19 Mart 2013 Salı

Karargâh’ta öğleye kadar irtica üzerine çalışırdık

4 Mart 2013 / ERKAN ACAR
28 Şubat soruşturması kapsamında ifade veren emekli Korgeneral Doğan Temel, soruları, ‘hatırlamıyorum’ diye geçiştirdi. Oysa 2007 yılında yazdığı “Torunum Sana Hangi Birini Anlatsam” isimli kitabında soruların çoğunu zaten cevaplamıştı.
 
Balyoz darbe planı davası hükümlüsü emekli Korgeneral Doğan Temel, 28 Şubat süreci soruşturmasında geçen hafta ifade verdi. Temel, savcının Batı Çalışma Grubu (BÇG) ile ilgili sorularını genellikle ‘hatırlamıyorum’ diye cevapladı. Ancak, emekli Korgeneral, Batı Çalışma Grubu’nda yaptıkları illegal çalışmaları, 2007 yılında yazdığı “Torunum Sana Hangi Birini Anlatsam” isimli kitabında tek tek anlatıyordu.

Temel, 2003 Ağustos Yüksek Askerî Şûra toplantısında dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan’la birlikte emekliye ayrıldı. Balyoz darbe planı davasında 69 no’lu sanık olarak, 16 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Geçen hafta içinde Balyoz davasının hükümlü sanığı emekli Orgeneral Şükrü Sarıışık ile birlikte Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü 28 Şubat soruşturması kapsamında da ifade verdi. Sarıışık tutuklandı, Temel için ise Genelkurmay ve Emniyet’ten belge istendi. Savcılık makamı iki emekli askerin Genelkurmay 2. Başkanı Çevik Bir başkanlığında Genelkurmay Karargâhı’nda yapılan ve BÇG’nin kurulmasına da karar verilen 7 Nisan 1997’deki ‘gizli’ toplantıya katıldıkları gerekçesiyle ifadeye çağrıldığını belirtti.

Emekli askerlerden özetle şu soruların cevaplarını vermeleri istendi: “Karargâhta yapılan o toplantıya katıldınız mı? Bu toplantıda alınan kararlar doğrultusunda hükümete karşı psikolojik harekât yürütüldü mü? Sivil toplum, medya ve yargıya verilen brifinglerde bulundunuz mu? Sincan’da tankların yürütülmesi hükümete gözdağı vermek için miydi?” Korgeneral Doğan Temel’in toplantı tarihinde yurtdışında görevli olduğunu belirttiği kaydedildi. Bunun üzerine savcılık, Genelkurmay Başkanlığı’ndan Temel’in o dönem yurtdışında görevli olup olmadığı, Emniyet’ten de Temel’in o dönem yurtdışına giriş çıkış yapıp yapmadığı konularında bilgi istedi.

Emekli Korgeneral Doğan Temel her ne kadar savcılıkta Batı Çalışma Grubu ile bir irtibatının olmadığını göstermek istese de 2007 yılında kaleme aldığı “Torunum Sana Hangi Birini Anlatsam” isimli hatıraları kendisini yalanlıyor. Bu kitapta emekli Korgeneral Temel Batı Çalışma Grubu’nun varlığını kabul ediyor ve yaptıkları çalışmaları şöyle deşifre ediyor:

“Komuta Kademesinin gerek ikili görüşmelerde gerek MGK toplantılarında ortaya koydukları tehlikenin boyutları; Yüce Divan’a gönderilme korkusu, siyasi çıkarlar, adamsendecilik ve vurdumduymazlık nedenleriyle siyasilerce hafife alınıyor, özellikle irticai tehlike ve irticai kadrolaşma pervasızca ciddi boyutlara ulaşıyordu. Kamuoyuna ‘BATI ÇALIŞMA GRUBU’ olarak yansıyan oluşum işte bu şartlar altında ortaya çıktı. Her Kuvvetten temsilcilerin bulunduğu yaklaşık 10 general ve amiral Genelkurmay Karargâhı’nda her gün toplanarak sabahtan öğleye kadar, irticai tehlike üzerinde çalışmaya, icraatları yakinen takip etmeye ve alınabilecek önlemler konusunda fikir üretmeye başladık. Benim görevim genel değerlendirme çalışmalarının yanında irticai kadrolaşmayı ortaya çıkarmaktı.”

Emekli Korgeneral Temel, BÇG olarak yaptıkları çalışmaların sonuçlarını komuta katına arz ettikten sonra basınla da paylaştıklarını şu cümlelerle anlatıyor:

“Her gün öğleye kadar gayretlerimizi bu yıkıcı iç tehdide yöneltiyor, titiz çalışmaların sonuçları Komuta Katı’na arz ediliyor ve uygun görülenler brifinglere dönüştürülerek ilgili makamlara, basına, sivil toplum örgütlerine Genelkurmay Karargâhı’nda takdim ediliyordu. Öğleden sonra ise kendi Başkanlıklarımızdaki görevlerimize dönüyorduk.”

Hasan Celal Güzel, Doğan Temel’in 28 Şubat sürecindeki cuntanın içinde de yer aldığını iddia etmiş ve bunu kamuoyu ile de paylaşmıştı. Anlaşılan Temel ve 28 Şubat cuntası bundan son derece rahatsız olmuş. Temel kitabında, Hasan Celal Güzel’in iddialarının medyada yer almasından sonra o dönemdeki cuntanın önemli ismi Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Orgeneral Doğu Aktulga’nın kendisi ile konuştuğunu anlatıyor. Genelkurmay Başkanlığı Karargâhı’ndaki bir Yüksek Askerî Şûra toplantısından çıkışında Orgeneral Aktulga, Temel’e “Cuntacıları gördün mü?” diye soruyor. Olayın devamı kitapta şöyle aktarılıyor:

“Anlamadım, elindeki Akşam gazetesinin fotokopisini uzattı ve ‘Benimle berabermişsin’ dedi. Kısaca göz attıktan sonra; bu saçmalığa gülmeye başladım. Daha sonra söyledikleri ağır ithamları okuyunca kendisini mahkemeye vermeye ve tazminat davası açıp bunları Mehmetçik Vakfı’na bağışlamaya karar verdik. Birkaç gün sonra hukukçular, bu muhteremin tüm malvarlığını karısının üzerine devrettiği ve beş parasız gözüktüğünü söyleyince vazgeçtik. Ayrıca böyle bir insanı muhatap almanın da uygun olmayacağını değerlendirdik.”

28 Şubat sürecinin en şüpheli olaylarından biri, Doğan Temel Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde görev yaptığı sırada yaşandı. Ada’da konuşlu 39. Piyade Tümeni Harekât Başkanı Piyade Albay Vural Berkay, 1997 yılının Kasım ayında Kıbrıs’ta düzenlenen “Toros” tatbikatında seken bir kurşunun isabetiyle şehit oldu. 39. Piyade Tümen Komutanı o sırada Tümgeneral Doğan Temel’di.

Eski MİT Kontr Terör Merkezi Başkanı Mehmet Eymür, Albay Vural Berkay’ın tatbikatta ölümü ile ilgili şu ilginç iddiada bulundu:

“O dönemde Berkay, Kıvrıkoğlu’nun arkasında oturuyordu. Sonra birden çadırda otururken sesler geliyor, telaş oluyor. Bayıldı falan diyorlar. Bir kargaşa oluyor ve neticede M16’dan atılan bir mermiyle şehit oluyor. O dönem özel harpçilerin silahına baktılar ama bir netice alınamadı. Eğer o kurşun Kıvrıkoğlu’na gelseydi genelkurmay başkanı sırası değişecekti. Herhâlde Çevik Paşa’nın işine yarayabilirdi. Amerika’da bir bayan vardı, bana demişti ki: Çevik Bir muhakkak genelkurmay başkanı olacaktı. Belki de ondan böyle bir intiba edindim.”

Daha sonra Vural Berkay’ı vuran kişilerin Malatya’da düşen CASA uçağındaki ekip olduğu ve aynı ekibin Gaffar Okkan suikastını da yaptıkları ve o yüzden o ekibin bir şekilde yok edildiği söylendi. CASA uçağının düşmesinin normal bir düşme olmadığı söylendi.