Hangi
yöneticidir ki Roboski'de ne olduğunu bize anlatmadan konuşmayı
sürdürür, onun ağzından çıkan her söz utanmazlığa örnek teşkil eder.
Sadece sıralayacağım. Çünkü sadece sıralamam yetecek:
28 Aralık 2011; 34 Roboskili vatandaş Türk savaş uçakları tarafından bombalandı.
9 Ocak 2012; katliamı araştırmak üzere TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nda bir alt komisyon kuruldu.
5 Nisan 2012; Genelkurmay komisyona 7 sayfalık bir laf salatası gönderdi. Kurallar dahilinde hareket ettik ve fakat sizinle belge paylaşamayız çünkü soruşturmanın gizliliğini ihlal etmiş oluruz gibi şeyler söyledi. Belge veremeyiz diyen bir belge. Katliamın üstünden geçmiş neredeyse 100 gün.
4 Mayıs 2012; araştırma komisyonu, soruşturmayı yürüten Diyarbakır Özel Yetkili Savcısı’ndan belgeleri istedi.
31 Mayıs 2012; Diyarbakır’daki özel yetkili savcı Roboski’yle ilgili ‘birtakım’ belgeleri çuvala koyup postaya verdi.
***
7 Haziran 2012; savcının gönderdiği belgeler TBMM komisyonunun eline geçti.
9 Haziran 2012; komisyon başkanı ve AK Parti vekili Ayhan Sefer Üstün, 5 klasör halinde gelen bu belgeleri aldı, odasına koydu, odasını kilitledi. Ve Gürcistan’a gitti. CHP’li komisyon üyeleri belgeleri incelemek istedi ama o “Ben dönünce bakarsınız ancak, o kapı açılmaz” dedi. Vallahi de billahi de.
12 Haziran 2012; komisyon savcılıktan gelen belgeleri inceledi. “Heron görüntülerini kim inceleyip 34 kişilik konvoyun PKK’lı olduğuna karar verdi? İstihbaratı kim sağladı? Vur emrini kim verdi?” sorularına cevap olacak belge sayısı SIFIR.
9 Temmuz 2012; katliamla ilgili komisyonun bugüne dek topladığı belgeleri odasında biriktiren uzman kişi tatile gittiği için şu anda bir çalışma yürütülemiyor. Çünkü odasına girilemiyor. Vallahi de billahi de.
***
Diyarbakır Özel Yetkili Savcısı bugüne dek tek bir asker kişinin ifadesini almadı, Roboskililerin ifadesiyle yetindi.
Komisyon bugüne dek tek bir asker kişiden bilgi alamadı. Komisyondaki CHP’lilerin Genelkurmay Harekât Dairesi’nden bir yetkiliyi davet edip dinleme talepleri başkan Ayhan Sefer Üstün tarafından “Lüzum yok” denilerek reddedildi.
Katliamın üstünden 7 ay geçti; komisyonun 15 Mart’ta hazır olacak dediği rapor hâlâ ortada yok.
Şimdi bir odaya kapanıp alelusul bir şeyler çiziktirecekler. Aynı Diyarbakır’daki özel yetkili savcının yaptığı gibi.
Gözümüzün içine baka baka bu vicdansızlığı da aynen böyle yapacaklar.
Uykularının deliksiz olduğunu öğrendiklerimiz de aynen böyle rahat rahat uyumaya devam edecekler.
Ben gerçekten Roboski katliamıyla, katliamın soruşturmasının hepimizi gerizekâlı yerine koyarcasına sündürülmesiyle, örtülmesiyle, bu adaletsizlikle, bu kötülükle nasıl yaşanır bilemiyorum.
Hangi yöneticidir ki Roboski’de ne olduğunu bize anlatmadan konuşmayı sürdürür, onun ağzından çıkan her söz pişkinliğe, utanmazlığa örnek teşkil eder.
Ben gerçekten başka ne denebilir bilemiyorum.
NOT: Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, “Uludere kafilesinin içinde teröristler vardı, biz gelince silahları sakladılar” demişti. Kafileyi saatlerce izleyen Heron kayıtlarında silahın izine hiç rastlanmadı. 34 vatandaşın DNA’ları bu sözün üstüne yeniden incelendi. Hepsi Roboskili köylülerdi. Bir kez daha Genelkurmay Başkanı doğru söylememişti. Aksi çok rahat ispatlanacak konularda devlet büyükleri niye yalan söyler, bu rahatlığı onlara biz veriyor olabilir miyiz diye düşünmeliyiz.
28 Aralık 2011; 34 Roboskili vatandaş Türk savaş uçakları tarafından bombalandı.
9 Ocak 2012; katliamı araştırmak üzere TBMM İnsan Hakları Komisyonu’nda bir alt komisyon kuruldu.
5 Nisan 2012; Genelkurmay komisyona 7 sayfalık bir laf salatası gönderdi. Kurallar dahilinde hareket ettik ve fakat sizinle belge paylaşamayız çünkü soruşturmanın gizliliğini ihlal etmiş oluruz gibi şeyler söyledi. Belge veremeyiz diyen bir belge. Katliamın üstünden geçmiş neredeyse 100 gün.
4 Mayıs 2012; araştırma komisyonu, soruşturmayı yürüten Diyarbakır Özel Yetkili Savcısı’ndan belgeleri istedi.
31 Mayıs 2012; Diyarbakır’daki özel yetkili savcı Roboski’yle ilgili ‘birtakım’ belgeleri çuvala koyup postaya verdi.
***
7 Haziran 2012; savcının gönderdiği belgeler TBMM komisyonunun eline geçti.
9 Haziran 2012; komisyon başkanı ve AK Parti vekili Ayhan Sefer Üstün, 5 klasör halinde gelen bu belgeleri aldı, odasına koydu, odasını kilitledi. Ve Gürcistan’a gitti. CHP’li komisyon üyeleri belgeleri incelemek istedi ama o “Ben dönünce bakarsınız ancak, o kapı açılmaz” dedi. Vallahi de billahi de.
12 Haziran 2012; komisyon savcılıktan gelen belgeleri inceledi. “Heron görüntülerini kim inceleyip 34 kişilik konvoyun PKK’lı olduğuna karar verdi? İstihbaratı kim sağladı? Vur emrini kim verdi?” sorularına cevap olacak belge sayısı SIFIR.
9 Temmuz 2012; katliamla ilgili komisyonun bugüne dek topladığı belgeleri odasında biriktiren uzman kişi tatile gittiği için şu anda bir çalışma yürütülemiyor. Çünkü odasına girilemiyor. Vallahi de billahi de.
***
Diyarbakır Özel Yetkili Savcısı bugüne dek tek bir asker kişinin ifadesini almadı, Roboskililerin ifadesiyle yetindi.
Komisyon bugüne dek tek bir asker kişiden bilgi alamadı. Komisyondaki CHP’lilerin Genelkurmay Harekât Dairesi’nden bir yetkiliyi davet edip dinleme talepleri başkan Ayhan Sefer Üstün tarafından “Lüzum yok” denilerek reddedildi.
Katliamın üstünden 7 ay geçti; komisyonun 15 Mart’ta hazır olacak dediği rapor hâlâ ortada yok.
Şimdi bir odaya kapanıp alelusul bir şeyler çiziktirecekler. Aynı Diyarbakır’daki özel yetkili savcının yaptığı gibi.
Gözümüzün içine baka baka bu vicdansızlığı da aynen böyle yapacaklar.
Uykularının deliksiz olduğunu öğrendiklerimiz de aynen böyle rahat rahat uyumaya devam edecekler.
Ben gerçekten Roboski katliamıyla, katliamın soruşturmasının hepimizi gerizekâlı yerine koyarcasına sündürülmesiyle, örtülmesiyle, bu adaletsizlikle, bu kötülükle nasıl yaşanır bilemiyorum.
Hangi yöneticidir ki Roboski’de ne olduğunu bize anlatmadan konuşmayı sürdürür, onun ağzından çıkan her söz pişkinliğe, utanmazlığa örnek teşkil eder.
Ben gerçekten başka ne denebilir bilemiyorum.
NOT: Genelkurmay Başkanı Necdet Özel, “Uludere kafilesinin içinde teröristler vardı, biz gelince silahları sakladılar” demişti. Kafileyi saatlerce izleyen Heron kayıtlarında silahın izine hiç rastlanmadı. 34 vatandaşın DNA’ları bu sözün üstüne yeniden incelendi. Hepsi Roboskili köylülerdi. Bir kez daha Genelkurmay Başkanı doğru söylememişti. Aksi çok rahat ispatlanacak konularda devlet büyükleri niye yalan söyler, bu rahatlığı onlara biz veriyor olabilir miyiz diye düşünmeliyiz.