31 Aralık 2012 Pazartesi

AYM: TSK ENVANTERİ DE DENETLENMELİ

Anayasa Mahkemesi’nin Sayıştay Yasası’nda yapılan devletin şeffaflık ve denetlenebilirliğini azaltan değişikliği iptal etmesi dönüm noktası olabilir.

Anayasa Mahkemesi, geçen cuma günü, Sayıştay Yasası’nın bazı maddelerini, Anayasa’ya aykırı oldukları gerekçesiyle iptal ederek, son 10 yıldaki demokratikleşme sürecinde şeffaflık ve hesap verilebirlik adına belki de en ilerici karara oybirliğiyle imzasını attı. Başta Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, CHP ve Sayıştay’ın; hükümetin, bizzat kendisinin öngördüğü şeffaflığı sonradan yaptığı yasal değişikliklerle öldürdüğü Sayıştay Yasası’nın anayasaya aykırılığında ısrarcı tutumları, mahkemenin iptal kararıyla karşılık bulmuş oldu. Anayasa Mahkemesi’nin kararı bağlayıcı olduğundan hükümetin, bu karara uyması beklenirken siyasi iradenin artık bu aşamadan sonra yeni değişiklik önerileri getirerek açıkça restleşme ve dayatma içine girmeyebileceği yorumları yapılıyor.

CHP, torba kanun olarak da bilinen ve temmuz ayında yürürlüğe giren 6353 sayılı Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un bazı hükümlerinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurmuştu. CHP’nin iptalini istediği hükümler arasında hükümetin, torba kanun çerçevesinde getirdiği ve Sayıştay’ın, bağımsız ve tarafsız denetim yetkilerini dolayısıyla şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkesini ortadan kaldıran yasa değişikliği de bulunuyordu. Hükümetin üzerinde yaptığı değişiklikleri CHP’nin mahkemeye götürdüğü ve yüksek mahkemenin çoğu hükmünü iptal ettiği 6085 sayılı Sayıştay Yasası, Aralık 2010’da yürürlüğe girmişti.

Torba kanun ile yapılan değişikliklere istinaden, Sayıştay denetçilerinin, 6085 sayılı yeni Sayıştay Yasası’na göre askerî ve sivil kamu kurum ve kuruluşlarında yaptıkları denetimler sonucunda hazırladıkları raporlar Meclis’e gitmemiş ve CHP, bu durumu birkaç hafta önce gündeme getirmişti.

Doğruluk ve güvenirlilik

Mahkeme, CHP’nin, Sayıştay Yasası’nda yapılan bazı değişikliklerin iptali için yaptığı başvuruyu geçen hafta sonuna doğru görüştü ve “6353 sayılı kanunun 45. maddesiyle, 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun denetimin genel esaslarını düzenleyen 35. maddesine eklenen (2) numaralı fıkranın (a) bendindeki kamu idarelerinin mâli nitelikteki tüm hesap ve işlemleri dışındaki işlem ve faaliyetlerin düzenlilik denetimi kapsamında değerlendirilemeyeceğine, denetiminin kapsamına ilişkin görüş farklılıklarının Sayıştay tarafından çıkarılacak yönetmelikle giderileceğine ilişkin hükmün iptaline” karar verdi.

Mahkeme bu kararıyla, düzenlilik denetiminin yalnızca hukuka uygunluk anlamına gelmeyeceğini belirterek, “İç kontrol sistemlerinin çalıştırılması gerektiğini ifade etti ve kamu kurumlarının mali tablolarının doğru ve güvenilir olup olmadığına denetçi bakar” dedi.

Böylece, denetçiler, sivil kurumlar gibi TSK’nın da envanterinde ne kadar silah bulundurduğunu, personel, yiyecek, içecek ve barınma gibi masraflarını denetleyebilecek. Böylece Sayıştay, şeffaflığa hizmet edecek, makro düzeyde siyasetçilere, politika belirlemelerinde alt yapı hazırlayacak.

Askere çeki düzen gerek

Torba kanun gerekçe gösterilerek Meclis’e gitmeyen denetim raporları arasında ilk kez denetlenen askerî harcamalara ilişkin olanlar da bulunuyor. Bir denetçiye göre, “Askerin artık denetimden kaçışı yok,” denirken suistimallerin varlığı kabul edilmiş oluyor. Ama denetçiler, askerî harcamaların denetimi sırasında çok fazla silah harcamalarına giremedi zira Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında toplanan, Milli Savunma Bakanı ve Genelkurmay Başkanı’nın da üyesi olduğu Savunma Sanayii İcra Komitesi, silah alımlarında ciddi yetkilerle donatılmış durumda ve denetimi bu anlamda engelleyici nitelikte. Dolayısıyla, denetçiler silah alımlarını denetleyemediler. Denetçiler, Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararının harcamalarda verimli, etkin ve tutumluluk ilkesini (VET) geri getirmesiyle TSK’nın harcamaları konusunda da hesap sorabilecekler.

Hesap sorma hakkı yeniden

Mahkeme, yine torba kanun çerçevesinde 6085 sayılı Sayıştay Yasası’nda yapılan değişikliğe karşı CHP’nin itirazına istinaden, kamu idarelerinin mali nitelikteki tüm hesap ve işlemlerinin; etkililiği, ekonomikliği, verimliliği ve benzeri gerekçelerle uygun bulunmadığı yönünde görüş ve öneri içeren yerindelik denetimi sayılabilecek denetim raporu düzenlenemeyeceğine ilişkin hükmü de Anayasa’ya aykırı buldu.

Mahkeme böylece, bir yandan 6085 sayılı yasa içinde 15 ayrı yerde geçtiği halde aynı yasanın 2. maddesinden daha önce çıkartılmasıyla zaten hukuki çelişki yaratan yani hukuk devleti ile çelişen bir durumu hem ortadan kaldırdı hem de kamu harcamalarının israfını önlemede kritik rol oynayan VET ilkesini yeniden tesis etti.

Kamu kurum ve kuruluşlarından, vatandaşlardan toplanan vergileri, “çar çur” edip etmedikleri, ettilerse kendilerinden hesap sorulma ilkesi anlamına da gelen harcamaların verimli, etkin ve tutumlu kullanımı, demokrasilerde şeffaflık ve hesap verilebilirlik adına Sayıştay’ların denetim yetkilerinin başında gelen bir denetim biçimi. Özetle, yüksek mahkeme, Sayıştay denetçilerinin VET ilkesini uygulayabileceklerine hükmetti. Türk mali sisteminin en büyük sorunu, kaynakların hukuka uygun kullanımı söz konusu olmakla birlikte VET ilkesinin uygulanmamasıydı. Mahkeme, bu ilkenin artık uygulanmasına karar verdi.

Kamu kurumlarındaki üst düzey yönetimde, yolsuzluk ithamlarından duyulacak endişeden ziyade israf gibi olasılıkların, denetim sırasında ortaya çıkacak olmasından duyulan rahatsızlıkların, Anayasa Mahkemesi’nden dönen yasal değişikliklerin hükümet tarafından yapılmasında rol oynadığı kulislerde söyleniyor. Kamudaki üst yönetimde, Anayasa Mahkemesi’nin, Sayıştay Yasası’ndaki kimi maddeleri iptal etmesi ve özellikle de VET ilkesini kabul etmesiyle birlikte, rahatsızlıklarının artacağı yorumları yapılıyor.

Raporlar yine gitmeyebilir

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi, Anayasa Mahkemesi’nin, Sayıştay Yasası’nın bazı maddelerini iptal etmesiyle birlikte, hükümetin, daha önce, şimdi iptal edilen hükümleri dayanak göstererek 2013 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Tasarısı ile 2011 yılı Kesin Hesap Kanun Tasarısı ekinde TBMM’ye göndermediği raporları göndermesini beklediklerini bildirdi.

Ancak, Anayasa Mahkemesi, torba kanun ile yapılan yasal değişikliğin öngördüğü denetim raporlarının, Sayıştay kurumundan üç kişilik uzman denetçi tarafından değiştirebileceği yolundaki hükmü iptal etmediği için, 2011 raporlarının Meclis’e gönderilme süreci uzayabilir. Büyük olasılıkla, 2011 denetim raporlarının, temmuz ya da ağustos 2013’te, 2012 denetim raporlarıyla birlikte Meclis’e gönderilmesi olasılığı bulunuyor.