Her yıl mayıs ayı içinde İzmir’de icra edilen
Efes Tatbikatı Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) yıllık planlı
tatbikatları içinde en çok önem verdiği tatbikat. Nitekim TSK
Suriye’deki gelişmeler, sınır güvenliği, PKK ve IŞİD ile mücadele gibi
konularla bir hayli meşgul olmasına rağmen bu yıl da 30-31 Mayıs
tarihleri arasında Efes Tatbikatı’nı icra etti.
Kara, deniz, hava ve özel kuvvet birliklerinin
müşterekliğini ve karşılıklı çalışabilirliğini test etmeyi amaçlayan
gerçek atışlı tatbikat, bu yıl pek çok ilke de sahne oldu. Örneğin,
tatbikata bu yıl ilk kez
Türkiye'nin yanı sıra Almanya, ABD, Azerbaycan, İngiltere, Katar,
Pakistan, Polonya ve Suudi Arabistan ordularından birlikler katıldı.
Yetmiş dokuz yabancı ülkeden gözlemcinin, yaklaşık 900
yabancı personelin katıldığı ve 7 bin 500 askerin görev aldığı
tatbikatta diğer dikkat çeken değişiklik ise senaryoydu. Tatbikat daha
önceki yıllarda birbirinden bağımsız verilen küçük senaryolarla amfibik
çıkarma, kıyıbaşını tutma, yakın hava desteği, uzaktan görmeyerek topçu
ve roket desteği ve uçak atışları şeklinde oynanırken, senaryoda bu yıl
ilk kez terörle mücadele, siber savaş ve psikolojik harbi de kapsayan
bir hibrit harekat esas aldı.
Tatbikatta senaryo gereği Torrik isimli hayali bir ülkenin,
Arnlad isimli başka bir hayali ülkenin adasını işgal etmesi üzerine
Arnlad, Birleşmiş Milletler’den (BM) yardım istedi. BM’nin onayı ve
talebi üzerine Türkiye’nin liderliğinde yabancı birliklerin katılımıyla
birleşik görev grupları oluşturuldu. İşgal edilen adayı kurtarmak için
ülkeyle savaşan dost kuvvetler, aynı zamanda jenerik senaryoda var olan
bir terör örgütüyle de mücadele etti.
Tatbikatın amacı ise şöyle sıralandı: Personeli birleşik ve
müşterek harekatın planlanması, koordinasyonu ve icrası konularında
eğitmek; komuta kontrol usullerini, elektronik harp taktik ve
tekniklerini, hava sahasının kontrol ve yönetim usullerini denemek ve
geliştirmek; ülkelerin envanterindeki harp silahlarının ve araçlarının
müşterek kullanılma taktikleri, yetenekleri ve yönetim usullerini
denemek ve geliştirmek, tatbikatta görev alacak kuvvetlere bağlı
birliklerin ve karargah personelinin eğitimlerinin seviyesini
yükseltmek.
Tatbikat senaryosunda TSK’nın Arnland adasına müdahale için
BM onayını alması önemli. Zira bu, TSK’nın BM’yi halen başta Suriye’nin
kuzeyi olmak üzere olası yurt dışı harekatlarda hukuki meşruiyet
kaynağı olarak gördüğüne işaret ediyor.
Bu yılki senaryonun bir diğer ilki de adada faaliyet
gösteren ayrılıkçı terör örgütüydü. Tatbikat senaryosundaki etnik
ayrılıkçı terör örgütü vurgusu, TSK’nın stratejik düşüncesinde etnik
motivasyonlu PKK ile mücadelenin dini motivasyonlu IŞİD ile mücadeleden
daha öncelikli olduğunu gösteriyor.
Ayrıca bu yılki tatbikata ilk kez diğer bakanlık ve kamu
kurumlarından sivil personel de dahil oldu. Bu da TSK’nın belki biraz
geç olsa da artık geleceğin harekat ortamlarında asker-sivil
entegrasyonunun önemini kavramaya başladığını gösteriyor.
Tatbikatta askeri teknoloji açısından yaşanan ilkler de
var. Örneğin, TSK’nın yeni envanterine giren ve Güneydoğu’daki
çatışmalarda aktif kullanılmaya başlanan Atak helikopterler ilk kez bir
tatbikatta gerçek atış yaptı. Ayrıca Karayel ve Bayraktar TB2 isimli
insansız hava araçları ilk kez kullanıldı. Silahlı İHA konusunda büyük
bir mesafe alan Bayraktar firmasının sahibi ve Cumhurbaşkanı Recep
Tayyip Erdoğan'ın damadı Selçuk Bayraktar tatbikat esnasında silahlı İHA projeleri hakkında Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar'a brifing verdi.
Tatbikata damgasını vuran bir diğer önemli gelişme ise
Akar’ın konuşmasında ABD’ye üstü kapalı sitem etmesiydi. Akar şöyle
dedi: “TSK daima sorunların öncelikle diyalog yolu ile çözümünden yana
olmuştur. Ancak Türk Silahlı Kuvvetleri'nin ülkemiz ve bölgenin huzur ve
güvenliğini bozan ihlallere duyarsız kalması, bunlara müsaade etmesi
beklenemez. Türk Silahlı Kuvvetleri bölgemizde ve dünyada, barış ve
istikrarın sağlanması için kurulan ittifaklara da destek sağlamaktadır.
Ancak unutulmamalıdır ki ittifaklar kurulurken verilen sözler ve varılan
mutabakatlar, karşılıklı bir ahittir”.
Tatbikata AKP yanlısı medyanın da ilgisi yoğundu. Örneğin, Akşam
gazetesinin “Bağımsızlık Tatbikatı” başlıklı haberinde şu ifadelere yer
verildi: "Tatbikat, Türkiye’ye terörle mücadelede yeterli desteği
vermeyen müttefiklerine de bir mesaj niteliğindeydi. Türkiye bir kez
daha kendi göbeğini kendisinin kesebileceğini dosta düşmana gösterdi.
Tatbikat sonrası konuşma yapan Genel Kurmay Başkanı Hulusi Akar da
sözleriyle hem başta ABD olmak üzere müttefiklere sitem etti hem de
Türkiye’nin gücüne vurgu yaptı".
Sonuç olarak Efes Tatbikatı TSK’nın geleceğin harekat
ortamına adapte olmak ve hibrit tehditlere karşı koymak için kurumsal
bir dönüşüm çabası içinde olduğunu gösteriyor. Diğer yandan tatbikat
senaryosunun Suriye’nin kuzeyindeki harekat ortamını andırması ve
tatbikatın çok uluslu icra edilmesi de önemle not edilmesi gereken
hususlar arasında.
Ayrıca bu tatbikat, Türk ordusunun özellikle taktik ve
operatif düzeylerdeki muharebe etkinliğini yeni askeri yeteneklerle
artırma çabasını ortaya koyuyor. TSK yeni kazandığı askeri yetenekler
sayesinde operatif düzeyde etkin bir savaş makinası haline geliyor.
Ancak ordunun hangi harekat ortamlarında, nasıl ve ne kadar süreyle
kullanılacağını sivil karar alıcıların küresel güvenlik ve geleceğin
harekat ortamını okumaktaki ustalıkları belirleyecek. Çünkü günümüz
harekat ortamlarında siyasi-stratejik düzeyde verilen yanlış kararlar
askerler sahada ne kadar başarılı olursa olsun çok da giderilemiyor.