12 Eylül 2010 referandumunun somut sonuçlarından biri daha ortaya çıktı.
Buna göre darbe döneminde haksız yere tevkif edilenlere tazminat yolu
açılıyor. 12 Eylül döneminde 4,5 ay tutuklu kalan gazeteci-yazar
Mümtaz'er Türköne'nin açtığı tazminat davasında ilginç bir sürece
girildi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Mücahit Erdoğan'ın
konuyla ilgili hazırladığı mütalaada, yerel mahkemenin 'zamanaşımı'
nedeniyle davayı reddeden kararının bozulması istendi. Yargıtay'ın da bu
yönde karar vermesi durumunda, darbe sürecinde tutuklu yargılanıp
beraat eden mağdurlar haklarını ararken 'zamanaşımı' engeline
takılmayacak. Mümtaz'er Türköne, darbenin ardından arandığını öğrenmesi
üzerine gittiği emniyette gözaltına alınmış ve 4,5 ay tutuklu kalmıştı.
Mümtaz'er Türköne, darbenin ardından arandığını öğrenmesi üzerine gittiği emniyette gözaltına alınmış ve 4,5 ay tutuklu kalmıştı. Anayasa değişikliği referandumunun kabul edilmesiyle birlikte 12 Eylül ile hesaplaşma dönemi başladı. Türköne de, haksız yere tutuklandığı gerekçesiyle tazminat davası açtı. Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi, zamanında açılmadığını belirterek 'davanın süre yönünden reddine' karar verdi. Ayrıca, 2 bin 200 liralık ücretin ve mahkeme masraflarının Türköne'den alınmasına hükmetti. Türköne'nin avukatları, bu kararın ardından temyize gitti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Mücahit Erdoğan, konuyla ilgili mütalaa hazırladı. Davanın temyiz edildiği Yargıtay 12. Ceza Dairesi'ne gönderilen 8.4.2012 tarihli mütalaada, Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararın bozulmasını istedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın görüşü şöyle: "5320 sayılı kanunun 6. maddesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 23.3.2010 gün ve 2009/256 esas, 2010/57 sayılı kararı da göz önüne alınarak, davanın süresinde açıldığının kabulü, ancak tazminat davasına konu ceza davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmış olması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken koruma tedbiri tarihinde yürürlükte olmayan ve sehven 5237 sayılı kanun yazılan 5271 sayılı kanunun 142/1 maddesine göre davanın süre yönünden reddine karar verilmesi... Kanuna aykırı davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüşmüş olduğundan hükmün bozulması, talep ve dosya tebliğ olunur."
Son kararı ilgili Yargıtay Dairesi verecek. Kararın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın görüşü doğrultusunda çıkması durumunda, Türköne ve haksız yere hapis yatan çok sayıda mağdura tazminat yolu açılacak. Türköne'nin avukatı Melahat Akgün, başsavcılığın değerlendirmesinin çok önemli olduğunun altını çizdi. Akgün, "Referandumu neden yaptık? 1982 darbe Anayasası'nın geçici 15. maddesini neden kaldırdık? Adalet arayan sorularımız hukuk sisteminde karşılık buldu. Binlerce idealist gencin yıllarını değil hayatını çalanlara karşı, Yargıtay da, bizimle aynı görüşü paylaştı. Biz bunu 'ilk iade-i itibar kararı olarak değerlendiriyoruz." dedi. Mümtaz'er Türköne ise "Mahkemenin seyri 2010 referandumuna dair spekülasyonları da ortadan kaldırdı. Amacımıza ulaşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Beraat edenler yararlanacak
Ülkücü mağdurların davalarına bakan avukat Zeki Bulgan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı'nın mütalaasının, 'usul yönünden lehte esas yönünden aleyhte' gibi gözüktüğünü belirtti. Buna karşın, "Fakat, Türköne o dönemde hakkında açılan davadan beraat ettiği için tazminat yolu açılmış oluyor. Yani, 12 Eylül döneminde haksız yere hapis yatan ve beraat edenlere tazminat yolu açık. Bana göre, davaları zamanaşımından düşenlere de beraat etmemiş olsalar dahi tazminat yolu açılmalı. Çünkü iddia edilen suç ispatlanamamış." dedi. 12 Eylül mağdurlarından BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, Yargıtay safhasında böyle bir değerlendirmenin çıkmasının önemli olduğunu söyledi. Bu kararın emsal teşkil etmesini arzu ettiklerini söyledi. Çayır, "Böylece arkadaşlarımızın hakları teslim edilmiş olur. Suçsuz yere yılları heba olan arkadaşlarımızın hayatları geri gelmez belki ama en azından bu kararla teselli bulmuş olurlar. Darbeciler de yaptıkları işin haksızlığının yıllar sonra bile nasıl tescillendiğini bir kez daha görmüş olur." ifadelerini kullandı.
Mümtaz'er Türköne, darbenin ardından arandığını öğrenmesi üzerine gittiği emniyette gözaltına alınmış ve 4,5 ay tutuklu kalmıştı. Anayasa değişikliği referandumunun kabul edilmesiyle birlikte 12 Eylül ile hesaplaşma dönemi başladı. Türköne de, haksız yere tutuklandığı gerekçesiyle tazminat davası açtı. Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi, zamanında açılmadığını belirterek 'davanın süre yönünden reddine' karar verdi. Ayrıca, 2 bin 200 liralık ücretin ve mahkeme masraflarının Türköne'den alınmasına hükmetti. Türköne'nin avukatları, bu kararın ardından temyize gitti. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı Mücahit Erdoğan, konuyla ilgili mütalaa hazırladı. Davanın temyiz edildiği Yargıtay 12. Ceza Dairesi'ne gönderilen 8.4.2012 tarihli mütalaada, Kadıköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nin verdiği kararın bozulmasını istedi. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın görüşü şöyle: "5320 sayılı kanunun 6. maddesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 23.3.2010 gün ve 2009/256 esas, 2010/57 sayılı kararı da göz önüne alınarak, davanın süresinde açıldığının kabulü, ancak tazminat davasına konu ceza davasının zamanaşımı nedeniyle ortadan kaldırılmış olması karşısında davanın reddine karar verilmesi gerekirken koruma tedbiri tarihinde yürürlükte olmayan ve sehven 5237 sayılı kanun yazılan 5271 sayılı kanunun 142/1 maddesine göre davanın süre yönünden reddine karar verilmesi... Kanuna aykırı davacı vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüşmüş olduğundan hükmün bozulması, talep ve dosya tebliğ olunur."
Son kararı ilgili Yargıtay Dairesi verecek. Kararın Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı'nın görüşü doğrultusunda çıkması durumunda, Türköne ve haksız yere hapis yatan çok sayıda mağdura tazminat yolu açılacak. Türköne'nin avukatı Melahat Akgün, başsavcılığın değerlendirmesinin çok önemli olduğunun altını çizdi. Akgün, "Referandumu neden yaptık? 1982 darbe Anayasası'nın geçici 15. maddesini neden kaldırdık? Adalet arayan sorularımız hukuk sisteminde karşılık buldu. Binlerce idealist gencin yıllarını değil hayatını çalanlara karşı, Yargıtay da, bizimle aynı görüşü paylaştı. Biz bunu 'ilk iade-i itibar kararı olarak değerlendiriyoruz." dedi. Mümtaz'er Türköne ise "Mahkemenin seyri 2010 referandumuna dair spekülasyonları da ortadan kaldırdı. Amacımıza ulaşıyoruz." ifadelerini kullandı.
Beraat edenler yararlanacak
Ülkücü mağdurların davalarına bakan avukat Zeki Bulgan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Yardımcısı'nın mütalaasının, 'usul yönünden lehte esas yönünden aleyhte' gibi gözüktüğünü belirtti. Buna karşın, "Fakat, Türköne o dönemde hakkında açılan davadan beraat ettiği için tazminat yolu açılmış oluyor. Yani, 12 Eylül döneminde haksız yere hapis yatan ve beraat edenlere tazminat yolu açık. Bana göre, davaları zamanaşımından düşenlere de beraat etmemiş olsalar dahi tazminat yolu açılmalı. Çünkü iddia edilen suç ispatlanamamış." dedi. 12 Eylül mağdurlarından BBP Genel Başkan Yardımcısı Remzi Çayır, Yargıtay safhasında böyle bir değerlendirmenin çıkmasının önemli olduğunu söyledi. Bu kararın emsal teşkil etmesini arzu ettiklerini söyledi. Çayır, "Böylece arkadaşlarımızın hakları teslim edilmiş olur. Suçsuz yere yılları heba olan arkadaşlarımızın hayatları geri gelmez belki ama en azından bu kararla teselli bulmuş olurlar. Darbeciler de yaptıkları işin haksızlığının yıllar sonra bile nasıl tescillendiğini bir kez daha görmüş olur." ifadelerini kullandı.