24 Aralık 2012 Pazartesi

Seni fişleyene hiç mi kızmayacaksın? / Ekrem Dumanlı

Hafta içinde anlaşıldı ki, internet andıcı davasını yürüten mahkeme, Genelkurmay Başkanlığı’ndan bilgi ve belge talebinde bulunmuş; üstelik olumlu cevap da almış. Genelkurmay Başkanlığı, bahsi geçen döneme dair bilgisayarlarındaki bütün kayıtlarını mahkemeye ibraz etmiş. Önce tam bu noktada durup Genelkurmay’ı kutlamak lazım. Vaktiyle hiçbir soruya cevap verilmezdi malum. Ya da hafızası defalarca silinmiş kayıtlar gönderilirdi mahkemelere. Şimdi mahkemeye sunulan kayıtlar bir dönem Türkiye’de neler yaşandığını gözler önüne seriyor; tabii görmek isteyenlere...

Ergenekon davasında sıkça yaşanan bir problem 13. Ağır Ceza’nın kaleme aldığı ön raporda da karşımıza çıktı. Mahkemeye intikal eden belgelerde adı geçenler, bu mevzuda yapılan haberlere tepki gösterdi. Normaldir; sinir bozucu bir yanı var bu durumun. Ergenekon soruşturmasında da benzer tepkiler hep gözlendi. Tepki gösterenler bazen haklı sebepler de ileri sürdü. Çünkü kapalı kapılar ardında bir kısım askerler oturmuş bazı kişileri fişlemiş, onları tasnif etmiş hatta bazılarını ‘kullanmak’ maksadıyla tavzif etmiş. Şayet bu kişilerin bu durumdan haberi yoksa psikolojik harekât birimlerinin hazırladığı raporlarda isimlerinin geçmesine içerlemesi, hatta onun kamuoyu ile paylaşılmasına karşı isyan etmesi anlaşılabilir bir reaksiyon. Haberleştirme sürecinde, bazen, maalesef, özensiz davranıldığı, sehven bile olsa bilgilerin doğru başlık altında verilemediği ve kafa karışıklığına yol açtığı da söylenebilir.

Lakin bahsedilen konu şayet Genelkurmay tarafından kaleme alınmışsa; üstelik resmen mahkeme kayıtlarına geçirilmişse bu bilgilerin gizli kalması düşünülemez; hele resmî yollarla bu bilgiler aleniyet kesbetmişse. Mağdur edildiğini düşünen kişilerin yapması gereken asli bir iş var: Mağduriyete neden olan belgeyi kim düzenlemişse ona dava açmak, kamuoyunun huzurunda onlardan hesap sormak. Daha açık söyleyeyim: Vaktiyle Genelkurmay tarafından ya da ona bağlı psikolojik harp yürüten birimler tarafından fişlenen kişiler, o belgeyi hazırlayan kişilerden hesap sormalıdır. İlgili devlet birimlerinin ‘kullanıma müsait’ diye fişlediği, ‘haber yaptırma’ ya da ‘yazı yazdırma’ töhmeti altında bıraktığı kişilerden, “Beni nasıl böyle fişlersiniz?” diye bir dava açıldığını görmedim, duymadım. İsmi geçen kişiler, mahkeme zabıtlarına geçmiş ve avukatların elindeki dosyalar vasıtasıyla aleniyet kesbetmiş bilgileri yayınlayanlara gösterdiği tepkinin binde birini, o evrakı düzenleyenlere gösterseydi bugün kafalar bu kadar karışmazdı. Mahkeme kayıtlarını da yayınlamazsanız bir dosyayı örtbas etmiş olmaz mısınız? Hassas bir konu; dört bir yandan bakılmadıkça fotoğrafın tamamı görülmüyor çünkü...