Milli Savunma Bakanı Fikri
Işık, Ergenekon ve Balyoz davalarında hak kaybına uğramış askerlerin
kayıplarının giderilmesine yönelik çalışma kapsamında kurumlardan görüş
istendiğini ve gelen görüşlere göre konunun değerlendirmesini
yapacaklarını belirtti.
Meclis Genel Kurulu’nda “Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu ile
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı”nın birinci
bölümü üzerinde görüşmeler yapıldı. 8 maddelik birinci bölüm kabul
edildi. Daha sonra kanun tasarısının ikinci bölümü üzerinde görüşmelere
geçildi ve konuşmalar tamamlandı.
Milli Savunma Bakanı Fikri Işık, Ergenekon ve Balyoz davalarıyla
ilgili yapılan yorumlara katılmadığını belirterek, “Bu noktada hak
kaybına uğramış askerlerimizin hak kayıplarının giderilmesine yönelik
benden önceki bakan arkadaşımızın başlattığı bir çalışma var. Bu çalışma
şu anda diğer kamu kurumlarının görüşlerine sunulmuş durumda. Bu
görüşler geldikten sonra değerlendirmelerimizi yapacağız ve bu noktada
mağdur olan her bir insanımızın haklarının iadesi için gerekli adımları
atacağız. Şu anda bu konu Bakanlığımızın üzerinde çalıştığı bir
konudur.” dedi.
Şu anda Türkiye’nin bir bütün olarak terörle mücadele ettiğini dile
getiren Işık, mücadele ettiği terör örgütleri, hiçbir ahlaki sınır
tanımayan, insanlıktan, Müslümanlıktan, hiçbir kutsal değerden nasibini
almamış örgüt ve örgütler olduğuna dikkat çekti.
“Bunlar için her şey meşru. Bunlar, hedeflerine ulaşmak için her
vasıtayı mübah gören terör örgütleri ve Türkiye Cumhuriyeti bir bütün
olarak bu mücadeleyi bu örgütlere karşı yürütüyor.” diyen Işık, bu
kanunun temel amacının bu kahramanca yürütülen mücadelede etkin
koordinasyonu sağlayacak hukuki zemini oluşturmak; belirsizlikleri
ortadan kaldırmak, net bir hukuki çerçeve çizmek olduğunu söyledi.
İkinci temel amacın ise her sabah şehit olacağını, o ihtimali göze
alarak bu mücadeleyi yürüten Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarımızın
yarın herhangi bir haksız, yersiz ve mesnetsiz ithamla karşı karşıya
kalmamaları için bunlara hukuki güvence getirmek olduğunu belirten
Işık, şöyle devam etti:
“Eğer siz bu kadar kanlı bir terör örgütüne karşı askerinizin,
polisinizin, güvenlik güçlerinizin, geçici köy korucularınızın,
jandarmanızın mücadele etmesini istiyorsanız elbette ki onların
arkasında duracaksınız, onların istediği hukuki güvenceyi vereceksiniz.
Hukuki güvence layüsel olmak anlamına gelmiyor. Hiç kimsenin hukukun
dışına çıkma hakkı ve yetkisi yoktur. Bu durumda da nelerin yapılacağı
bu kanun metninde açıkça yazılıdır. Bu kanun vesilesiyle bir algı
operasyonu yürütüldüğünü de özellikle vurgulamak isterim. Bu nedir?
EMASYA Protokolü ile bu kanun arasındaki ilinti veya kurulmak istenen
bağlantı. Bu tasarının EMASYA’yla uzaktan yakından alakası yoktur.
EMASYA diye bu kanunla ilişki kurmaya çalışan insanlar eğer gerçekten
konuyu bilmiyorlarsa art niyetlidir. Bakınız, bir kere EMASYA’nın en
temel özelliği, her türlü toplumsal olaylarda askere müdahale yetki
veren bir düzenleme olması. Bu kanunsa sadece ve sadece terörle
mücadelede askerin icrai görevi yapmasına yetki veren bir düzenleme. Her
şeyden önce, bu kanunda, askerin göreve gelmesi için, operasyona
gitmesi için öncelikle İçişleri Bakanlığının Bakanlar Kuruluna talepte
bulunması gerekiyor. Bakanlar Kurulu karar alıyor ve bu kararda
-özellikle dikkatinizi çekmek istiyorum- görevin kapsamı ve süresi,
görev alanı, istihbarat yetkisinin kapsamı, topçu atışı veya hava
kuvvetleri unsurları gibi destek silahlarının kullanımına yönelik
tahditler yani sınırlamalar, görevlendirilen birliklerin mülki amirler
ve genel kolluk kuvvetleriyle ilişkileri, ilgili kamu kurum ve
kuruluşları tarafından alınması gereken tedbirler, icra edilecek
görevlerin planlanması ve izlenmesiyle gerek görülen diğer hususlar
Bakanlar Kurulu kararına bırakılmıştır. Yani, tüm inisiyatif, tüm yetki
siyasi iradededir. EMASYA gibi muğlak ifadeler taşıyan bir protokol
değil. Bu kanun tasarımızın temel mantığı siyasi iradenin tam olarak
hâkim olduğu, askerî operasyonlarda sadece askerin yetkili kılındığı ama
her türlü izleme ve değerlendirme görevinin de valiler tarafından
olduğu bir düzenlemedir. Bu noktada sayılan hiçbir gerekçe, EMASYA’yla
ilgili hiçbir gerekçe yerinde değildir. Bakınız, EMASYA’yla ilgili daha
önceden kurulmuş EMASYA komutanlıkları ortadan kaldırılmıştır ve bu
tasarıyla da böyle herhangi bir komutanlık kurma, birlik kurma, bölük
kurma gibi bir düzenleme yapılmamaktadır. Biz, bu kanunu Güneydoğuda bu
hain terör örgütüne karşı kahramanca mücadele eden askerimiz için,
geçici köy korucumuz için, polisimiz için, jandarmamız için
getiriyoruz.”