygılarımla rica ederim.
Demokrat Generaller

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder