27 Mayıs darbesinden 6 gün önce Harbiyelilerin o meşhur Kızılay yürüyüşünde birlikte saf tutuyorlardı. 1960'ta Harp Okulu'ndan mezun oldular. TSK'da yıllarca görev yaptılar. İkisi de orgeneral rütbesiyle emekliye ayrıldı.
27 Mayıs darbesi ile başlayan ihtilalci ruh, yıllar sonra yollarını yine kesiştirdi. Eski Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ile eski MGK Genel Sekreteri Tuncer Kılınç, Ergenekon dosyasında yeniden buluştu. Soruşturma çerçevesinde tutuklanan Eruygur, hakime verdiği ifadesinde sanık Ergün Poyraz'ı kendisine Kılınç'ın gönderdiğini söylemişti. Poyraz'ın, Eruygur, Jandarma İstihbarat Başkanı Tuğgeneral Levent Ersöz'le makamlarında birçok defa görüştüğü, ayrıca Teknik ve Mali Daire Başkanı Albay Atilla Uğur'la bir araya geldiği, temin ettiği gizli belgeleri kitaplarında kullandığı ortaya çıktı.
Eruygur ile Kılınç'ı buluşturan bir başka konu başlığı ise darbe günlükleri. Eski Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Özden Örnek'e ait olduğu iddia edilen günlüklerde, 3 Mart 2004 tarihli ilginç bir toplantıya değiniliyor. ATO Meclis Salonu'nda düzenlenen 'Hilafetin İlgası ve Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nun 80. Yılı ile Günümüz Türkiye'si' başlıklı toplantıda rutin dışı birçok şey yaşanıyordu. Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman, Deniz Kuvvetleri Komutanı Örnek, Jandarma Genel Komutanı Eruygur, Genelkurmay İkinci Başkanı İlker Başbuğ ve MGK Genel Sekreteri Şükrü Sarıışık eşleriyle birlikte üniformalı olarak salona girdiğinde herkes ayağa kalkarak alkış temposu tutuyordu. En ön safta bulunanlar arasında Tuncer Kılınç ve Kemal Yavuz da vardı.
Tuncer Kılınç, MGK genel sekreterleri arasında en çok tartışılan isim oldu. Görevi süresince birçok kez teamül dışına çıktı. Demokrasinin Türkiye için lüks olduğunu söylerken, darbelerin demokrasinin daha iyi işleyebilmesi için yapıldığını savundu. Harp Akademileri Komutanlığı'ndaki sempozyumda (7 Mart 2002) AB'nin Türkiye'yi kabul etmeyeceğini iddia etti. Türkiye'nin Rusya ve İran seçeneklerine yönelmesini istemesi fırtına kopardı. 2007'nin Haziran ayında ise "Türkiye NATO'dan çıkmalıdır." ifadesini kullandı. Kılınç, son cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yine tartışma doğuracak sözler sarf etti. Başörtülü eş sorusuna, "Yani siz illa Türkiye'yi idare etmek istiyorsanız, o takdirde boşanmanız gerekiyorsa boşanırsınız tabii." şeklinde ilginç bir karşılık verdi.
Eruygur ve Kılınç'ın ismi 2004 yılında bir yolsuzluk dosyasında buluştu. Genelkurmay Askerî Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede, Gölbaşı'ndaki Özel Kuvvetler Komutanlığı binasının inşaatında Eruygur ve Kılınç'ın da aralarında bulunduğu 39 sanığın devleti 118 trilyon zarara soktuğu ileri sürüldü. Eruygur ve Kılınç, zamanaşımı gerekçesiyle yargılanmaktan kurtuldu. Müteahhit Ali Osman Özmen'le Kılınç'ın ilişkileri tartışma konusu oldu. Kılınç'ın Özmen'den 150 bin dolar aldığı ortaya çıktı. Hürriyet gazetesinde yer alan haberde ise Kılınç'ın, Özmen'in 170 milyar liralık hakedişinin ödenmesi için devreye girdiği, şirketine verilen 'usule aykırı keşif artışları'nı Milli Savunma bakanının onayına sunduğu iddia edildi.
Alırım boyayı, basarım parayı
Tuncer Kılınç'ın 18 Ocak 2003'te Almanya'da yaptığı, "Alırım boyayı, basarım parayı. Zaten Amerika da bunu yapıyor." açıklaması çok tartışıldı. Kılınç'ın ifadeleri gazetelere şöyle yansıdı: "Amerikalılar, beyaz kâğıdı alıyor, yeşil boya basıyor, dolar imal ediyorlar. Bizim Türkiye'deki en yanlış politika dar para politikasıdır. Bizim elimizde olsa, beyaz kâğıdı alıp Türk parasını basarız. Piyasaya bol miktarda para süreriz, darphaneyi 24 saat çalıştırırız. (Salondakiler gülüyor) Ne gülüyorsunuz? Sanki doların karşılığı var mı ki basıyorlar? O parayla millete faizsiz kredi veririm, dış borcu kapatırım."
Tuncer Kılınç'ın 18 Ocak 2003'te Almanya'da yaptığı, "Alırım boyayı, basarım parayı. Zaten Amerika da bunu yapıyor." açıklaması çok tartışıldı. Kılınç'ın ifadeleri gazetelere şöyle yansıdı: "Amerikalılar, beyaz kâğıdı alıyor, yeşil boya basıyor, dolar imal ediyorlar. Bizim Türkiye'deki en yanlış politika dar para politikasıdır. Bizim elimizde olsa, beyaz kâğıdı alıp Türk parasını basarız. Piyasaya bol miktarda para süreriz, darphaneyi 24 saat çalıştırırız. (Salondakiler gülüyor) Ne gülüyorsunuz? Sanki doların karşılığı var mı ki basıyorlar? O parayla millete faizsiz kredi veririm, dış borcu kapatırım."
Susurluk cezasını Necdet Sezer affetti
Eski Özel Harekâtçı İbrahim Şahin:
Susurluk Davası'nın önemli sanıklarından biriydi. Abdullah Çatlı ile yakın arkadaş. Susurluk skandalının ardından Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesi olayına adı karıştı. Topal cinayetine karıştıkları öne sürülen özel tim polislerini koruduğu ve Tarık Ümit'in kaçırılmasına karıştığı gerekçesiyle soruşturuldu. 2000 yılında karara bağlanan Susurluk davasında eski MİT görevlisi Korkut Eken'le birlikte 'cürüm işlemek için çete oluşturmak ve bu çeteyi yönetmek' suçundan 6 yıl ağır hapis cezasına mahkum oldu. 28 Mart 2000'de geçirdiği kazada 'hafızasını yitirdiği' iddia edildi. Avukatlarının müracaatı üzerine dönemin Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer, Şahin'i affetti.
Eski Özel Harekâtçı İbrahim Şahin:
Susurluk Davası'nın önemli sanıklarından biriydi. Abdullah Çatlı ile yakın arkadaş. Susurluk skandalının ardından Ömer Lütfi Topal'ın öldürülmesi olayına adı karıştı. Topal cinayetine karıştıkları öne sürülen özel tim polislerini koruduğu ve Tarık Ümit'in kaçırılmasına karıştığı gerekçesiyle soruşturuldu. 2000 yılında karara bağlanan Susurluk davasında eski MİT görevlisi Korkut Eken'le birlikte 'cürüm işlemek için çete oluşturmak ve bu çeteyi yönetmek' suçundan 6 yıl ağır hapis cezasına mahkum oldu. 28 Mart 2000'de geçirdiği kazada 'hafızasını yitirdiği' iddia edildi. Avukatlarının müracaatı üzerine dönemin Cumhurbaşkanı A. Necdet Sezer, Şahin'i affetti.
'Ordu göreve' pankartı eşliğinde yürüdü
Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz:
YÖK başkanlığını 8 yıl boyunca yoğun eleştiriler eşliğinde yürüttü. İsmi, Ergenekon iddianamesinde çeşitli dinleme kayıtlarında geçiyor. Ergenekon sanıklarından İstanbul Üniversitesi'nin eski rektörü Kemal Alemdaroğlu ile birlikte 'Ordu göreve' pankartı eşliğinde yürümüştü. Celal Şengör'ün YÖK üyesi seçilmesi için rektörlerle yaptığı görüşmeler ile bazı küfürlü ifadeleri iddianamede yer alıyor. 22.12.2007 tarihli telefon dinlemelerinde TSK'nın sınır ötesi operasyonlarını küçümseyen ifadeler kullanıyor: "Bir kişi öldü, bu ne biçim operasyon..." ile "Yani sineklere karşı mı yapıldı bu operasyon ya..." ifadesini kullanıyor.
Eski YÖK Başkanı Kemal Gürüz:
YÖK başkanlığını 8 yıl boyunca yoğun eleştiriler eşliğinde yürüttü. İsmi, Ergenekon iddianamesinde çeşitli dinleme kayıtlarında geçiyor. Ergenekon sanıklarından İstanbul Üniversitesi'nin eski rektörü Kemal Alemdaroğlu ile birlikte 'Ordu göreve' pankartı eşliğinde yürümüştü. Celal Şengör'ün YÖK üyesi seçilmesi için rektörlerle yaptığı görüşmeler ile bazı küfürlü ifadeleri iddianamede yer alıyor. 22.12.2007 tarihli telefon dinlemelerinde TSK'nın sınır ötesi operasyonlarını küçümseyen ifadeler kullanıyor: "Bir kişi öldü, bu ne biçim operasyon..." ile "Yani sineklere karşı mı yapıldı bu operasyon ya..." ifadesini kullanıyor.
28 Şubat'ta yargıya brifingler verdi
Emekli Tümgeneral Erdal Şenel: 28 Şubat sürecinde yargıya verilen brifingleri organize etti. Emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile Albay Arif Doğan ile ilgili bir soruşturmayı yürüten DGM savcılığının bilgi taleplerini reddetti. Genelkurmay Adli Müşavirliği görevini uzun süre yürüttü. İsmi 28 Şubat'ın psikolojik ortamını hazırlayan aktörleri arasında yer aldı. Başta 'Köstebek' davası olmak üzere, postmodern darbe sürecinde bazı gazetecileri yönlendirdiği, yargı mensuplarına Genelkurmay'da verilen brifinglerin de mimarı olduğu ileri sürüldü. Aynı süreçte yüksek yargı mensuplarına, rejimin tehlikede olduğu, irticaya karşı mücadele edilmesi gerektiği yönünde brifingler verilmişti.
Emekli Tümgeneral Erdal Şenel: 28 Şubat sürecinde yargıya verilen brifingleri organize etti. Emekli Tuğgeneral Veli Küçük ile Albay Arif Doğan ile ilgili bir soruşturmayı yürüten DGM savcılığının bilgi taleplerini reddetti. Genelkurmay Adli Müşavirliği görevini uzun süre yürüttü. İsmi 28 Şubat'ın psikolojik ortamını hazırlayan aktörleri arasında yer aldı. Başta 'Köstebek' davası olmak üzere, postmodern darbe sürecinde bazı gazetecileri yönlendirdiği, yargı mensuplarına Genelkurmay'da verilen brifinglerin de mimarı olduğu ileri sürüldü. Aynı süreçte yüksek yargı mensuplarına, rejimin tehlikede olduğu, irticaya karşı mücadele edilmesi gerektiği yönünde brifingler verilmişti.
Köşk seçimindeki 367 tezinin mimarı
Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: Aralık 2000-Mayıs 2003 tarihleri arasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaptı. Fazilet Partisi'nin kapatılma sürecinde hazırladığı 'ek iddianame' ile partinin kapatılmasını istedi. Aralık 2006'da Cumhuriyet gazetesinde yazdığı makale ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk iki turunda 367 oyun kullanılması gerektiğini savundu. Erdoğan'a başbakanlık yolunu açan yasal düzenlemeleri iptal etmediği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ni aymazlıkla suçladı. Nisan 2007'de Almanya'da Savcı Ferhat Sarıkaya'nın meslekten atılmasıyla sonuçlanan Şemdinli davasını hatırlatıp "Ergenekon Şemdinli gibi olmaya mahkûm." dedi.
Eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu: Aralık 2000-Mayıs 2003 tarihleri arasında Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yaptı. Fazilet Partisi'nin kapatılma sürecinde hazırladığı 'ek iddianame' ile partinin kapatılmasını istedi. Aralık 2006'da Cumhuriyet gazetesinde yazdığı makale ile Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk iki turunda 367 oyun kullanılması gerektiğini savundu. Erdoğan'a başbakanlık yolunu açan yasal düzenlemeleri iptal etmediği gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi'ni aymazlıkla suçladı. Nisan 2007'de Almanya'da Savcı Ferhat Sarıkaya'nın meslekten atılmasıyla sonuçlanan Şemdinli davasını hatırlatıp "Ergenekon Şemdinli gibi olmaya mahkûm." dedi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder