haberedikkat.com yazarlarından Emre Uslu, Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’ın ''PKK silah bırakacak'' açıklamasının ardından artan şehit haberlerinin nedenini soruyor. İşte Emre Uslu'nun Beşir Atalay'a ''Bizi neden aldattınız?'' diye sorduğu yazısı.
Bingöl’den yine şehit haberleri geldi.
Maalesef içlerinde daha önce beraber çalıştığım gencecik çocuklar vardı.
Hepsine Allah’tan rahmet diliyorum. Yaralılara acil şifalar diliyorum.
Bu yazıyı okuyan kim varsa ne olur açın elinizi semaya ve bir çift dua edin yaralı çocuklara. Bir çift Fatiha okuyun Murat’a, Fatih’e, Samet’e, Şehymus’a, Osman’a, Gökhan’a, Cuma’ya ve Ümit’e….
Tanıdığın çocukların bir keklik gibi
vurulması insanı çok farklı yakarmış. Çok farklı isyan ettirirmiş
yeniden anladım yeniden yaşadım…
Ve işte isyanım. Bir Allahın kulu bulsun ve sorsun Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay’a ”Hani PKK silah bırakacaktı. Üç ay önce böyle söylemiştiniz. Ne oldu? Bizi neden aldattınız?”
Beşir Atalay sıradan biri değil
Başbakan yardımcısı. Görevi Terörle Mücadeleden sorumlu koordinasyon
bakanı. Terörle mücadelenin en kritik birimleri kendisine bağlı. Üstelik
üzerlerinde etkin olduğu bürokrat sasısı da az değil. Örneğin MİT
müsteşarı Hakan Fidan’ı bürokrasiye kazandıran kendisi. Yine KGT
müsteşar yardımcısı Kırıkkale Üniversitesinden öğrencisi/mesai arkadaşı.
Bunun gibi devlette Atalay kadroları deyince bütün bürokratların hizaya
geçtiği bir ekip var. Aslında bir nevi devletin çelik çekirdeğine
yerleşmiş bir kadro hareketi gibi de okuyabilirsiniz.
Siyasette böylesi kadroların
yaratılması normaldir. Hatta böylesi kadrolar kurabilmek bir başarıdır
da. Zira kadrosuz siyasetçi başarısızlığa mahkumdur. Bu nedenle ben
siyasetçinin kendi kadrolarıyla gelip bürokrasinin üst kademelerine
yerleşmesi fikrini destekliyorum. Böylece siyasetçinin başarısızlık
konusunda bahanesi de kalmıyor. Yurttaşlar olarak biz de seçip meclise
gönderdiğimiz siyasetçilerden hesap sorabiliyoruz.
Sorabiliyoruz da sanırım bu teoride
böyle. Zira Terörle Mücadele koordinasyonundan sorumlu Başbakan
Yardımcısı Beşir Atalay bundan üç ay önce ”PKK silah bırakacak” çok
önemli görüşmeler devam ediyor diye bir açıklama yapmıştı. Hatta o
günlerde gazetelerde 2. Müzakere süreci başlıyor, ramazan ateşkesi
gelecek gibi haberler de okumuştuk.
Batılı bir ülkede yaşadığınızı düşünün.
Görevi gereği devletin istihbarat bilgileri elinde olan bir Başbakan
Yardımcısı çıkıp gözümüzün içine baka baka ”PKK silah bıraktıracak görüşmeler yapılıyor yakında iyi şeyler olacak” mealli
açıklamalar yapsın. Ve hemen arkasından hemen her hafta onlarca
şehitler gelsin. Sizce böylesi bir bakan bu cümlesinin hesabını vermez
miydi? En azından açıklık getirmez miydi? Açıklık getirmeyi istemiyorsa
en azından medya bu bakanı gördüğü yerde, nazar boncuğu nev’inden olsun
sayın bakan hani PKK silah bırakacaktı ne oldu? Yanıltıldınız mı?
Kamuoyunu neden yanılttınız? Sizi yanıltanlara ve yanlış bilgi verenlere
herhangi bir işlem yaptınız mı? Şeklinde soru sormaz mı?
Hadi bizi yakınlarına sokmuyorlar. En
fazla twitterden sorabiliyoruz bu soruyu. Yok mu Allah aşkına bir medya
çalışanı Sn. Atalay’a ”PKK silah bırakacak” dediniz PKK silah bırakmadı ama kuşun doldurdu yüreğimizi bunu nasıl açıklıyorsunuz diye sorabilecek bir medya çalışanı?
Hangi demokraside yaşıyoruz ki halk bir
suskunluk sarmalının sessiz kölesi gibi olan bunca ölüme bunca teröre
karşı PKK’ya güvenip KCK’yı bir barış elçisi gibi gösterip süreci buraya
getiren müzakerecilerden hesap sormaz?
Hangi vicdansızlık çukuruna düştük ki
bu suskunluk sarmalından bir türlü kurtulup ölüme, teröre, ve daha
önemlisi bunların üzerinden defalarca aldatılmaya yeter diye
haykıramıyoruz...
Hangi yalan dünyada yaşıyoruz ki gencecik çocuklar ölürken bir siyasetçi de çıkıp sorumluluk üstelenmiyor?
90’lı yıllarda şehit verirken haklı olarak şu soruyu soruyorduk ”Kardeşim hiç mi bir hatamız yok ki verilen şehitler hakkında bir soruşturma dahi açılmadı?” peki Askeri vesayet rejimi geriledi. Şimdi şu soruyu sormayacak mıyız ”Ey yöneticiler hiç mi yanlışınız yok ki biriniz çıkıp hesap vermiyorsunuz?”
Şu yanlışı yaptık özür dileriz
demiyorsunuz. Müzakereler sürecinde PKK bizi oyaladı aldandık
demiyorsunuz. Öngörüsüz davrandık yanlış hesap yaptık özür dileriz
demiyorsunuz.
Yaptıklarınız doğruyduysa neden buraya
geldik. Neden vazgeçtiniz. Neden 2007-2009 arasında KCK operasyonlarını
ertelettiniz? Bunların hesabını sormayacak mıyız? Yaptıklarınız doğru
değilse hataların bedeli sadece seçimlerde çakılıp pardon deyip elinizi
yıkayıp geri çekilmek mi?
Yeniden o soruyu soralım: Sayın Atalay 9
Haziran’da PKK silah bırakacak demiştiniz. Ne oldu neden bırakmadı neye
dayanarak ve güvenerek böyle bir beyanat verdiniz? Bu sadece bir
öngörüsüzlük mü yoksa arkasında başka bir şey mi aramalıyız?
Sayın Atalay PKK’nın barış yapmayacağı
Oslo görüşmelerinden basına yansıyan dokümanlarda ve PKK liderlerinin
beyanlarında ortadayken müzakere ediyoruz barış geliyor diye umut
verdiniz. Sonra o umutlarımız PKK kurşunlarıyla can verdi.
Sayın Atalay bizi neden aldattınız...