26 Kasım 2012 Pazartesi

Hükümet asker uyumu dengeleri değiştirdi

 
Terörle mücadelede gelinen noktayı ve 'sahadan' aldığım 'güncel bilgileri' paylaşmadan önce önümüzdeki 'büyük bir riski' de kayda geçireyim.
 
PKK belki de hiç olmadığı kadar baskı altında.

Operasyonlar, nokta tespitli hava akınları ve KCK operasyonları nedeniyle darbe üstüne darbe yedi. Kritik bazı üst düzey yöneticilerini de kaybetti.

Örgüt bu moral bozukluğunu dağıtmak, tabanına moral verebilmek için radikal eylemler yapma niyetinde. Bunun için yoğun hazırlık yaptığı güvenlik bürokrasisi için sır değil.


Ancak burada çok kritik bir gelişme oldu.

PKK, Türkiye ile husumet yaşayan bazı komşu ülkeler üzerinden ağır silah temin etmeye çalışıyor. İstihbaratlar bu konuda mesafe alındığını teyit ediyor.

Hatta teslimatın da Kuzey Irak'ta yapılacağı tespit edildi. Ağır silahlar içinde helikopterlere yönelik sistemler olma ihtimali yüksek.

PKK bu silahlarla ses getirecek eylem yapma niyetinde.

Asker polis uyumu üst seviyede

Gelelim 'saha'nın durumuna.

Terörle mücadelede son yılların en başarılı dönemi yaşanıyor dersek abartı olmaz. Çünkü son 6 ay içerisinde uygulanan tam saha pres, örgüte ağır kayıplar verdirdi.

Rakamsal detaylara girmeye gerek yok.

PKK'nın 'kışı rahat geçirmek' istemesi ve bunun için 'ateşkes manevrası' yapması da bu yüzden.
Gelinen noktada kritik konu hükümet asker uyumu.

Erdoğan ve Özel arasındaki uyumlu çalışma alt kademelere de yansıdı. Öyle ki düne kadar 'Polisle halı saha maçı bile yapmayın' diyen komutanlar vardı.

Tabii 'Üstlerim Silivri'de, ben neden hayatımı tehlikeye atayım' diyenler de.

Ancak Başbakan Erdoğan'ın koordinasyon için yoğun destek vermesi olumlu sonuçlar verdi. Kara, Hava ve Jandarma ile Polis Özel Harekâtı uyumlu çalışıyor.

Hatta en üst seviyeden 'Özel harekâtın eksik bir malzemesi varsa ve biz sahipsek hemen verelim' diyen komuta kademesi var.

Gelinen noktada kış aylarında da operasyonların aralıksız sürmesi planlanıyor. Hatta KCK operasyonlarının da. Yeri gelmişken söyleyelim, KCK operasyonlarının yapılmış olmasından TSK fazlasıyla memnun.

Hatta konuyu değerlendiren raporlarda operasyonların olmaması halinde sokakların kan gölüne döneceği değerlendirmesi de yapılıyor.

Heronlara göre daha iyi sonuç veren insanlı hava araçları da PKK'ya karşı önemli bir koz. Gerçi bu uçakların sisteme dahil olmasını engelleme çalışması yapan çevreler de yok değil.

Saha hâkimiyeti için özel birlikler konuşlandırıldı. Artık PKK'nın gelip saldırması beklenmiyor.
PKK cephesi ise yurtiçi ve yurtdışı uzantılarını harekete geçirerek acilen ateşkes yapma ve kışı rahat geçirme derdinde.

Tabii imkân bulursa moral saldırıları da yapacak.

O yüzden son günlerde sıklıkla gündeme getirilen ateşkes söylemlerine itibar etmemek lazım. Çünkü bugüne kadar yapılan taktik ateşkesler sadece daha fazla kan dökülmesine zemin hazırladı.

Yapılması gereken PKK'ya silah bırakma ve sınır dışına çekilme baskısı yapmak. Ancak o zaman Kürt sorunuyla ilgili çözüm süreci hızlanabilir.

Açlık grevinde 15 PKK'lı ölümden nasıl döndü?

Açlık grevlerinde ölüm olmaması sevindirici bir durum ancak bu sonuç eylemi detaylı analiz etmeye, perde arkası trafiklere bakmaya da engel olmamalı.

Her şeyden önce Öcalan'ı kurtarmak için dört duvar arasındaki çaresiz insanları ölüme zorlamak gayriahlâkî bir tutumdur.

Öyle ki cezaevindeki PKK'lıların eyleme nasıl başlayacağı, grev sırasındaki beslenme çizelgesi, dışarıdaki mahkûm yakınlarının nasıl kontrol edileceği ve verilecek mesajlar bizzat örgüt tarafından belirlendi.

Hatta eylemden vazgeçme eğiliminde olanlar baskı altına alındı.

Eylem bittiğine göre artık bazı şeyleri daha açık yazmakta bir sakınca yok. PKK eyleme girişirken bir yol haritası çizdi. Grevler bizzat Öcalan'ın talimatıyla bitirilecekti.
Takvim olarak da 50. gün seçilmişti.

Bu tarihten sonra hükümet adım atmazsa seçilen 15 PKK'lı ölüm orucuna yatacak ve cezaevinden mutlaka tabutları çıkacaktı.

Gelişmeleri yakından takip eden Adalet Bakanlığı ve istihbarat birimleri önleyici bir adım attı. PKK'nın belirlediği 15 kişilik ölüm listesindeki tutuklu yakınlarına özel ekipler gönderildi.

Ailelere örgütün çocuklarını öldüreceği anlatıldı. Aileler harekete geçirildi. Bazı tutuklu yakınları cezaevinde çocuklarına ulaştı bazıları da örgüte tepki gösterdi.

Tabii bu aşamada BDP'li yöneticilerin baskısına uğrayan aileler de oldu. Ama sonuçta bu girişim amacına ulaştı.