Konuştuğum bir Başbakanlık kaynağı, Genelkurmay'ın açıklamasında ifade sürçmesi olabileceğini söyledi...
Suriye’nin
22 Haziran’da Türk jetini uluslararası hava sahasında vurup iki pilotu
da şehit ettiği bilgisine yönelik dün yapılan bir açıklamaya ilişkin
kuşku bulutları dolaştı. Ama bu kuşku bulutunun kaynağı, Başbakan Tayyip
Erdoğan’ın daha açıklamadan bir-iki saat kadar önce ‘Suriye
Cumhurbaşkanı Beşar Esed’in sözcüsü’ olmakla suçladığı CHP lideri Kemal
Kılıçdaroğlu değildi. Açıklamayı yapan Genelkurmay idi ve açıklamanın
yapıldığı sıralarda da Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel,
Başbakanlık’taydı.
Açıklamanın başlığı ‘Uluslararası hava sahasında Suriye tarafından düşürülen uçağımızın enkazını arama ve kurtarma faaliyetleri’ idi. Ancak daha ilk cümlede hadise “görev uçuşu yaparken, radar ve telsiz teması kesilen ve müteakiben Suriye resmi makamlarınca kendileri tarafından düşürüldüğü iddia edilen” diye tanımlanıyor ve açıklama devam ediyordu.
Neden ifade değişti?
“Düşürüldüğü iddia edilen” ifadesi haber merkezlerinin dikkat kesilmesine neden oldu.
Bugüne dek yalnızca hükümetin hemen her kademesi değil, Genelkurmay’ın kendisi de 28 Haziran, 1 Temmuz ve 5 Temmuz açıklamalarında olduğu gibi, hatta son açıklamanın başlığında dahi ‘Suriye tarafından düşürülen uçağımız’ ifadesini kullanıyordu. Şimdi ne olmuştu da ifade değişmişti?
Açıklamanın başlığı ‘Uluslararası hava sahasında Suriye tarafından düşürülen uçağımızın enkazını arama ve kurtarma faaliyetleri’ idi. Ancak daha ilk cümlede hadise “görev uçuşu yaparken, radar ve telsiz teması kesilen ve müteakiben Suriye resmi makamlarınca kendileri tarafından düşürüldüğü iddia edilen” diye tanımlanıyor ve açıklama devam ediyordu.
Neden ifade değişti?
“Düşürüldüğü iddia edilen” ifadesi haber merkezlerinin dikkat kesilmesine neden oldu.
Bugüne dek yalnızca hükümetin hemen her kademesi değil, Genelkurmay’ın kendisi de 28 Haziran, 1 Temmuz ve 5 Temmuz açıklamalarında olduğu gibi, hatta son açıklamanın başlığında dahi ‘Suriye tarafından düşürülen uçağımız’ ifadesini kullanıyordu. Şimdi ne olmuştu da ifade değişmişti?
Açıklamada bulunulan atıf, Esed’in Cumhuriyet’ten Utku Çakırözer’e verdiği ‘Keşke vurmasaydık’ mülakatınaydı. O mülakatta Esed ayrıca, Türk uçağının merkezi bir emir olmaksızın, kasıt bulunmaksızın, Türk uçağı olduğu bilinmeksizin, uzun menzil gerektiren bir füze tarafından değil, kısa menzilli bir uçaksavar silahı ile düşürüldüğünü iddia ediyordu.
Haberciler bir karşılaştırma daha yapmak için Başbakan’ın sabah saatlerinde AK Parti İl Başkanları’na hitabına baktı. Orada Başbakan uçağın Suriye karasuları dışında isabet aldığını söylüyordu, ama bu defa doğrudan Suriye’yi hedef almamıştı. Bir gün önce de Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Suriye’den olaya ilişkin bilgi alınabileceğini söylemişti. Genelkurmay’ın açıklaması bu ifadelerle birlikte okunduğunda acaba uçağın, Suriye hava sahasından çıktığında başka bir aktör tarafından mı düşürüldüğü sorusunu akla getiriyordu.
Bu komplo teorisini destekleyecek yeterince gösterge de vardı etrafta. Örneğin Hürriyet’in Washington muhabiri Tolga Tanış, ABD’li bir kaynağa dayanarak, ABD yönetiminin (tıpkı daha önce Rusların söylediği gibi) olaya ilişkin ayrıntılara hâkim olduğunu ancak bunları açıklamayacağını söylemişti. Yine Hürriyet’ten Şükrü Küçükşahin, bir askeri yetkiliye dayanarak, uçağımızın bir gemiden atılmış ‘optik güdümlü’ bir füze ile vurulmuş olabileceğini yazmıştı. (Bu ‘optik güdümlü’ havalı bir tanım, ama Ortadoğu’da Hizbullah’tan PKK’ya kadar herkes tarafından kullanılan, omuzdan atılan sıradan bir roketatarı anlatıyor olabilir; optik güdümlü demek, nişan alıp tetiğe basılıyor demek basit lisanla.) Üstelik Erdoğan konuşmasında Türk uçağının uyarılmadan düşürülmesine bu kez kamuoyunun bilmediği esaslı bir örnek vermişti. Bir süre önce (ki biz 3 ay kadar önce olduğunu öğrendik) 15 Rus savaş uçağı Karadeniz’de Türk hava sahasını ihlal etmiş, uçaklarımızca yolları kesilmiş ve bu nedenle Ruslar özür dilemişlerdi. Başbakan’ın bu örneği son birkaç gündür Rus savaş gemileri Boğaz’dan geçip Suriye kıyılarına doğru yol alırken ve kendisi Cumhurbaşkanı Vladimir Putin ile görüşmek üzere Rusya’ya gitmeden önce vermesi de dikkat çekiciydi.
Bu komplo teorilerinin üretilmesini işte Genelkurmay’ın o açıklaması tetikledi. Akşam saatlerinde konuştuğum bir Başbakanlık kaynağı, Genelkurmay’ın açıklamasında ifade sürçmesi olabileceğini ancak başlıktaki Suriye tarafından düşürülen’ ifadesinin esas alınması gerektiğini söyledi. Dışişleri’ni de aradık doğal olarak, ama Dışişleri ne yapacaktı ki? Neticede onlar da askeriyenin onlara verdiği bilgilere göre açıklama yapmışlardı. Durum bu. Bu aşamada bu tür ‘sürçmelerin’ Türkiye’nin Suriye sahasını ihlal edip çıkmış da olsa uyarıda bulunulmadan uçağı düşürülüp, iki pilotu şehit edilmiş haklı konumuna gölge düşürdüğünü söylemeye gerek yok sanırım. Bu hadisenin bir an önce bütün şeffaflığıyla kamuoyuna izah edilmesinde Türkiye’nin uluslararası itibarı bakımından da büyük yarar var.