30 Ocak 2009 Cuma

Darbe serbest olsun... / Ahmet Altan

Artık gelişmiş bir ülke oluyoruz. “Her fikri söylemek serbest olsun” noktasına geldik. Gerçi tuhaf biçimde serbest olmasını istediğimiz ilk fikir “darbe iyidir ve yapılmalıdır” fikri oldu ama ne yapalım. Kendi halkından nefret eden, kendi halkından bunalmış, “ayaktakımı” olarak gördüğü halkla eşit olmayı bir türlü içine sindiremeyen, “üstünlüğünü” ancak “darbelerle ve tanklarla” sürdürebileceğine inanan bir insan türü yaşıyor bizim ülkemizde. Onlar çok önemli insanlar. Onların niye önemli olduğunu yeryüzünde biz de dahil kimse bilmiyor. Onlar da “önemliyiz çünkü darbe yapan generallerle çok yakınız” diyerek generallerin çizmeleri arasında varlıklarını sürdürmek istiyorlar. Ve, bu insanlar “darbenin özgürleştirilmesini” istiyorlar.
Alper Görmüş geçenlerde çok güzel yazıp anlattı bu insanların görüşlerini. Onlar diyorlar ki “tankları sokağa çıkarmadıkça darbe hazırlığı yapmak suç değildir.” Görmüş’ün dalga geçerek söylediği gibi, “tanklar sokağa çıktıktan” sonra da zaten artık onları suçlayamıyorsun çünkü suçlarsan seni tanklarıyla eziyorlar. Ülkenin yararına görüyorsan “darbe yapılmalı” diyebilmelisin onlara göre. Peki, bir adamı öldürmeyi ülke yararına görürsen bunu söylemek de fikir özgürlüğüne girer mi?
“Bilmem kimi öldürsünler, bu ülke için çok yararlı olacak” demek serbest midir? Bir adamı öldürmenin “iyi” olduğunu söylemek fikir özgürlüğüyse, binlerce insanı hapse atıp, onlarca belki de yüzlerce adamı öldürecek darbeyi övmek ve desteklemek de fikir özgürlüğüdür. Önce bunda anlaşacağız. Cinayet gibi bir suç olan darbeyi övmek serbest olmalı mı? “Olmalı” demek de bir fikir. Peki, generallerin “hadi darbe yapalım” diyerek cunta kurup plan hazırlamaları da “bir fikir” midir? Darbe hazırladığı anlaşılan, belgelerle kanıtlanan bir general yargılanmalı mı, yargılanmamalı mı? Onlar “yargılanmamalıdır” diyor. Onlara göre “darbe hazırlığı” da “darbe yapılana” kadar sadece bir fikirdir.
Necip Fazıl, bir keresinde mahkemede, “çok savcı gördüm ama hukuk uyduran bir savcıyı ilk kez görüyorum” demişti.Rahmetli yaşasaydı, “hukuk uydurmanın” buradaki ihtirası yeteneğini aşmış adamların günlük işlerinden olduğunu görecekti. Üstelik bunları söyleyen adamlar “hukukçu” olarak tanınıyorlar. Bu hukukçular, “silahla” “fikir” arasındaki “hukuki çizginin” nereden geçtiğini biliyorlar mı? Hukukun “silahı” suç saymayan bir “biçimi” mi var? Ben hukukçu değilim. Ama benim bilebildiğim kadarıyla “yasalara karşı silahla yapılacak her eylem” suçtur. Ülkenin yasalarına göre bu ülkeyi yönetecek insanlar “seçimle” belirlenir, yöneticileri “silahla” belirlemek suça girer. Darbeyi, bir “fikir” olmaktan çıkartan da “silahtır” zaten. “Silahlı bir suç işlemek için örgütlenmek” de suç kapsamında sayılmıyor mu? Tabii ben bilemeyeceğim ama bu “hukukçular” belki bize “silahlı hukukun” yeryüzündeki örneklerini söylerler. Madem özgürlük sınırlarımız böylesine genişledi, “hukukçular” açıkça “darbenin” de bir fikir olduğunu ve yargılanmaması gerektiğini söyleyecek aşamaya ulaştılar. Ben de bu özgürlükten yararlanıp onlara bir soru sormak istiyorum.
“Silahlı bir eylem” hazırlığı bile “fikir” sayılarak serbest bırakılacaksa, içinde “silah” olmayan her fikir de konuşulabilmeli mi? Mesela bir insan, “ülkenin bölünmesi bu ülkede yaşayanlar için en iyi çözümdür, ayrılıkçı bir parti kurulsun, fikirlerini söylesin ve silaha başvurmadan seçimlere girsin” derse bu suç mu değil mi? “Darbe hazırlığını” suç kapsamından çıkartanlar bu “bölünme” özgürlüğü konusunda ne düşünüyorlar? Üstelik işin içinde “silah” olmayacak. Kendi “hukuk mantıkları” çerçevesinde bunu desteklemeleri gerekiyor. Destekliyorlar mı? Yoksa sadece “darbeyi” mi “fikir” olarak görüyorlar? Peki, “bu ülke şeriatla yönetilirse daha iyi olur” diyenler bunu özgürce söyleyebilecekler mi? İşin içine hiç silah sokmadan “şeriat”ı savunma hakkına sahip olacaklar mı? Yoksa “anayasa şeriata karşı, o fikri savunamazlar ama anayasa darbeye karşı değil, darbe fikrini savunmak serbesttir” mi diyecekler?
Sorun bu soruları “darbe özgür olmalı” diyenlere. Göreceksiniz “silahı” fikir özgürlüğüne dahil edenler, sadece “fikir” olanları “fikirden” saymayacaklar. Çünkü onların derdi “özgürlük” değil, onların derdi “silahı” siyasete kendi hayatlarını risk etmeden sokmak. Bana sorarsanız, silah olmadıkça her fikir özgür olmalı bir ülkede. Kim ne istiyorsa ülkesi için açıkça söyleyebilmeli. Sadece “silah” yasak olmalı. Gördüğünüz gibi her iki taraf da “özgürlük” istiyor, biri “silah” için, biri “fikirler” için. Zaten sizin “ne” olduğunuzu da bu iki “özgürlükten” hangisini seçtiğiniz belirliyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder