10 Nisan 2015 Cuma

İşte MİT TIR'ları soruşturmasında askerin ifadeleri



İstanbul'da yürütülen soruşturma kapsamında gözaltına alınan askerlere yöneltilen sorular ve askerlerin verdiği cevaplar.


Gri Hat sitesinde  yer alan habere göre Askerlere Samanyolu'ndaki Karanlık Kurul isimli dizideki diyaloglar soruldu. Askerlerden biri Emre Uslu ile ilgili şunları söyledi: "Emre Uslu denen şahıs benim nefretle andığım Silahlı Kuvvetler aleyhine özellikle kamuoyunda Balyoz ve Ergenekon olarak bilinen davalar hakkında her türlü ahlaksızca yazıları yazan bir insandır."

İşte ifadeler
Arama görüntülerinin aramadan çok kısa bir süre sonra medyada yayınlandığı tespit edilmiştir. Olay yerine basın mensuplarını çekim yapmak üzere çağırdınız mı?

Yukarıda da söylediğim gibi ben böyle basın mensuplarını çağırmadım. Hatta gelenleri de etraftan uzaklaştırmaya çalıştım. İbrahim Üsteğmen’in de basın mensuplarını olay yerinden uzaklaştırması yönünde gayretlerini ve emirleri mevcuttur.

Başta MİT müsteşarı olmak üzere, MİT Müsteşarlığı özel kalem müdürü ve danışmanları ile MİT’in üst düzey yetkililerinin sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü ile irtibatlı olduğu gerekçesiyle dinlenmesi ve kayıt altına alınması, faaliyetlerinin takip edilmesi, aynı soruşturmada İnsani Yardım Vakfı (İHH) başkanı Fehmi Bülent yıldırım ve çok sayıda İHH görevlisi/mensubunun uydurma gerekçelerle telefonlarının dinlenmesi ve faaliyetlerinin takip edilmesinden herhangi bir bilginiz var mı?

Ben bu olayların başlangıcı ve sonrasını bilmiyorum. Olay günü evim görev yaptığım yere yakın olmasaydı ve müsait olmasaydın bu olaya hiçbir şekilde dâhil olmayacaktım. Sadece evimin yakın olması ve müsait olmama nedeniyle İbrahim Üsteğmen’in veriş olduğu talimatlara uymak suretiyle olayın içerisinde yer aldım. Önceden planlı bir organizasyon olsaydı yukarıda da söylediğim gibi komutanlara geldiğimde en azından araçlar hazır bekletiliyor olurdu, ben rica minnet araca veresiye yakıt doldurdum ve bu şekilde olay yerine gitti. En son TIR'ı teslim ettiğimizi de MİT’e ait olduğunu öğrendim. Öğrendiğimizde de görevimiz bitmişti, tutanak tutmak amacıyla İlçe Jandarma Komutanlığı’na gittik.

 Samanyolu TV kanalındaki Şefkat Tepe adlı dizinin 19 Ekim 2013 tarihinde yayınlanan bölümünde “Karanlık Karar Kurulu” olarak adlandırılan yapının… sorusunun yöneltildiği bir askerin cevabı;

Ben hayatımda hiçbir televizyon dizisini izlemedim. Ancak işimden fırsat bulursam eğer çocuğumla birlikte çizgi film izlerim. Bunun dışında haber programlarını takip etmeye çalışıyorum. Açıkta bulunduğum dönem içerisinde bol bol kitap okuma fırsatı buldum. Vaktimi böyle değerlendiriyorum. Bahsi geçen diziyi izlemediğim gibi diyaloglardan da haberdar değilim. Ben bahsedilen mesajlar ve yazı başlıklarından haberdar değilim. Neyi kastettiğini ben tam anlayabilmiş değilim. Çok ta umurumda değil. Çünkü Emre Uslu denen şahıs benim nefretle andığım Silahlı Kuvvetler aleyhine özellikle kamuoyunda Balyoz ve Ergenekon olarak bilinen davalar hakkında her türlü ahlaksızca yazıları yazan bir insandır. Sadece bunu ifade etmekle yetiniyorum.

Başta MİT müsteşarı olmak üzere, MİT Müsteşarlığı özel kalem müdürü ve danışmanları ile MİT’in üst düzey yetkililerinin sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü ile irtibatlı olduğu gerekçesiyle dinlenmesi ve kayıt altına alınması, faaliyetlerinin takip edilmesi, aynı soruşturmada İnsani Yardım Vakfı (İHH) başkanı Fehmi Bülent yıldırım ve çok sayıda İHH görevlisi/mensubunun uydurma gerekçelerle telefonlarının dinlenmesi ve faaliyetlerinin takip edilmesinden herhangi bir bilginiz var mı? Sorusuna bir personelin cevabı;

Ben ayrıca şunu da ifade etmek istiyorum. Şu anda dünkü gazetelerden Akşam gazetesinin, Star gazetesinin, Sabah Gazetesinin, Takvim Gazetesinin “Selam Tevhid soruşturması MİT tırlarına uzandı,TIR talimatı Gülen’den, Paralel yapının TIR oyununda 34 göz altı, Tırerözm” gibi başlıklar kullanılarak henüz başlamış olan soruşturmanın içeriği ile ilgili olarak şüphelilerin hiçbirisi henüz bir ifade dahi vermemişken bana da sorulmuş soruların içerikleriyle ilgili bir takım haberler ahlaksız, iftira unsurları içerecek şekilde yazılmıştır. Bu haberlerin yayınlanması ile benim de bir şüpheli olduğum bu soruşturmanın gizliliğinin ihlal edildiğini düşünüyorum. Soruşturmanın gizliliğinin ihlal edilmesine sebep vermiş olan kişilerin tespit edilerek haklarında yasal işlem yapılması ve hakkında haberlerde bahsedilen konularla bir bağ kurularak iftira atılmasına sebep olan kişilerden (bu kişilerin MİT ya da İstanbul Emniyetinde görevli bazı kamu görevlileri olduğunu düşünüyorum) şahsen şikayetçi olacağım gibi kamu adına da takibini talep ediyorum. Sonuç olarak şunu söylemek istiyorum ki bu soruşturmada bahsi geçen MİT TIR'larının durdurulması hadisesi ve Selam Tevhid Kudüs Ordusu ile ilgili İstanbul Emniyet ile koordine ettiğim ya da bilgi paylaşımında bulunduğum hiçbir husus bulunmamaktadır.

Başta MİT müsteşarı olmak üzere, MİT Müsteşarlığı özel kalem müdürü ve danışmanları ile MİT’in üst düzey yetkililerinin sözde Kudüs Ordusu Terör Örgütü ile irtibatlı olduğu gerekçesiyle dinlenmesi ve kayıt altına alınması, faaliyetlerinin takip edilmesi, aynı soruşturmada İnsani Yardım Vakfı (İHH) başkanı Fehmi Bülent yıldırım ve çok sayıda İHH görevlisi/mensubunun uydurma gerekçelerle telefonlarının dinlenmesi ve faaliyetlerinin takip edilmesinden herhangi bir bilginiz var mı? Sorusuna bir personelin cevabı;

Ben 14 yıllık meslek hayatım boyunca hep terörle anılan yerlerde çalıştım. Yasal amirlerim dışında hiçbir kimseden talimat almam. Eşimden üç yıl ayrı kaldım. Yapılan suçlamalar benim ağırıma gitmektedir. Ben gerekirse bugün bile seve seve canımı vatan için veririm

Milli İstihbarat Teşkilatı’na ait devlet sırrı kapsamındaki insani yardım tırları hakkında diğer şüphelilerce sahte ihbarın yapılmasının ardından emrinizdeki askerlerle birlikte yardım tırlarının durdurulacağı olay yerine geçtiğiniz yardım tırları olay yerine geldiğinde devlet sırrı kapsamında yardım faaliyeti yürüten MİT mensuplarının kontrolündeki tırları durdurduğunuz, MİT mensubu olduklarını bildirerek resmi kimlik ibraz etmelerine devlet sırrı kapsamında insani yardım faaliyeti yürüttüklerini bildirmelerine rağmen Mit mensuplarını araçtan zorla indirterek kelepçelettiğiniz, yere yatırttığınız üzerlerine basılmak suretiyle şiddet uygulanarak yaralanmalarını sağladığınız, devlet sırrı kapsamındaki yardım faaliyetini deşifre etmek için arama yaptığınız tespit edilmiştir. MİT’e ait devlet sırrı kapsamındaki yardım tırlarını niçin durdurdunuz. MİT mensubu olduğunu bildiğiniz görevlilere neden zor kullanarak yaralanmalarına sebep oldunuz? MİT kanununun 26. Maddesine açıkça aykırı olmasına ve bu durumun MİT mensuplarınca ısrarla bildirilmesine rağmen yardım tırlarında neden arama yaptınız? Bu konuda resmi veya sivil herhangi bir kişiden talimat aldınız mı?



Ben tırdan inen kişilerin MİT mensubu olduğunu bilmiyordum ve bu kişiler bana kimlik göstermedi. Gri renkli Audi marka araçta sivil giyinimli 2 kişi vardı. Duyduğum kadarıyla bu sivil kişiler TIR'ların anahtarını aldıklarını, sadece bir tırın anahtarının üzerinde bulunduğunu duydum.  Komutanlar Audi marka araçla gelenlerle konuşuyordu. Anladığım kadarıyla Selahattin yarbay bu kişilerden tırların anahtarını alarak tırların Recai Engin kışlasına gitmesi gerektiğini, bu sivil kişilerinde TIR'ların gitmemesi yönünde mücadele ediyorlardı. Hatta uzaktan anladığım kadarıyla bu sivil kişiler sinkaflı küfürlerle “bilmem ne yaptığımın savcısı nerede, gelsin buraya” şeklinde sözler sarfetti. 10-15 dakika sonra savcı geldi Selahattin yarbayla görüştü kendisini TMK. 10 Maddesi ile Görevli yetkisinin olduğunu, karşı tarafın kimlik ve belgeleri ibraz etmesi gerektiğini söyledi, o sivil giyinimli kişiler kimliklerini ibraz etmedikleri gibi belgede göstermediler….. Ancak kendileri MİT elemanı olsa kimliğini gösterse, olay belki de hiç uzamayacaktı. Ancak onlarda kimlik göstermeyince bizim kafamızdaki şüpheler aydınlanmadı. Bizde doğal olarak Cumhuriyet Savcısının Selahattin yarbaya vermiş olduğu talimat doğrultusunda işlem yaptık…


(Soruda belirtilen gibi MİT personeli olduklarına dair herhangi bir kimlik ve devlet sırrı kapsamında yardım malzemesi olduğuna dair herhangi bir belge gösterilmemiş. Sözde MİT personelleri herhangi bir belge göstermeden sinkaflı küfürler ederek görevlilere ve savcıya hakaret etmişler.)

Milli İstihbarat Teşkilatı mensuplarının da telefonlarının kayıtlı olduğu Ankara 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 07.01.2014 tarih ve 2014/51 Değişik İş sayılı, 14.01.2014 tarih ve 2014/122 Değişik İş sayılı ve 17.01.2014 tarih ve 2014/144 Değişik İş sayılı iletişimin tespiti kararlarına esas teşkil eden 07.01.2014, 13.01.2014 ve 17.01.2014 tarihli araştırma raporlarını düzenleyerek, Milli İstihbarat Teşkilatı mensuplarının telefonlarının “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, örgüte üye olmak, örgüt adına suç işlemek, örgüt kapsamında uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” suçlarından dinlenmesini sağladığınız, bu şekilde öğrendiğiniz bilgiler doğrultusunda 19.01.2014 tarihinde Adana ili Ceyhan ilçesinde durdurulan Milli İstihbarat Teşkilatı’na ait devlet kapsamındaki yardım tırlarının deşifre edilmesini sağladığınız tespit edilmiştir. Milli İstihbarat Teşkilatı personeli hakkında niçin araştırma tutanağı düzenlediniz? MİT personeli olduklarını bilmenize rağmen neden dinlediniz? Bu konuda resmi veya sivil herhangi bir kişiden talimat aldınız mı?

Bana bahsetmiş olduğunuz üç adet önleme dinleme kararında herhangi bir MİT personelinin bulunduğun dair bir bilgim olmamıştır. Bu konuyu yani kararda ismi bulunanlardan bazılarının MİT personeli olduğunu Adana 7. Ağır Ceza Mahkemesinde devam eden yargılama aşamasında öğrendim. Dinleme kararlarında dinlenmesi talep edilen telefon numaralan istihbarat unsurlarının elde etmiş oldukları bilgilere istinaden yapılan değerlendirme sonucunda hazırlanmaktadır. Kararların ilkinde yani 7 Ocak tarihli olanda bir MİT personelinin 14 ve 17 Ocak tarihli olanlarda üçer adet MİT personelinin olduğunu MİT Müsteşarlığının Adana Cumhuriyet Başsavcılığına Adana'da yürütülen soruşturma esnasında yazmış olduğu yazılardan dava dosyasındaki belgelerden öğrendim. Bu arada şunu ifade etmeliyim. Adana'da devam eden yargılanmayla ilgili olarak o dönem Adana Cumhuriyet Başsavcı vekili tarafından hazırlanan iddianamede Ankara'da görevli jandarma istihbarat personelinin MİT mensuplarının kimlik ve telefon bilgilerini casusluk maksadıyla elde ederek ve 7-14-17 Ocak 2014 tarihli dinleme kararlarına serpiştirmek suretiyle casusluk vesaire iddialarda bulunulmuştur. Bu iddialar gerçeği yansıtmamaktadır. Bu konunun normal bir soruşturma mantığı içerisinde ele alınmadığını düşünmekteyim. Zira konuyla ilgili kişilerin ifadesine başvurulmadan ortaya konmuş olan iddialar sadece MİT Müsteşarlığında görevli bazı kişiler tarafından yapılmış olan kendilerini suçtan kurtarmaya yönelik değerlendirmeye dayanmaktadır. Olayın aslı şudur:


İlgili istihbarat unsurum tarafından haber kaynaklarından elde edilmiş olan bilgilere istinaden 7 Ocak 2014 tarihinde önleme dinleme karan alınmıştır. Bu kararda sonradan öğrendiğimiz kadarıyla MİT personeli olan bir kişinin telefon numarası bulunmaktadır. Haber kaynağının ilgili unsur komutanlarına vermiş olduğu bilgilerde sadece 7 Ocak tarihinde alınan mahkeme karanındaki sonradan MİT mensubu olduğunu öğrendiğimiz bir kişinin telefon bilgisi bulunmaktadır. 14 ve 17 Ocak 2014 tarihlerinde ilgili mahkemeden alınan önleme dinleme kararlarında MİT Müsteşarlığı ilgilileri tarafından kendi personelleri olduğu bildirilen kişilerin dinleme kapsamına alınması 7 Ocak tarihindeki dinlenen numaraların yapmış oldukları şüpheli görüşmelere istinaden gerçekleşmiştir. Bu şüpheli görüşmelerin içerikleriyle ilgili hususlar konunun ilgilisi olan unsur komutanı Gültekin Menge tarafından bilinmektedir. Söz konusu dinlemeler önleme dinlemesi kapsamında olduğundan mevzuat gereğince herhangi bir kaydı tutulmamış ve dinleme sistemi üzerinden otomatik olarak imha edilmiştir.

(Savcı bu soruyu birkaç kişiye sormuş ve hepsinden de aynı mealde cevaplar almıştır. Savcı sorularda ısrarla ve kasıtlı bir biçimde “MİT personeli olduğunu bilmenize rağmen…” ifadesini kullanarak şüphelilere kasıtlı olarak suçlama yöneltmiş ama onların MİT mensubu olduğu bilinmesi çok zor bir durumdur.)

Avukatın Serbest Bırakma talebi;

Gizlilik kararı verilen belgeler içeriğinden Halil Alp’in Kırıkhan’daki ihbarı yapan kişi olmadığına ilişkin bilirkişi raporu dâhil olmak üzere HTS vb diğer belgeler vardır. Müvekkilin Jandarma sınıfından olması nedeniyle Askeri, Adli ve İdari görevleri vardır. Askeri görevleri sıralı amirlerinin emirlerine, Adli görevleri ise Cumhuriyet savcısının emirlerine tabidir kaldı ki Adana ACM’de söz konusu iddia edilen eylem ile ilgili bir kovuşturma vardır. Suçunun sabit olup olmadığı bu kovuşturmada irdelenmektedir. Savcılığınızca müvekkil hakkında soruşturma başlatılmış ise de müvekkil ile ilgili Adli ve Mülki görevlerinden dolayı kamu görevlisi olduğu da gözetildiğinde öncelikle hakkında verilmiş bir soruşturma izninin varlığını gerektirir. CMK 165/5 maddesi kapsamında istisnai bir durumla bağdaşmamaktadır. Müvekkilimin serbest bırakılmasını talep ediyorum.