18 Mayıs 2015 Pazartesi

Bin subay!.. / Yavuz Selim DEMİRAĞ

Türk Ordusu’nun hedefe konduğu günlerde Beşiktaş’ta kurulan “sırtlan pususu” devam ederken bu sütunlardan “Bin subay tutuklanacak” başlıklı yazıyı kaleme almıştım. Mürekkebi kurusa da arşivlerde parlıyor. Durumun vahametine ne yazık ki Genelkurmay Karargâhı bile varamamıştı. Kimileri benimle dalga geçmiş, tahrik etmekle suçlamıştı. Gazetemizin yazarı, değerli Hocam Prof. Dr. Ümit Özdağ endişe ile her ekrana çıkışında Türk Ordusu’ndaki tasfiyeyi dile getirip, yazılarımı kaynak gösterdi. En kapsamlı tutuklama Balyoz’da idi. Ergenekon, Askeri Casusluk, Faili Meçhuller gibi kumpaslarla sayının bini bulmadığını kanıtlamaya çalıştılar. Ancak terörle mücadele esnasındaki operasyonlar için gizli tanıklar devreye sokulup bireysel davalar açılarak sayı bini bulmuştu. Soruşturmaya dahil edilen, dijital terör unsuru olan düzmece CD ve verilerle adı geçenlerin sayısı üç bini geçti. Özellikle Askeri Casusluk kumpasında isimleri geçenlerin kulaklarına kar suyu kaçırılarak istifa etmeleri ya da emekli olmaları sağlandı. Kimileri işin halen farkında değil ama Türk Ordusu’nun omurgası değiştirildi bu süreçte. En basit örneği Korkut Özaslan’dır. Eğer Balyoz kumpası gerçekleşmese Hulusi Akar’ın esamisi okunmazdı. Özarslan önce Kara Kuvvetleri Komutanı sonra da Genelkurmay Başkanı olacaktı.

Pek de haz etmediğim cümledir  “Dün, dün de kaldı cancağızım, bugün yeni şeyler konuşmak lazım” lafı... “Olan oldu” diyerek geçiştirmenin edebi mavrasıdır. Dünden ders çıkarılmadan yarını görebilmek mümkün mü? Kumpaslar çöktü. Her şey bitti sanılıyor. Üzerine göstermelik sahte delilleri üretenlere soruşturma. Ardından Millî Savunma Bakanı’nın açıklaması umut diye pazarlanıyor. Neymiş efendim, TSK’daki paralel yapı için bin kişilik liste pazarlanmış ve soruşturma başlatılmış. Göreve dönen 78 subaydan 46’sının dosyası terfi için Yüksek Askeri Şûra’ya gelecekmiş. En başından beri AKP iktidarının bu konuda samimi olmadığını beyan ettim. TSK’da yapılacak temizlik öyle ihbar mektupları ile MİT raporu ve amir kanaatleriyle olmaz. İddia edilen örgütün merkezi, personel şubeleridir. Personel bilgilerinin bulunduğu sicillere hâkim durumdalar. Önümüzdeki hafta nihayet Kırımızı Kedi Yayınları’ndan çıkacak olan kitapta ayrıntıları ile yazdım. Personel şubede en fazla iki yıl görev yapması gereken general, üçüncü yılını devirdi. 17 yıl kesintisiz aynı şubede görev yapan subay var. Şu an en önemli hususlardan biri ise personel işlerinin bilgisayar ortamına geçirilmesidir. Bilgi sistemi dijital ortama aktarıldı. Bir general ya da albayın öğrencilik ve kurs dönemlerinde geçirdiği soruşturma sicilleri eleniyor ve sisteme girmiyor. Derinlemesine bir araştırma yapılmadan bunları ortaya çıkarmak çok zor. Kaldı ki askeri yargı mensupları ile ilgili ciddi iddialar var. Dolayısı ile seçim öncesi toplumun gazı alınıyor, askerin öfkeli beklentilerine bir parmak bal çalınıyor hepsi o kadar. Diğer önemli husus ise tıpkı 28 Şubat döneminde olduğu gibi geri dönüşümü mümkün olmayan hatalar da söz konusu olabilir. İddia edilen örgüt, uyanık ve asla geri adım atmıyor. Bu ortamda hedef şaşırtıp yeni kadrolar açabilmek için alışkın oldukları kumpas ile kurunun yanında yaşları yakabilirler. Gelelim 30 Ağustos itibarı ile geçerli olacak terfilere... Yıllarca suçsuz hapis yattıktan sonra göreve dönen 46 subayın çoğunluğu kurmay albay. Şu anki görevleri de pasif. Kaldı ki tutukluluk dönemlerinde bazıları yaşadıklarına isyan ederek toplumu bilinçlendirmek için kitap yazdılar. Duruşmalardaki savunmalarında çıkışlar yaparak komuta kademesini sorguladılar. Bu 46 subaydan kaç tanesinin terfi edeceğini kestirmek güç. Belki göstermelik olarak bir ya da iki ama üçü geçeceğini sanmıyorum. Umarım yanılırım. Adı geçen 46 subayın tamamını terfi ettirip özellikle personel ve istihbarat şubelerinde görevlendirilmeleri durumunda paralel denen yapı kısa sürede çökertilir. Aksi halde bu enkazı temizlemek imkânsız.