17 Aralık 2008 Çarşamba

GEÇİYORDUM UĞRADIM! / İsmet Berkan

Üstelik tek başına da değilmiş, yanında dört koruması da varmış. Bir başka detay daha:Emekli general Veli Küçük, Ergenekon duruşmasındaki çapraz sorgusu sırasında Hrant Dink’in yargılandığı davaya katılma gerekçesini de anlatmış.Eğer emekli generale inanacak olursak, Veli Küçük korumalarıyla birlikte Şişli’den geçerken bir kalabalığın orada toplandığını görmüş, acaba ne oluyor diye meraklanmış, otomobilinden inmiş, adliye kapısından içeri girmiş, o kalabalıkta yine de kendini Hrant Dink’in yargılandığı minicik duruşma salonuna sokmayı başarmış. Üstelik tek başına da değilmiş, yanında dört koruması da varmış. Bir başka detay daha: Kimse ne Küçük’ün ne de korumalarının üstünü aramış, o yüzden hepsi birden bellerinde tabancalarıyla mahkeme salonuna girmişler, duruşmayı izlemişler.
Veli Küçük fazla ayrıntıya girmiyor, mesela hazır içeri de girmişken salonda Hrant Dink’e sözlü sataşmada bulunup bulunmadığını, onunla göz göze gelip gelmediğini falan söylemiyor.Belinde silahı ve yanında korumalarıyla duruşma izlemeye giden Veli Küçük, başta mahkeme heyeti olmak üzere bütün Türkiye’den bu işi ‘sırf meraktan’ yaptığına inanmasını istiyor.
***
Hrant Dink’in bir yazısı nedeniyle meşhur 301. maddeden suç duyurusunda bulunanlar kim? Bir kısmı Veli Küçük’le aynı davada yargılanmakta olan, bir kısmı da Ergenekon davasının savunma heyetinde yer alan bir grup milliyetçi avukatımız. Aynı avukatlar bu davada müdahil olmaya da çalıştılar. Aynı avukatlar grubu ve onların etrafında yer alan bir kısım başka Ergenekon sanığı da, duruşmaları nümayiş fırsatı sayıp işte o Veli Küçük’ü ‘meraklandıran’ kalabalığı oluşturanlar.Ve şu tesadüfe bakın ki tam o gün o saatte Veli Küçük’ün Şişli’den geçesi gelir, kalabalığı görür, meraklı bir vatandaş olarak duruşmayı izler. Belinde silahıyla!
***
O duruşma salonunda korunaksız olan, yalnız olan tek kişi Hrant Dink’ti. Bu tartışmalı davada önde gelen bir Ermeni aydını olarak ‘Türklüğe hakaret’ten mahkûm oldu, hakkındaki hüküm Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun itirazına rağmen kesinleşti. ‘Türklüğe hakaret etmiş’ bir Ermeni olarak o gün itibarıyla öldürülmesi de kesinleşti. Nitekim birtakım ‘çoluk çocuk’un kurşunlarına kurban gitmesi de fazla gecikmedi. Bu cinayetin hemen ardından yazmıştım: Hrant Dink’i eğer arkada acayip bir örgüt çıkmasa bile bu yaratılan örgütlü atmosfer öldürdü. Veli Küçük, kendisinin de yaratıcıları arasında olduğu bu atmosferi bile sahiplenmiyor bugün, ‘Ben o duruşmaya merakımdan gittim’ diyor. Bizatihi varlığının nasıl bir tehdit oluşturduğunu görmezden geliyor. Bizim de bu masumane anlatıma inanmamızı bekliyor. Hrant Dink’i öldüren, başkalarını ölüm listelerine alan, mahkemelerde terör estirip bağımsız yargıyı baskı altına almaya kalkışan o zehirli atmosferi yaratanların önemli bir bölümünün bugün aynı davada yargılanıyor olması tesadüf müdür?Hiç de tesadüf değildir. Hiç de ‘Geçiyordum, uğradım’ hafifliğinde geçiştirilecek bir şey değildir.
Ergenekon davası umuyorum bir başlangıç.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder