4 Nisan 2013 Perşembe

Klasik silahların denetimi anlaşması: İyi bir başlangıç / Fikret Ertan

Dünya klasik (konvansiyonel de diyorlar) silahlar pazarının veya ticaretinin 70 milyon dolar civarında olduğu söylenir.

Kitle imha silahları dışında bu klasik silahların kapsamına tanklardan savaş gemilerine, helikopterlerden toplara, hafif silahlardan füzelere kadar pek çok silah girer. Bu ticarette yüzde 30’luk payla Amerika başta gelir; onu Rusya, Almanya, Çin, Ukrayna gibi ülkeler takip eder. Bunlar bu 70 milyar dolarlık pazarı paylaşırlar.

Bağlayıcı BM kararlarının da bulunduğu kitle imha silahları ve ticareti konusunda (nükleer-biyolojik-kimyasal silahlar) milletlerarası hukuk oldukça kapsamlı ve güçlüdür. Ne var ki, klasik silahlarda ve ticaretinde milletlerarası hukuk boşluk ve eksikliklerle maluldür. Bu da yıllardır kanayan bir yara gibi ortada durmaktadır. Bunu gören BM, bu konuda geçmiş yıllarda girişimlerde bulunmuş; ancak bu haftaya kadar sonuç alamamıştı. Bu çerçevede, BM’nin yaklaşık 7 yıldır sürdürdüğü klasik silahların ticaretinin denetlenmesini öngören anlaşma taslağının kabulü iki gün önce sonuçlanmış; böylece tarihte ilk defa bu konuya hitap eden bir BM anlaşması benimsenmiş bulunuyor.

Esasen, BM anlaşma ile ilgili tasarısını geçen hafta konsensüs ile almayı hedeflemiş; ancak İran, Suriye ve Kuzey Kore’nin itirazları sebebiyle bunu başaramamış, sonuçta bu hafta BM Genel Kurulu’ndan basit çoğunluk  (97 oy) kararı geçirerek anlaşmayı kabul ettirme yoluna gitmeyi tercih etmişti. Bu minvalde salı gecesi yapılan oylamada 193 üyeden 154’ü tasarının kabulü, 3’ü reddi yönünde oy kullanırlarken Rusya, Çin, Hindistan, Katar ve Suudi Arabistan dâhil 23 üye çekimser kalmış bulunuyorlar. Reddedenler ise malum Suriye, İran ve Kuzey Kore.

Anlaşma, klasik silahlara ve mühimmat ihracatlarına bazı kriterler getiriyor. Mühimmat ithalatları ise kapsam dışı tutuluyor. Söz konusu kriterler ise bu silah ve mühimmat ihracatlarına BM ambargosu uygulanan ülkeleri ve soykırım, insanlık suçu, insan hakları ihlallerinde bulunan ülkeleri hedef alıyor. Bunun yanı sıra, ticarete konu silahların terörist grupların, diğer silahlı grupların ve organize suç şebekelerinin ellerine geçmemesini sağlamayı da amaçlıyor.  Ayrıca, anlaşmayı onaylayan ülkelere zaman içinde klasik silahlar ticaretleri konusunda ayrıntılı sicil tutma, bunları ilan etme, kamuya mal etme gibi yükümlülükler de getiriyor. Böylece, anlaşmanın uygulanmasını daha şeffaf ve açık hale getirmeyi amaçlıyor. Bu da elbette olumlu bir gelişme sayılır.  

Anlaşma bazı konuları kapsam dışında tutuyor, bunlarla ilgili herhangi bir hüküm getirmiyor. BM Silahsızlandırma Dairesi’ne göre bunlar şöyle: Anlaşma, ülkelerin kendi içlerindeki silah ticaretlerine; ülkelerin silah taşıma haklarına; herhangi bir silahın ihracatına; ülkelerin meşru savunma haklarına ve ülkelerin mevcut ve geçerli silah denetim uygulamalarına karışamayacak; bunlarla ilgilenemeyecek.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon yakında anlaşmayı kabul edenlerin imzalarına açacak. Ülkelerin anlaşmayı haziran sonuna kadar imzalamaları bekleniyor. Bu arada imzalayan ülkelerin anlaşmayı parlamentolarında da onaylamaları gerekiyor. Onay 50 ülkeyi geçtiğinde anlaşma milletlerarası hukukun bir parçası haline geliyor ve geçerli oluyor. Bu süreç de herhalde önümüzdeki yıl tamamlanabilir. Bundan sonra da tarihin ilk klasik silahların denetimi anlaşması yürürlüğe girmiş olur.

Anlaşma şüphesiz ideal bir anlaşma değil. Ancak, BM’nin yapısı, Rusya ve Çin gibi büyük ülkelerin ve İran ve Suriye gibi diğerlerinin itirazları ve başka faktörler göz önüne alındığında anlaşmanın bu şekliyle de ortaya çıkmış olmasından memnun olmak gerekiyor. Sonuçta, eksiklerine, bazı önemli konudaki yetersizliklerine (yaptırım gücü ve mekanizması yok mesela)  rağmen anlaşma klasik silahların global denetimi bakımından ilk ve önemli bir adım olarak nitelenebilir. Anlaşma, her şeye rağmen iyi bir başlangıç sayılmalı bize göre.