13 Haziran 2016 Pazartesi

Askere ‘dokunulmazlık’ 1990’lı yılları aratacak


Terör operasyonlarında askere olağanüstü yetkiler ve ‘dokunulmazlık’ veren yasa tartışmaları da beraberinde getirdi. Akademisyenler ve konunun uzmanları, hukuksuz olarak niteledikleri teklifin yasalaşması halinde Türkiye’nin 1990’lı yılları arayacağı uyarısında bulunuyor.

Hükümetin askere olağanüstü yetki ve ‘sorumsuzluklar’ veren düzenlemesi Milli Savunma Komisyonu’ndan geçti. Tasarı ile asker, hakim izni olmadan istediği her yere girebilecek. Soruşturmalar izne bağlanacak. Daha önce vali kararıyla yapılabilen ve bir ille sınırlı olan operasyonlar merkezi bir kararla aynı anda çok sayıda ilde yapılabilecek. Düzenlemeye tepki gösteren uzmanlar, askeri vesayetin yeniden güçlendirildiği, askere OHAL seviyesinde EMASYA yetkilerinin verildiğine dikkat çekiyor. TESEV’in ‘Güvenlik Sektörü ve Demokratik Gözetim Raporu’nu hazırlayan isimlerden Gazeteci Lale Kemal, askeri koruma zırhına alan son yasal düzenlemeyle ilgili kritik uyarılar yapıyor. Türkiye’de vesayet dönemlerini aratacak bir geriye gidiş olduğunu aktaran Kemal, yıllarca askeri yargı reformu denilirken, şimdi askerin korumaya alındığını, ordunun siyaseten daha güçlendirildiğini söylüyor. Prof. Dr. Mehmet Altan, yasa tasarısının askere dokunulmazlıklar veren, hukuk devletinde akla dahi gelmeyecek uygulamalar olduğuna işaret ediyor. HDP Mardin Milletvekili Prof. Dr. Mithat Sancar, Türkiye’de hukuk devletinin askıya alındığını, askere EMASYA’dan daha geniş yetkiler tanındığını söylüyor.

Toplumsal barışa darbe vuruluyor

HDP Mardin Milletvekili Prof. Dr. Mithat Sancar: “Bu tasarının anlamı açık aslında; Türkiye’de hukuk devleti askıya alınıyor. AKP’nin övündüğü iki şey vardı. Birincisi AKP, kurduğu hükümetler zamanında OHAL’i kaldırdığını söylüyordu. İkincisi AKP’nin ülkeyi yönettiği dönemlerde askeri vesayete son verdiğini söylüyordu. Bu tasarıyla askere OHAL’den daha geniş yetkiler veriliyor. Şartlar (faili meçhullerin yoğun olarak yaşandığı, toplu katliamların yapıldığı, köylerin yakıldığı) 1990’lı yıllardan daha ağır olacak. Şu an askere EMASYA’dan daha geniş yetkiler veriliyor. Bununda Türkiye’de hukuğa, demokrasiye ve toplumsal barışa darbe vuracağını düşünüyorum.”

İktidar-TSK ittifakı

Lale Kemal: Artık, asker-sivil ilişkilerinin seçimle işbaşına gelen hükümetler lehine düzenlenmesi diye bir düşünce ortadan kalktı, askeri vesayetin yerini sivil vesayet aldı. Dolayısıyla askerin demokratik kontrolü diye bir anlayış çoktan terk edildi. Demokratik hukuk devleti, ifade özgürlüğü gibi bir dizi kazanımlardan bile çok geriye gidildi. 2013 yolsuzluk operasyonlarından sonra iktidarın TSK ile girdiği fiili ittifakın bir parçası olarak askere daha önce yan çizilen bu yetkiler şimdi verilmeye başlandı. MİT’e olduğu gibi askere de, sorumluluktan kaçması anlamına gelen yasal zırh getirilmesi konusu daha önce de gündeme gelmiş ancak hükumet sürüncemede bırakmıştı. Vesayet dönemindeki yetkileri de aşan bu yetkilerin askere verilmesi TSK’yı siyaseten daha da güçlendiriyor. İleride suç isnadı yüklendiğinde sorumluluktan kaçmak isteniyor sanki. Türkiye’nin vesayet döneminden daha da geriye giden, parlamentoyu, yasama meclisini bile by-pass eden bir durumla karşı karşıyayız. Bugün geldiğimiz noktada, yasama, yargı, yürütmenin kontrolünde. Asker daha fazla koruma altına alınıyor, hesap sorma mekanizmalarının önü tıkanıyor . Sivil bir vesayetten bahsediyorsak, bunun askeri ayağının daha da güçlendirildiği görülüyor.”

Asker iktidarını geri istiyor

Prof.Dr. Mehmet Altan: “Meclise sunulan yasa tasarısı tamamen hukuk devletiyle çelişen ve askere dokunulmazlıklar veren bir tasarı. Suç işlediği iddia edilen askeri personelin yargılanmasının izne tabi tutulmasından tutun da, mahkeme kararı olmadan askerî komutan tarafından evlerin aranabilmesine kadar gerçek bir hukuk devletinde akla gelmesi mümkün olmayan uygulamalar yasalaşıyor. Tarihsel egemenliğini geçici bir süre yitirmiş gibi görünen askeriye, demokrasiden vazgeçilince eski iktidarını geri istiyor gibi gözüküyor. Bu tasarıyı cami-kışla ittifakı olarak görüyorum, pekte hayırlı bir iş olacağını düşünmüyorum.”