28 Mayıs 2013 Salı

Yeni ABD askeri konsepti ve Çin'in siber saldırıları / AYDOĞAN VATANDAŞ

Geçen yıl Kasım ayında ABD Başkanı Barack Obama, ABD’nin yeni dış politika önceliğinin bir sonucu olarak ortaya çıkan Amerika’nın yeni askeri konseptini tanımlarken, bundan böyle önceliklerinin Asya Pasifik bölgesi olduğunun altını net bir şekilde çizmişti. ABD Savunma bütçesi buna göre yeniden tanımlandı. Bazı alanlarda bütçe kısıntısına gidilirken, Başkan Obama, Asya Pasifik bölgesinde kısıntıya gitmeyecekleri mesajını verdi.

Bu yeni askeri konsepte göre, ABD Ordusu hazırlıklarını Çin-Hindistan merkezli olarak ele almaya başladı. Buna parelel olarak, dönemin Savunma Bakanı Leon Panetta özellikle Özel Kuvvetler Operasyonları, Siber Savaş ve İstihbarat, İzleme ve Takip Sistemlerinin finansmanına özel önem göstereceklerini söyledi. Bu yeni Amerikan askeri konseptinin hangi alanlarda yoğunlaşacacağının önemli bir göstergesiydi.

Gerek Başkan Obama’nın Asya Pasifik vurgusu, gerekse de Panetta’nın Siber Savaş’ın finansmanı konusuna yaptığı özel vurgu, bu alandaki en önemli olağan şüpheli Çin’in son yıllarda Amerika ve müttefiklerine yönelik gerçekleştirdiği siber saldırıları ne denli ciddiye aldığının bir kanıtıydı.

Nitekim, Pentagon, 7 Mayıs 2013’te Çin Ordusu ile ilgili ABD Kongresi’ne hazırladığı raporda, tarihinde ilk defa Çin Ordusu’nu ABD Savunma ve İstihbarat topluluğunun yanısıra ABD şirketlerine yönelik siber saldırılar gerçekleştirmekle suçladı.

Bu aslında yeni bir gelişmeye işaret ediyordu. Pentagon, Çin Ordusu’nun siber saldırılarla, ABD savunma kurumlarına ve şirketlerine sızmaya çalıştığını resmen deklare etti.

Şu ana dek, Çin Ordusunun saldırıları genel olarak, Dış İşleri Bakanlığı, Pentagon, ABD Kongresi, ABD Savaş Akademisi, ABD Nükleer Labaratuarları, Hazine Bakanlığı, NASA, Beyaz Saray, CIA, FBI üzerinde yoğunlaştı.

Ancak, Çin Ordusunun bu saldırılarının ne kadarının engellenebildiği ile ilgili her hangi bir resmi veri bulunmuyor. Yani Çin Ordusu şu ana dek bir çok ABD gizli bilgisine erişmiş olabilir. Erişmeye devam da ediyor olabilir.

Çin iddiaları hiç bir zaman kabul etmedi. Ancak, dolaylı yollarla Çinliler, asıl ABD’nin elli bin kişiden oluşan bir Siber Orduya ve iki bin siber silaha sahip olduğunu iddia etti. Rusya ve Çin 2011’de BM’ye başvurarak “International Code of Conduct for Information Security” başlıklı siber savaşın önlenmesine yönelik bir teklif sundu. ABD Çin ve Rusya’nın bu teklifini kabul etmedi.

Bundan bir kaç gün önce ilginç bir gelişme daha oldu. ABD’nin en en ünlü elektronik güvenlik şirketi olarak bilinen Mandiant açıklama yaparak, Çin’in siber saldırılara yeniden başladığını duyurdu. Çin ordusu Google, CocaCola, Microsoft gibi bir çok Amerikan şirketine olduğu gibi The New York Times gazetesine de saldırmıştı. Bunun üzerine ünlü gazete Madiant’ı görevlendirerek araştırma yapmasını sağlamıştı.

ABD yönetimi Çin’in saldırıları ile ilgili bir komisyon kurdu. Komisyonun iki kıdemli üyesi Obama’nın ilk istihbarat direktörlerinden Dennis C. Blair ve ABD’nin eski Çin Büyükelçisi Jon M. Huntsman ABD Hükümeti’ne Çin’in saldırılarına karşı ABD şirketlerinin kendi saldırılarını yapabilmesi için izin vermesi gerektiğini tavsiye etti.

ABD ordusu hiç şüphesiz dünyanın en büyük ordusu. Ancak Çin’in siber saldırıları karşısında hazırlıksız yakalanmış gibi gözüküyor. Başkan Obama, 7 Haziran’da Kaliforniya’da Çin’in yeni devlet başkanı Mr. Xi Jinping’i ağırlayacak. Bu görüşmenin en önemli gündem maddelerinden birinin Çin’in siber saldırıları olacağına hiç şüphe yok.

Türkiye, Ortadoğu’da ABD’nin en yakın müttefiki olarak, koca bir Hacker ordusunun siber saldırılarına son derece açık bir durumda duruyor.

Bizden söylemesi!