13 Ağustos 2012 Pazartesi

'Sırtımıza hançeri can kardeşlerim sapladı'

Güncel / 'Sırtımıza hançeri can kardeşlerim sapladı'
Hasdal'da son günlerini geçiren Deniz Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Koramiral Kadir Sağdıç ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkan Yardımcısı Tümamiral Cem Gürdeniz, emeklilik kararı ile sırtlarından bıçaklandıklarına inanıyor.

YAŞ kararları ile birlikte emekliye ayrılan tutuklu 37 general ve amiral, Hasdal Cezaevi’ndeki son günlerini geçiriyor. 30 Ağustos’tan itibaren yeni adresleri Silivri Cezaevi olacak. Hasdal'da son günlerini geçiren Deniz Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Koramiral Kadir Sağdıç ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkan Yardımcısı Tümamiral Cem Gürdeniz, emeklilik kararı ile sırtlarından bıçaklandıklarına inanıyor.

Kadir Sağdıç ve Cem Gürdeniz, Vatan Gazetesi'nden Damla Güler'e konuştu.

30 Ağustos’ta emekli olacak tutuklu komutanlardan biri olan Deniz Kuvvetleri Komutan Yardımcısı Koramiral Kadir Sağdıç, YAŞ kararlarını şöyle değerlendirdi:

4 AĞUSTOS KIRILMA NOKTASI
4 Ağustos 2012 tarihi (YAŞ kararlarının açıklandığı tarih) insanlığın gelişimi ve erdemli olabilme umutlarının büyük yara aldığı talihsiz bir gün olarak anılacak. Hukuka göre masumiyetimizi kanıtlamak zorunda olmamamıza rağmen bizler bu komployu bilim ışığında ortaya çıkardık. Ama ne fayda. Ne emniyet, ne MİT, ne TUBİTAK ne de yargı bugüne kadar masumiyetimize sahip çıktı. TSK’nın komuta heyeti de olmayan hukukun işlemesini yanılgı içinde bekledi. Ama 4 Ağustos 2012’de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir kırılma yaşandı. YAŞ vasıtasıyla TSK’lıların bu davalardaki masum insanlarına, basında da tanımlandığı üzere üst düzey bir tasfiye uygulandı. Boş kadro olmasına rağmen pekçok amiral ve general emekli edildi.

TEK DELİL YOK
Bir yıl önceki eski Genelkurmay Başkanı bize karşı yapılan hukuksuzluklar nedeniyle görevi 2 yıl erken bırakmak zorunda olduğunu kamuoyuna açıklamıştır. Geçen bu bir yılda ise aleyhimize tek bir delil dahi bulunamadı. Buna karşın lehimize olan kanıtların sayısı bin 500’ü geçti, delillerin sahteliğini kanıtlayan yerli ve yabancı uzman ve bilirkişi raporları 20’yi aştı. Bütün bu gelişmeler ve masumiyetimiz bilindiği halde, görevi devralan yeni komuta heyeti YAŞ vesilesiyle böyle bir yargısız infaz olgusuna nasıl yol açar. Geçtiğimiz yıl üst düzey bir siyasetçi bizlerin ve ailelerimizin içini sızlatan önyargılı talihsiz bir ifadeyle “yaralı bırakılmamalılar” demişti. Biz yine de adalete ve mensubu olduğumuz Türk Silahlı Kuvvetleri’ne masumiyetimizden aldığım güçle sabırla güvenmeye çalıştık. Ama ne yazık, hançeri bu iftira işini başlatan ve sürdürenler değil, beni yıllardır yakından tanıyan ve masumiyetimizi çok iyi bilen can arkadaşlarım ve kardeşlerim sapladı.

VİCDANLARI UYUTMAYACAK
Dünyanın her devleti ve onun silahlı kuvvetleri kuruluş anayasasındaki temel niteliklerini korumakla yükümlüdür. Ve onu koruyacak personelinin masumiyetine karşılık komplo kurulmasına göz yumamaz. Bunun aksini ancak yüce Atatürk’ün gençliğine hitabındaki ifadelerle açıklamak mümkün olabilir. Bu hukusuzluklar ve yargısız infaz yöntemi 21’inci yüzyılda Türkiye’ye hiç yakışmadı. Bugünü ihtiraslarına yenik düşerek kurtardıklarını sananlar yarınlar da benzerlerinin yapılaması yolunu açtılar. Ülkede güven duygusunu yok ettiler. Bu duruma sebebiyet verenler şimdilik gündelik olaylarla kendilerini oyalayabilirler, ama vicdanları onları asla sonsuza dek uyutmayacaktır.

CEM GÜRDENİZ: TÜRKLER 21. YÜZYILA AMİRALSİZ GİRİYOR
Emekli edilenlerden biri de Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkan Yardımcısı Tümamiral Cem Gürdeniz'di. Gürdeniz, YAŞ kararlarını şöyle değerlendirdi:

TASFİYEYE ONAY
YAŞ üyesi komutanların onayı ile tasfiye edildiğimi 18 aydır tutuklu bulunduğum Hasdal Askeri Cezaevi'nde televizyondan öğrendim. Beni tasfiye veya emeklilikten daha çok yaralayan, Balyoz komplosunun bini aşkın maddi hatta onlarca bilirkişi raporlarıyla ispat edilmiş olmasına rağmen bu çıplak gerçeğin görülmemesi, masumiyetimizin savunulmaması ve tasfiyeye imzalarla onay verilmesi oldu. Sadece ben değil benimle beraber hukuk adına hukuk katledilerek, Hasdal,  Maltepe, Hadımköy ve Silivri'de bu acıları aileleri ile beraber çeken ve sahte davalar sonucu tasfiye edilen çok kıymetli, seçkin ulusal duruşu yüksek, Atatürk'ün rotasından en küçük sapma göstermeyecek Deniz Kuvvetleri mensubu amrail, subay ve astsubayların aslında tek suçu, Deniz Kuvvetleri'ne 90'lı yıllardan sonra tek kelime ile büyük sıçrama yaptıran üretken ve yaratıcı değerler arasında bulunmalarıydı. Bu olağansütü başarı çok göze batıyordu.

FRANSIZ İHTİLALİ ÖRNEĞİ
2008 yılından itibaren Deniz Kuvvetleri'ne maalesef kendi hükümetinin ve parlamentosunun gözleri önünde akla hayale gelmeyecek iftira ve yalanlara dayalı komplolar kuruldu. Hasdal, Silivri, Hadımköy ve Maltepe'de bu tip komplolar sonucu rehin alınan bahriyeliler, aslında bu yükselişin gerçek sahibi seçkin neslin altın vardiyasıydı. Türkler gene emperyal bir komplo sonucu 21. yüzyıla amiralsiz giriyor. Muharip 48 amiralinin 25'inin tutuklu olduğu ve 4 Ağustos 2012 YAŞ kararlarıyla 13'ünün acımasızca tasfiye edildiği bir ortamda başka söze gerek yoktur. Amiralsizlik ve ehliyetli denizci eksikliğinin ülkelerin başına neler açtığının en güzel örneği Fransız İhtilali'nde yaşanmıştır.

ÇİYAN GİBİ
Bugün Türkiye'de etrafımız Çiçero'nun tarif ettiği hainlerle çevrilidir. Ancak Deniz Kuvvetleri içerisinde çiyan gibi yıllarca bugünleri bekleyen hainler kadar bu hainlerle başedemeyen, onlarla savaşı göze alamayan, savaşmayarak teslim olan ve böylece Cumhuriyet donanmasına, onun değerlerine ve geçmişine ihanet edenler de artık en az onlar kadar geleceğimize zarar vermişlerdir.