8 Ocak 2009 Perşembe

Yine Ergenekon / Taha Akyol

ERGENEKON soruşturmasında 6 ilde 37 kişi gözaltına alındı; yeni bir gözaltı dalgası...İki türlü tavır konulabilir:- Türkiye polis devletine gidiyor. Darbe dönemlerinde olduğu gibi muhalifler susturuluyor. İlericiler tutuklanıyor. Hatta Baykal’a göre bu soruşturma ‘cumhuriyet’le hesaplaşma’dır!- Ergenekon soruşturmasında silahlar, bombalar da bulundu. Darbe ortamı yaratmak için örgütlenmişler. Demokrasi ve hukuk devletini kökleştirmek için, soruşturma sonuna kadar gitmeli...Ben bir hukukçu olarak bu uç yorumları benimseyemem. Hukukun kuralları içinde düşünmeye mecburum.
Hukukun dili
Fakat hukukçular da farklı konuşuyor. İkisi de siyaseten AKP’ye karşı olan iki hukukçu... YARSAV Başkanı Ömer Faruk Eminağaoğlu, yine ‘politize’ bir tavır takındı, soruşturmayı “darbe yargılamalarını çağrıştıracak adımlar” ve “hukukun üstünlüğüne saldırı” diye niteledi. Dosyayı biliyor mu? Kimin niye sorgulandığını biliyor mu? Yapılan işlemler hangi kanuna aykırı? Hukukçunun dikkat etmesi gereken bu konularda Eminağaoğlu’nun sözlerinde bir bilgi yok.
TBB Başkanı Özdemir Özok ise, bu soruların bilincinde ve hukukçuya yakışan bir şekilde, hukuk diliyle konuştu. “Usulüne uygun, yargılamanın bütün inceliklerini dikkate alan bir soruşturmayı reddetmemiz mümkün değildir, yeter ki hukuka uygun davranılsın” dedi. Şu inkâr edilemez: Darbe hazırlığının, darbeye zemin hazırlamak için yasa dışı örgütlenme şüphesinin soruşturulabilmesi Türkiye’de demokrasinin ve hukukun önemli bir kazancıdır.Şu da inkâr edilemez: Soruşturma hukuka uygun olmalıdır. Kişilerin siyasi görüşü hiçbir şekilde tek başına arama, gözaltına alma, hele de tutuklama sebebi olamaz. Kanuni terimleriyle, ‘arama’ için “makul şüphe”, ‘gözaltı’ için “kişinin suçu işlediğini düşündürebilecek emareler” bulunmalıdır. ‘Tutuklama’ ise ancak “kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren olguların” bulunması halinde ve belirli şartlarla mümkündür.
Hukukun ölçüsü
Hukukun ölçüsü bazen çok ince ve hassastır: Bir kişi fikren darbeyi yahut sosyal kargaşa yaratarak hükümetin devrilmesini sağlamayı savunabilir; bu çok yanlıştır fakat hukuken suç değildir!Ama o kişi bu fikirleri, dahil olduğu bir darbe örgütlenmesinin eylemi olarak propaganda ediyorsa, o zaman suç olur!Ergenekon soruşturmasında düşünülebilecek sorun, “makul şüphe”, “emare” ve “kuvvetli şüphe” kavramlarının takdirinde aşırı gidilip gidilmediğidir. Bu kavramlara hukuk biliminin sınırlarını aşarak siyasi anlamlar verilirse yüzlerce sanıklı davalar açılabilir ama sonunda “dağ fare doğurur”, adalete güven kalmaz.Ergenekon soruşturmasında başından beri endişem bu ince ölçünün kaçırılıp kaçırılmadığıdır.Bu noktada yapılması gereken, yargıya makul ve dikkatli olmasını tavsiye etmektir. Soruşturmayı caydıracak siyasi tavırlar ise demokrasiye ve hukuka saygısızlıktır.
* * *
TRT Genel Müdürü Sayın İbrahim Şahin, yıllardan beri tanıdığım, Ulaştırma Bakanlığı Müsteşarlığı’ndan beri başarılarını takdirle takip ettiğim bir bürokrattır. TRT’nin de en başarılı genel müdürlerinden biri olmuştur. Dünkü yazımda ismini sehven “İsmail Şahin” yazdığım için utandım; sizlerden ve kendisinden özür diliyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder