26 Ocak 2009 Pazartesi

SKOR DEĞİL ZİHNİYET DEĞİŞİMİ / Mustafa Karaalioğlu

Evet, önemli ve daha önce benzeri görülmeyen şeyler oluyor. Dokunulmazlara dokunuluyor ve bir dönemin üzerindeki örtü çekiliyor. Görünen o ki bu işlem sadece bir gücün; yani iktidar partisinin veya bir kurumun emniyetin niyetiyle de olmuyor. Toplumsal meşruiyeti de arkasına alan topyekün bir temizlenme arzusu giderek gelişiyor. Silahlı Kuvvetler de içindeki yanlışlıkları yargıya emanet edebiliyor, emniyet de, sivil unsurlar da...


Özellikle TSK’nın hukuki sürece sadakatle, hiçbir komplekse kapılmadan gerekeni yapması altı çizilmesi gereken bir yeni durumdur.Toz bulutu indiğindeŞu ana kadar yaşananlar da gösteriyor ki süreç sancılı olacak... Zira, Türkiye, Gladyosuyla, Ergenekonuyla, derin devletiyle her yıl yüzleşmiyor. Açıkçası ilk kez yüzleşiyor. ‘Ne yaptıysak devlet için yaptık’ mottosuyla suç işleyen, suç işletilen insanların ve destekçilerinin göremediği, anlayamadığı da budur. O duygu, yani devlet için hukukun çiğnenebileceği kabulü zihinlere işlemiş çünkü...


Bu noktada, ünlü, şöhretli, dokunulmaz kişilerin bir ayrıcalık görmeden yargı önüne çıkarılması elbette davanın kararlılığı ve başarısı açısından önemlidir. Ama baştan beri söylüyorum mesele skor olmamalıdır. Kaç kişi gözaltına alındı, kaç kişi tutuklandı, daha kaç dalga daha olacak? Bunlardan önemli olan şudur. Toz bulutu indiğinde, yargılama bittiğinde, dava kapandığında Türkiye’de artık kendisini devletin yerine koyan illegal güçler olmasın, devlet çıkarları adına cinayet işleyen, provokasyon yapan unsurlar kalmasın, darbe planları yapılamasın vs...


Yargı bunu sağlayabiliyorsa Ergenekon davası başarıyla sonuçlanmış ve ‘asrın davası’ sıfatını hak etmiş olacaktır. Türkiye ellerini temizleyecektir.Susurluk yeterli olmadıKim ne kadar ceza alacak, kim tutuklanacak; yani davanın bilançosu ne olacak hususu sonra gelir. Eğer, mesele skora odaklanmaksa dünün kadroları gider, ortalık yatışınca yerine yeni Ergenekoncular oturur.Susurluk bunun canlı örneğidir. O davada yargılanan sembol isimlerden birisinin (İbrahim Şahin); deşifre olduğu ve ceza da aldığı için, normalde köşesine çekilip sinmesi gerekirken düne kadar aktif kalmaya devam ettiğini şimdi anlıyoruz. Suikast krokileri çizmeye, bomba tarlaları ekmeye devam etmiş.Neden?Çünkü, Susurluk araştırması sorunun temeline inemedi, gerçeği ortaya çıkaramadı; çeteciler göstermelik birkaç kurbanla sıyrılmayı başardılar. Sıyrılmakta o kadar başarılı oldular ki sonradan da hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam ettiler, adam öldürdüler, eylem planladılar.Ergenekon, bir zihniyeti tarih önünde yargılama davasıdır/olmalıdır. Devlet adına, devlet imkanlarıyla kanunsuz örgütlenmelerin sonu getirilmelidir. O yüzden atılan adımlara herkesin; Baykal’ın bile sahip çıkması gerekir. Çünkü artık geri dönüş noktası geçildi.Sadece Baykal mı? Medyadaki Ergenekon destekçilerinin de gelinen noktayı görmeleri, kavramaları ve anlamaları gerekiyor. Karşı karşıya bulunduğumuz büyük gerçekle kıyas kabul etmeyecek bahaneler ileri sürüp Ergenekon’u küçümseyen, usulü bahane gösterip esası ıskalayan medyanın...
O zaman Ergenekon soruşturmasındaki usul sorunları da bitecektir!O soruya cevap bulalımBu ülke temizlenmeli. Fail-i meçhullerden, karanlık planlardan, atılıp kaçılan bombalardan, psikolojik harekat haberlerinden, yalanlardan, yaftalanmalardan, Encümenlerden, danişlerden temizlenmeli. Belki geçmişte işe yarıyordu ama inanın bugün artık kimseye faydası kalmadı.Gözlerinizi kapatın ve düşünün... Bu saatten sonra, Susurlukçuların iş bitirdiği, üzerinde yürüdüğümüz yerlerde silahların depolandığı, hükümetlerden canı sıkılanların darbe planladığı, bu uğurda suikastler tertiplendiği düzene geri dönebilir miyiz? Dönemeyiz, dönülse bile öyle bir düzenin, bugün göğsünü Ergenekon’a siper edenlere faydası olmaz. Türkiye artık bir dakika bile o dehşet öyküleriyle birlikte yaşayamaz. O öykünün finali de Ergenekon davasıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder