30 Mart 2009 Pazartesi

''ERGENEKON'' DAVASI

''Ergenekon'' davası kapsamında tutuklu yargılanan sanıklardan Murat Çağlar, Kuvayı Milliye 1919 Derneğinden ''Gülücüklerle'' değil, düşmanlıkla ayrıldığını, zira yapılan işleri tasvip etmediğini söyledi.
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmada savunmasını yapan Çağlar, 2006 yılında iş yerine gelen bir asker arkadaşının aracılığıyla Kuvayı Milliye 1919 Derneğinin Mersin Şubesinin açılışına gittiğini, burada arkadaşının ricası üzerine açılışa gelecek Mehmet Fikri Karadağ'ı Adana'da havalimanından kendi arabasıyla alarak Mersin'e getirdiğini söyledi.
Derneğin açılışında yapılan yemin töreninin kendisine garip geldiğini ifade eden Çağlar, ''(Ölmek var, öldürmek var, öldürülmek var) deniyordu. Tabii ilk defa duyuyoruz bunu. Kendi kendime şunu sordum (bu kanun dışı bir olay mıdır acaba?) Silah üzerine yemin ediliyor. Fakat orada emniyet güçleri de var. Emekli paşalar var, emekli emniyet müdürü var. (Herhalde kanuna uygun olmayan bir şey yoktur) diye düşündüm'' dedi.
Burada Karadağ'ın fenalaşarak askeri hastaneye kaldırıldığını, bunun üzerine kendisini görmeye gittiklerini anlatan Çağlar, Hüseyin Görüm'ün ''Özel Kuvvetler Kartı'' göstermesi üzerine nöbetçiyi geçtiklerini bildirdi.
Hüseyin Görüm'ü o dönemde Hüseyin Kerim Bayraktaroğlu olarak tanıdığını öne süren Çağlar, Mersin'deki açılışta Görüm'ün de bir konuşma yaptığını ve iyi bir konuşmacı olduğunu belirterek, ''Orada peygamberlik yok, hiçbir sapkınlık yok. Biz Hüseyin Kerim Bayraktaroğlu'nu sevdik. Biz ne zaman ki Hüseyin Görüm'ü tanıdık, biz burada yer alamayız dedik'' diye konuştu. Kendisine Alanya bölgesinde derneğin şubesini açmasının teklif edildiğini, ancak işlerinin yoğunluğunu gerekçe göstererek reddettiğini aktaran Çağlar, İstanbul'a iş için geldiğinde de derneğe ziyarete gittiğini belirtti.
-DERNEKTEN AYRILIŞ NEDENİ-
Dernekte hoşlanmadığı şeyler görünce uzaklaştığını söyleyen Çağlar, ''Dernekte bazı arkadaşlar gece de kalıyordu. Sigara almak için para bıraktım, uyuşturucu alınmış. Ne zaman ki kötü gidişatı gördüm, itiraz ettiğimde benden kötü Murat Çağlar olmadı'' dedi.
Dernekte daha sonra emniyet ve jandarmaya muhbirlik de yaptığını öğrendiği Mehmet Dalmaz adlı kişinin, kendisini ''Senin burada ne işin var? Burada farklı işler yapılıyor. Sadece adı Kuvayı Milliye'' diyerek uyardığını savundu.
Dernekten ''Gülücüklerle'' değil, düşmanlıkla ayrıldığını, çünkü yapılan işleri tasvip etmediğini ifade eden Çağlar, Hüseyin Görüm'ün bir yere gitmek için kiraladığı arabada silahlar olduğunu, kendi arabası bir arkadaşında bulunduğu için halletmesi gereken bir iş nedeniyle bu kiralık arabayı kısa bir süreliğine ödünç aldığını belirterek, şunları söyledi:
''Ben silah taşıyorum. İnkar etmiyorum. Silah benim. Yanındaki yedek şarjör de benim. Ben bunları inkar etmiyorum ki. Pompalı tüfek fişekleri de benim. Çok kısa bir işim çıktı. Kuvayı Milliye'den arabayı aldım ve o esnada yakalandım. Araba benim oldu birden. O arabada Mersin'den gelen arkadaşların bavulları da vardı. Bir arkadaşın da ajandaları çıkmış.''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder