Her yerden kan ve gözyaşı haberleri geliyor.
Bu durumun birinci sorumlusu da AKP’nin hukuk devletini buraya yerleştirmeme ısrarı.
Ama arada sırada basında çok komik haberlere de rastlıyoruz ve biraz eğleniyor, gam kasvet dağıtıyoruz.
Haberdar sitesinde gördüm (3 Ocak 2016 Pazar, Haberdar), haber aynen şöyle: “Cumhuriyet Alanı'nda kendileri için protokol sırasının en baş ve en sonunda yer alan koltukların ayrıldığını gören AKP Mersin Milletvekilleri Yılmaz Tezcan ve Hacı Özkan, duruma tepki gösterdi. Bunun üzerine görevliler, istedikleri takdirde protokol sırasının ortasına alınabileceklerini belirtti. Ancak sinirlenen Tezcan ve Özkan, milletvekili protokolü gözetilmediği için program devam ederken töreni terk etti. CHP, HDP ve MHP'li milletvekilleri ise ayrılmış yerlere oturarak töreni izledi.“
Sevsinler bu AKP milletvekillerinin protokol duyarlılıklarını.
Yanlış anlaşılmasın, milletvekillerinin protokol hassasiyetine hiç de karşı değilim aslında, tüm yaşamım boyunca seçilmişlerin devlet protokolünde atanmışların önünde olması fikrini savundum.
İki AKP Mersin milletvekilinin de bu hassasiyeti çok doğru ama yine de ısrarlıyım, yesinler bu milletvekillerinin protokol duyarlılığını diyorum.
Neden mi?
2012’ye kadar geçerli eski bir protokol vardı, AKP, 2012 Mayıs’ında, yani artık çok güçlendiği, askeri vesayeti aştık dediği bir dönemde yeni bir devlet protokolü düzenledi ve adına da, ilginçtir, Cumhuriyetin ilk yıllarına gönderme yaparak “Reis protokolü” dedi.
Protokol meselesi öyle sıradan bir bürokratik mesele değildir.
Protokol sıralaması devletin temel tercih, öncelikler sıralamasının aynasıdır.
Şöyle bir ifade yanlış olmasa gerek: “Bana devlet protokolünü göster, senin ne kadar demokratik olduğunu söyleyeyim.”
Bu protokolün 2012 senesinde yeniden düzenlenmiş olması da tüm sorumluluğun AKP’de olduğunun net bir kanıtı, göstergesi.
Aslında, devlet protokolü dediğimizde Ankara protokolü anlaşılıyor, il ve ilçelerin protokolleri farklı.
AKP’li iki Mersin milletvekilinin itirazı il protokol uygulamasına ama nedense bu iki AKP’li milletvekili bizzat kendi partilerinin yaptığı Ankara protokolüne hiç itiraz etmiyorlar.
Sevsinler sizin protokol itirazınızı dememin temel nedeni de bu.
Bakalım, milletvekilleri, yani TBMM üyeleri, Ankara protokolünde neredeler?
Cumhurbaşkanı, yurt içinde devleti temsil eden yegane kurum ve kişi, protokol dışı, sıralamada yok, bu normal.
Aşağıda yeni protokol listesinin ilk yirmi iki basamağı mevcut.
1-TBMM Başkanı, 2. Başbakan , 3. Genelkurmay Başkanı , 4. Ana Muhalefet Partisi Başkanı, 5. Eski Cumhurbaşkanları , 6. Anayasa Mahkemesi Başkanı , 7. Başbakan Yardımcıları , 8. Yargıtay Birinci Başkanı, 9. Danıştay Başkanı, 10. Diyanet İşleri Başkanı , 11. Bakanlar Kurulu üyeleri, 12. Kuvvet komutanları (Kara, Deniz, Hava, Jand.) , 13. Orgeneraller/Oramiraller , 14. YÖK Başkanı, 15. TBMM Başkan Vekilleri, 16. TBMM’de Grubu Bulunan Siyasi Partilerin Genel Başkanları, 17. TBMM Katip Üyeleri ve İdare Amirleri, 18. TBMM’de Temsil Edilen Siyasi Partilerin Genel Başkanları , 19. TBMM Siyasi Partiler Grup Başkanları ve Başkan Vekilleri , 20. TBMM’de Grubu Bulunan Siyasi Partilerin Genel Başkan Yardımcıları , 21. TBMM’de Grubu Bulunan Siyasi Partilerin Genel Sekreterleri , 22. TBMM üyeleri.
Neden sadece 22 basamağı aldım sadece, çünkü yirmi ikide TBMM üyeleri yani içinde AKP’li iki Mersin milletvekilimizin de bulunduğu milletvekilleri geliyor.
Mersin’de protokol krizi çıkaran iki AKP milletvekilimiz Ankara protokolünde acaba kimlerin arkasında diziliyorlar?
En çarpıcı örnekler doğrudan atama ile göreve gelen Genelkurmay Başkanı, Diyanet İşleri Başkanı ve Kuvvet Komutanları.
Mersin’de kriz çıkaran iki milletvekilimizin devlet protokol sıralamasında anlaşılan söz konusu devlet memurlarının arkalarında durmaktan gocundukları yok.
Hani seçilmişler atanmışların önünde olacaktı?
Yalandan kim ölmüş?
Mesele sadece bununla da sınırlı değil?
Genelkurmay Başkanı Başbakan hariç tüm bakanların ve Diyanet İşleri Başkanı da Başbakan yardımcılarının dışında tüm Bakanlar Kurulu üyelerinin önündeler.
Sevsinler bu demokrat bakanları.
Demokratik bir ülkede böyle bir demokrasi skandalı manzarası olabilir mi?
Anamuhalefet Partisi Başkanı, teorik olarak yarının başbakanıdır, o bile bir memur olan Genelkurmay Başkanının arkasında.
Bugünkü Anamuhalefet Partisi Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu’ndan bu yönde bir eleştiri, şikayet de hiç duymadım, bu da başka bir tuhaflık.
Başka bir mesele de şu: Bu kafayla yeni bir anayasa yapmak mümkün mü?
Daha doğrusu yeni (!) anayasa bu önem önceliği gözetilir ise, ne işe yarayacaktır?
AKP Mersin milletvekilleri Mersin’de protokol krizi çıkararak seçilmişlik duygularını tatmin etsinler.
Ankara’da da memurların arkasına geçsinler bir güzel.
Hizaya gelsinler.
Mersin’de de sivilcilik, seçilmişçilik oynasınlar.
Seçmene milli irade selamı versinler, sonra da memurların arkasında dizilsinler ip gibi.