8 Haziran 2016 Çarşamba

Efes Tatbikatı ilklere sahne oldu /// Metin Gurcan




Her yıl mayıs ayı içinde İzmir’de icra edilen Efes Tatbikatı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) yıllık planlı tatbikatları içinde en çok önem verdiği tatbikat. Nitekim TSK Suriye’deki gelişmeler, sınır güvenliği, PKK ve IŞİD ile mücadele gibi konularla bir hayli meşgul olmasına rağmen bu yıl da 30-31 Mayıs tarihleri arasında Efes Tatbikatı’nı icra etti.
 
Türk ordusu Suriye’deki gelişmeler, sınır güvenliği, PKK ve IŞİD ile mücadele gibi konularla meşgul olmasına rağmen Ege’deki Efes Tatbikatı’nda gövde gösterisi yaptı.

Kara, deniz, hava ve özel kuvvet birliklerinin müşterekliğini ve karşılıklı çalışabilirliğini test etmeyi amaçlayan gerçek atışlı tatbikat, bu yıl pek çok ilke de sahne oldu. Örneğin, tatbikata bu yıl ilk kez Türkiye'nin yanı sıra Almanya, ABD, Azerbaycan, İngiltere, Katar, Pakistan, Polonya ve Suudi Arabistan ordularından birlikler katıldı.
Yetmiş dokuz yabancı ülkeden gözlemcinin, yaklaşık 900 yabancı personelin katıldığı ve 7 bin 500 askerin görev aldığı tatbikatta diğer dikkat çeken değişiklik ise senaryoydu. Tatbikat daha önceki yıllarda birbirinden bağımsız verilen küçük senaryolarla amfibik çıkarma, kıyıbaşını tutma, yakın hava desteği, uzaktan görmeyerek topçu ve roket desteği ve uçak atışları şeklinde oynanırken, senaryoda bu yıl ilk kez terörle mücadele, siber savaş ve psikolojik harbi de kapsayan bir hibrit harekat esas aldı. 
Tatbikatta senaryo gereği Torrik isimli hayali bir ülkenin, Arnlad isimli başka bir hayali ülkenin adasını işgal etmesi üzerine Arnlad, Birleşmiş Milletler’den (BM) yardım istedi. BM’nin onayı ve talebi üzerine Türkiye’nin liderliğinde yabancı birliklerin katılımıyla birleşik görev grupları oluşturuldu. İşgal edilen adayı kurtarmak için ülkeyle savaşan dost kuvvetler, aynı zamanda jenerik senaryoda var olan bir terör örgütüyle de mücadele etti.
Tatbikatın amacı ise şöyle sıralandı: Personeli birleşik ve müşterek harekatın planlanması, koordinasyonu ve icrası konularında eğitmek; komuta kontrol usullerini, elektronik harp taktik ve tekniklerini, hava sahasının kontrol ve yönetim usullerini denemek ve geliştirmek; ülkelerin envanterindeki harp silahlarının ve araçlarının müşterek kullanılma taktikleri, yetenekleri ve yönetim usullerini denemek ve geliştirmek, tatbikatta görev alacak kuvvetlere bağlı birliklerin ve karargah personelinin eğitimlerinin seviyesini yükseltmek.
Tatbikat senaryosunda TSK’nın Arnland adasına müdahale için BM onayını alması önemli. Zira bu, TSK’nın BM’yi halen başta Suriye’nin kuzeyi olmak üzere olası yurt dışı harekatlarda hukuki meşruiyet kaynağı olarak gördüğüne işaret ediyor.
Bu yılki senaryonun bir diğer ilki de adada faaliyet gösteren ayrılıkçı terör örgütüydü. Tatbikat senaryosundaki etnik ayrılıkçı terör örgütü vurgusu, TSK’nın stratejik düşüncesinde etnik motivasyonlu PKK ile mücadelenin dini motivasyonlu IŞİD ile mücadeleden daha öncelikli olduğunu gösteriyor.
Ayrıca bu yılki tatbikata ilk kez diğer bakanlık ve kamu kurumlarından sivil personel de dahil oldu. Bu da TSK’nın belki biraz geç olsa da artık geleceğin harekat ortamlarında asker-sivil entegrasyonunun önemini kavramaya başladığını gösteriyor.
Tatbikatta askeri teknoloji açısından yaşanan ilkler de var. Örneğin, TSK’nın yeni envanterine giren ve Güneydoğu’daki çatışmalarda aktif kullanılmaya başlanan Atak helikopterler ilk kez bir tatbikatta gerçek atış yaptı. Ayrıca Karayel ve Bayraktar TB2 isimli insansız hava araçları ilk kez kullanıldı. Silahlı İHA konusunda büyük bir mesafe alan Bayraktar firmasının sahibi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar tatbikat esnasında silahlı İHA projeleri hakkında Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'a brifing verdi.
Tatbikata damgasını vuran bir diğer önemli gelişme ise Akar’ın konuşmasında ABD’ye üstü kapalı sitem etmesiydi. Akar şöyle dedi: “TSK daima sorunların öncelikle diyalog yolu ile çözümünden yana olmuştur. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ülkemiz ve bölgenin huzur ve güvenliğini bozan ihlallere duyarsız kalması, bunlara müsaade etmesi beklenemez. Türk Silahlı Kuvvetleri bölgemizde ve dünyada, barış ve istikrarın sağlanması için kurulan ittifaklara da destek sağlamaktadır. Ancak unutulmamalıdır ki ittifaklar kurulurken verilen sözler ve varılan mutabakatlar, karşılıklı bir ahittir”.
Tatbikata AKP yanlısı medyanın da ilgisi yoğundu. Örneğin, Akşam gazetesinin “Bağımsızlık Tatbikatı” başlıklı haberinde şu ifadelere yer verildi: "Tatbikat, Türkiye’ye terörle mücadelede yeterli desteği vermeyen müttefiklerine de bir mesaj niteliğindeydi. Türkiye bir kez daha kendi göbeğini kendisinin kesebileceğini dosta düşmana gösterdi. Tatbikat sonrası konuşma yapan Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar da sözleriyle hem başta ABD olmak üzere müttefiklere sitem etti hem de Türkiye’nin gücüne vurgu yaptı".
Sonuç olarak Efes Tatbikatı TSK’nın geleceğin harekat ortamına adapte olmak ve hibrit tehditlere karşı koymak için kurumsal bir dönüşüm çabası içinde olduğunu gösteriyor. Diğer yandan tatbikat senaryosunun Suriye’nin kuzeyindeki harekat ortamını andırması ve tatbikatın çok uluslu icra edilmesi de önemle not edilmesi gereken hususlar arasında.
Ayrıca bu tatbikat, Türk ordusunun özellikle taktik ve operatif düzeylerdeki muharebe etkinliğini yeni askeri yeteneklerle artırma çabasını ortaya koyuyor. TSK yeni kazandığı askeri yetenekler sayesinde operatif düzeyde etkin bir savaş makinası haline geliyor. Ancak ordunun hangi harekat ortamlarında, nasıl ve ne kadar süreyle kullanılacağını sivil karar alıcıların küresel güvenlik ve geleceğin harekat ortamını okumaktaki ustalıkları belirleyecek. Çünkü günümüz harekat ortamlarında siyasi-stratejik düzeyde verilen yanlış kararlar askerler sahada ne kadar başarılı olursa olsun çok da giderilemiyor.