13 Temmuz 2012 Cuma

İsrail'i bir arada tutan askerlik düzenlemesi çöküyor / Kerim Balcı


Kurulduğu günden bu yana İsrail'i bir arada tutan Torato Omanuto (Temel meşgalesi Tevrat meselesi) düzenlemesi çöküyor. İsrail toplumunun en ciddi sosyal kırılma çizgisini dindar-laik çatışması, dindar-laik çatışmasının en kesif konusunu da askerlik hizmeti oluşturuyor.

Torato Omanuto bu anlaşmazlığın fiili çatışmaya dönüşmesini engellemiş olan bir düzenleme. Düzenlemeye göre yeşiva öğrencisi olan dindarların askere alımları Savunma Bakanlığı tarafından sürekli olarak erteleniyor ve sonunda yeşiva öğrencileri askerlikten muaf olacakları yaşa ulaşarak askerlik hizmeti yapmaktan kurtuluyorlar. Torato Omanuto'nun hiçbir yasal arka zemini yok. Uygulama tamamen bir teamül olarak işliyor. Yani bu haftaya kadar işliyordu.

İsrail devleti kurulacağı zaman Filistin'deki Yahudi nüfusunun küçük bir bölümünü oluşturan anti-Siyonist dindar Yahudiler "Allah'ın Yahudiler için kurmuş olduğu planı bozan" bu gelişmeye karşı çıkıyorlar. Zira onlar Mesih gelmeden bir Yahudi devletinin kurulmasını kitaplarındaki ahir zaman alametleri kronolojisine ters buluyorlar. Devletin kurucusu David ben Gurion yeşiva yöneticileri ve cemaat liderleriyle görüşerek onlara bir ortak yaşam formülü sunuyor. Buna göre dindarlar İsrail devletinin kurulmasına karşı çıkmıyor, karşılığında da bu devlete hizmet etmek zorunluluğundan muaf tutuluyorlar. Bu muafiyet, vergi verme ve askere gitme gibi konuları kapsıyor.

Tabii Tevrat tanımayan laikler baştan beri bu uygulamaya karşı çıkıyorlar. Ancak 1990'lı yıllara kadar bu uygulamadan yararlanan yeşiva öğrencisi sayısı nispeten az olduğundan konu ciddi bir siyasi krize yol açmıyor. Dahası dindar Siyonist yeşiva öğrencileri dört ayı geçmemek ve askerlik hizmeti sırasında yine ibadet ve Tevrat eğitimiyle meşgul olmak şartıyla askere gitmeye de razı oluyorlar.

Sorun, bu uygulamadan yararlanan yeşiva öğrencileri sayısının 1948'de 400 ve 1968'de ancak 800 iken 2005'te 41.450'ye ulaşmasıyla su yüzüne çıkıyor. 1990'lı yıllarda İsrail Yüksek Mahkemesi uygulamayı eşitlik ilkesine aykırı buluyor ve hükümetten bu konuda yeni bir düzenleme yapmasını istiyor. 1999 yılında zamanın başbakanı Ehud Barak, Torato Omanuto'nun reformu için çalışmalarda bulunmak üzere Tal Komisyonu'nu görevlendiriyor. Komisyonun tavsiyeleri çerçevesinde 2002 yılında Tal Yasası geçiyor. Yasa yeşiva öğrencilerini askerliğe teşvik edecek mekanizmalarla Torato Omanuto'nun kendiliğinden ortadan kalkmasını öngörüyor. Ne var ki yasa yeşiva öğrencilerini ikna edemiyor; laikleri de tatmin edemiyor. 2005 yılında sadece 31 yeşiva öğrencisi askerlik hizmetine başvuruda bulunuyor. 2007 yılında Tal Yasası'nın süresi 2012 Ağustos'una kadar uzatılıyor. Geçtiğimiz şubat ayında İsrail Yüksek Mahkemesi mevcut haliyle Tal Yasası'nın kabul edilemez olduğunu ve ağustostan sonra yenilenmesi gerektiği hükmünü ilan ediyor.

Konu anamuhalefet partisi olan Kadima'nın hükümete katılma şartı olarak gündeme geliyor ve Kadima milletvekili Yohanan Plesner'in başkanlık yaptığı bir komisyon Tal Yasası'nı değiştirecek bir yasanın çalışmalarını başlatıyor. Bu arada laikler de Tel Aviv'de Plesner'i destekleyen dev protesto gösterileri düzenliyorlar. Plesner düzenlemenin sadece yeşiva öğrencilerini kapsaması için gayret gösteriyor. Ancak iktidardaki Likud Partisi düzenlemenin bugüne kadar askerlikten yasal olarak muaf olan Arapları da kapsaması gerektiği hususunda bastırıyor. Sonunda rapor İsrail vatandaşı Arap ve Bedevilere de zorunlu askerlik hizmeti öngörecek şekilde Likud tarafından kabul ediliyor. Ultra-Ortodoks dindar Yahudiler bu yasanın geçmesinin devletin kurulması aşamasında anti-Siyonistlerle Siyonistler arasında varılmış olan ortak yaşam anlaşmasını feshedeceğini söylüyorlar. Likud'lu Stratejik İşler Bakanı Moshe Ya'alon'a göre bunun anlamı iç savaş demek. Diğer taraftan Kadima, Plesner Raporu'nun bir Plesner Yasası'nı meyve vermemesi durumunda koalisyondan çekileceğini ilan etmiş durumda.

Askerlik hizmetleriyle ilgili bir Plesner Yasası geçerse bunun ultra-Ortodoksların vergiden muafiyet gibi diğer avantajları konusunda da emsal teşkil edeceği kesin. Bu tartışmaların onlarca muhtemel sonucu var. Yargı-hükümet kapışması bunlardan en muhtemeli. Dindar-laik çatışması da en geniş çaplı olanı.

İsrail'de yaşananlarla Arap ülkelerinde yaşananlar arasında ironik bir benzerlik var. Her iki durumda da dindarlık kamusal alana çıkıyor. Arap ülkelerinde dindarlar nicedir yasaklandıkları kamusal alana girmeyi başarıyorlar; İsrail'de de dindarlar nicedir uzak durmaya çalıştıkları kamusal alana zorla çekiliyorlar.