Açık yüreklilikle söylüyorum!..
Yazmanın çok acı verdiği günleri yaşıyorum uzun süredir. Sakın ha!.. Bunu, “yazar da mevcut durumdan etkilendi. Ufak ufak geri vites yapmanın yollarını arıyor” diye yorumlamayın. Hassasiyet alanlarımızın ortaklığı adına bu itirafta bulundum. Vatan, millet, bayrak, devletin ve milletin bekası, peygamber ocağına yollanan kınalı kahramanlar…
O ciğeri yanan, başlarına bağladıkları yazmaların, tülbentlerin kokusu üzerlerine mis gibi sinmiş analarımın, bacılarımın acılarını deşmek istemiyorum. Kılı kırk yardığımı bu sütunların yakın takipçileri bilir. Çok zorlanıyorum; gerçekleri ayıklayıp sizlere aktarma metotları bulmak adına. Her gün yazı işlerini arayıp bir yalan uydurup “bugün yazmayacağım” demek geliyor içimden. Fakat olmuyor!.. Baş koymuşum Türkiye’nin yoluna bir kere… Nefesimizin yettiği yere kadar devam etmekten başka çaremiz yok… Şehit cenazelerinin başında Rabbime açılan o öpülesi masum eller yok mu?.. Her türlü kahpeliğe karşı kanlı katil sürüsü ile mücadele eden, çarpışan o Türk yiğitleri yok mu?.. Sanki, klavyenin başındaki bileklerimi sıkıyorlar gibi geliyor bana… Boğazım düğüm düğüm oluyor!..
Neden bu girizgah?…
Bakın!.. Afyon hamamında İçişleri Bakanı Efkan Ala, bir zamanların “çözüm süreci” diye yeri göğü inleten iktidar mensuplarına verdiği haritalı brifingde neler demiş neler…
Diyarbakır Sur’un 3’te ikisi temizlenmiş, Silopi’de operasyon bitmek üzereymiş, Cizre’de de yarı oranında başarı sağlanmış… Bir de bu nota “Başbakan” Ahmet Davutoğlu ile Ala arasında verilen operasyonların bitirilme tarihi ile ilgili birbirleriyle çelişen beyanları ekleyelim.
Gelelim bölge gerçeklerine. İktidarın resmî ağızlarından değil de bölgede canları uğruna çarpışan kahramanlardan dinlediklerimize. Şırnak‘tan başlayalım;
Şırnak varoşlarında çatışmalar, bomba ve silah sesleri hiç bitmiyor. Şehir merkezine zaten teröristler hâkim. Okullarda ve Şırnak Üniversitesi’nde çeşitli bahanelerle eğitim-öğretim yapılamıyor. Kar-kış şartları bir yana şehre gıda girişinde önemli ölçüde sıkıntı var. Geçen hafta içinde tüm marketler kapalıydı. Halkın baskısı yüzünden bir ara kısa süreyle açıldı. Bir kaynağımın deyişiyle “vatandaşlar öyle bir alış veriş yaptı ki. Şırnak’ta bir günde bir vatandaşın 500-600 lira harcaması mümkün değildir. O bile oldu.” Konuştuğum güvenilir kaynak, “Şırnak’a 750 iyi eğitilmiş PKK’lı terörist geldi. Silahların sivillere dönmesi an meselesi“ diyor. Terör örgütünün yürüyüşlerinin ardı arkası kesilmiyor il merkezinde. Kargolar bile ulaşmıyor vatandaşlara. Şırnak adeta bloke olmuş durumda.
Silopi‘deki durumu size tek örnekle aktaracağım;
Temizlik operasyonlarının başladığı tarihte Silopi’ye giden Şırnak Üniversitesi öğretim görevlisi İbrahim Hüseyni‘nin başına gelen. Hüseyni, Şırnak Üniversitesi Silopi Meslek Yüksek Okulu’nun eski Müdürü. Yardımcı Doçent olduktan sonra Şırnak Üniversitesi’ne alınıyor. Fakat, eski okulunda da derslerine gitmeye devam ediyor. İşte, operasyonların tamamlanmak üzere olduğu iddia edilen Silopi’de o tarihten beri mahsur kalan İbrahim Hüseyni Şırnak’a, üniversitesine dönemiyor. Rektörlük, ara sıra telefon bağlantısı kurabilirse Hüseyni’den “ben buradayım. Sokağa çıkamıyoruz. Sağım” haberi alabiliyor.
Cizre, Yafes Mahallesi‘ne nasıl girildiğine dair duyumları aktarmayı şimdilik erteliyorum. Fakat, “yarı oranında” o başarı nasıl sağlandıysa, bölgedeki askeri ve güvenlik kaynakları 850 iyi eğitilmiş teröristin daha ilçeye intikal ettiğini kaydediyor. Bu arada, geçen ay açık öğretim sınavları sırasında Eskişehir’den gelen müfettişlerin kaçırılıp serbest bırakılması sırasında el konulan Şırnak Üniversitesi’nin servis aracı da hâlâ PKK’lılar tarafından barikat olarak kullanılıyor.
“3’te ikisi temizlendiği” iddia edilen Sur‘da neler oluyor?..
Güvenlik kaynağımın verdiği bilgi;
“Sur’un altında 3 kat daha Sur var. Adamlar yerin altına 3 katlı bir şehir daha inşa etmişler. Giremiyoruz. Ellerinde inanılmaz silahlar var. Ellerinde bir tankları yok.“
Üstüne üstlük tüm çatışma bölgelerinde ortada bırakılan PKK leşleri… “Sivil halk çok sıkıntılı. Karlar erimeye başlayınca koku daha da artacak” diyor kaynağım ve ekliyor;
“Ortada duran cesetleri ne alıyorlar ne de almamıza müsaade ediyorlar. Bir süre sonra ‘devlet sivilleri vurdu’ diye propaganda yapacaklar. Vatandaşları toplu isyan için sokağa dökecekler. Zaten insanlar da mırıldanmaya başladı.”
Ve… Van’ın Edremit ilçesinde PKK evine yapılan operasyon. Bölgedeki güvenilir kaynaklardan kulağımıza gelen bilgiler soru işaretleri ile dolu. Sadece şunu talep ediyorum;
Operasyon sırasında öldürüldüğü belirtilen teröristlerin cesetleri çürümüş müydü?.. Kafaların daha fazla karışmaması adına iktidarın değil, gerçek devletin sözcülerinden belgeli açıklama bekliyorum. Bu faslı da Yafes Mahallesi gibi kısa kesiyorum.
Yazımızın başındaki girizgahı anladınız değil mi?..
Başkanlığa yangın merdiveninden çıkarken sahneye konulan algı operasyonlarının perde aralarını görmenizi istiyorum.
Tamam!.. Askerlik ve polislik bu vatan için yeri geldiğinde gözümüzü kırpmadan can vermeyi gerektirir.
Ama niçin, ne uğruna ölüyoruz sorusunu sormak ve gerçekleri de göstermek namus ve vicdan borcumuz.
Yoksa, yurdun muhtelif bölgelerinde yapılan paralel hamam toplantılarındaki sahte hamaset nutuklarını seyredip onları şakşaklamak işin en kolay ve hatta -şahsi menfaatler açısından- en faydalısı!..
Yazmanın çok acı verdiği günleri yaşıyorum uzun süredir. Sakın ha!.. Bunu, “yazar da mevcut durumdan etkilendi. Ufak ufak geri vites yapmanın yollarını arıyor” diye yorumlamayın. Hassasiyet alanlarımızın ortaklığı adına bu itirafta bulundum. Vatan, millet, bayrak, devletin ve milletin bekası, peygamber ocağına yollanan kınalı kahramanlar…
O ciğeri yanan, başlarına bağladıkları yazmaların, tülbentlerin kokusu üzerlerine mis gibi sinmiş analarımın, bacılarımın acılarını deşmek istemiyorum. Kılı kırk yardığımı bu sütunların yakın takipçileri bilir. Çok zorlanıyorum; gerçekleri ayıklayıp sizlere aktarma metotları bulmak adına. Her gün yazı işlerini arayıp bir yalan uydurup “bugün yazmayacağım” demek geliyor içimden. Fakat olmuyor!.. Baş koymuşum Türkiye’nin yoluna bir kere… Nefesimizin yettiği yere kadar devam etmekten başka çaremiz yok… Şehit cenazelerinin başında Rabbime açılan o öpülesi masum eller yok mu?.. Her türlü kahpeliğe karşı kanlı katil sürüsü ile mücadele eden, çarpışan o Türk yiğitleri yok mu?.. Sanki, klavyenin başındaki bileklerimi sıkıyorlar gibi geliyor bana… Boğazım düğüm düğüm oluyor!..
Neden bu girizgah?…
Bakın!.. Afyon hamamında İçişleri Bakanı Efkan Ala, bir zamanların “çözüm süreci” diye yeri göğü inleten iktidar mensuplarına verdiği haritalı brifingde neler demiş neler…
Diyarbakır Sur’un 3’te ikisi temizlenmiş, Silopi’de operasyon bitmek üzereymiş, Cizre’de de yarı oranında başarı sağlanmış… Bir de bu nota “Başbakan” Ahmet Davutoğlu ile Ala arasında verilen operasyonların bitirilme tarihi ile ilgili birbirleriyle çelişen beyanları ekleyelim.
Gelelim bölge gerçeklerine. İktidarın resmî ağızlarından değil de bölgede canları uğruna çarpışan kahramanlardan dinlediklerimize. Şırnak‘tan başlayalım;
Şırnak varoşlarında çatışmalar, bomba ve silah sesleri hiç bitmiyor. Şehir merkezine zaten teröristler hâkim. Okullarda ve Şırnak Üniversitesi’nde çeşitli bahanelerle eğitim-öğretim yapılamıyor. Kar-kış şartları bir yana şehre gıda girişinde önemli ölçüde sıkıntı var. Geçen hafta içinde tüm marketler kapalıydı. Halkın baskısı yüzünden bir ara kısa süreyle açıldı. Bir kaynağımın deyişiyle “vatandaşlar öyle bir alış veriş yaptı ki. Şırnak’ta bir günde bir vatandaşın 500-600 lira harcaması mümkün değildir. O bile oldu.” Konuştuğum güvenilir kaynak, “Şırnak’a 750 iyi eğitilmiş PKK’lı terörist geldi. Silahların sivillere dönmesi an meselesi“ diyor. Terör örgütünün yürüyüşlerinin ardı arkası kesilmiyor il merkezinde. Kargolar bile ulaşmıyor vatandaşlara. Şırnak adeta bloke olmuş durumda.
Silopi‘deki durumu size tek örnekle aktaracağım;
Temizlik operasyonlarının başladığı tarihte Silopi’ye giden Şırnak Üniversitesi öğretim görevlisi İbrahim Hüseyni‘nin başına gelen. Hüseyni, Şırnak Üniversitesi Silopi Meslek Yüksek Okulu’nun eski Müdürü. Yardımcı Doçent olduktan sonra Şırnak Üniversitesi’ne alınıyor. Fakat, eski okulunda da derslerine gitmeye devam ediyor. İşte, operasyonların tamamlanmak üzere olduğu iddia edilen Silopi’de o tarihten beri mahsur kalan İbrahim Hüseyni Şırnak’a, üniversitesine dönemiyor. Rektörlük, ara sıra telefon bağlantısı kurabilirse Hüseyni’den “ben buradayım. Sokağa çıkamıyoruz. Sağım” haberi alabiliyor.
Cizre, Yafes Mahallesi‘ne nasıl girildiğine dair duyumları aktarmayı şimdilik erteliyorum. Fakat, “yarı oranında” o başarı nasıl sağlandıysa, bölgedeki askeri ve güvenlik kaynakları 850 iyi eğitilmiş teröristin daha ilçeye intikal ettiğini kaydediyor. Bu arada, geçen ay açık öğretim sınavları sırasında Eskişehir’den gelen müfettişlerin kaçırılıp serbest bırakılması sırasında el konulan Şırnak Üniversitesi’nin servis aracı da hâlâ PKK’lılar tarafından barikat olarak kullanılıyor.
“3’te ikisi temizlendiği” iddia edilen Sur‘da neler oluyor?..
Güvenlik kaynağımın verdiği bilgi;
“Sur’un altında 3 kat daha Sur var. Adamlar yerin altına 3 katlı bir şehir daha inşa etmişler. Giremiyoruz. Ellerinde inanılmaz silahlar var. Ellerinde bir tankları yok.“
Üstüne üstlük tüm çatışma bölgelerinde ortada bırakılan PKK leşleri… “Sivil halk çok sıkıntılı. Karlar erimeye başlayınca koku daha da artacak” diyor kaynağım ve ekliyor;
“Ortada duran cesetleri ne alıyorlar ne de almamıza müsaade ediyorlar. Bir süre sonra ‘devlet sivilleri vurdu’ diye propaganda yapacaklar. Vatandaşları toplu isyan için sokağa dökecekler. Zaten insanlar da mırıldanmaya başladı.”
Ve… Van’ın Edremit ilçesinde PKK evine yapılan operasyon. Bölgedeki güvenilir kaynaklardan kulağımıza gelen bilgiler soru işaretleri ile dolu. Sadece şunu talep ediyorum;
Operasyon sırasında öldürüldüğü belirtilen teröristlerin cesetleri çürümüş müydü?.. Kafaların daha fazla karışmaması adına iktidarın değil, gerçek devletin sözcülerinden belgeli açıklama bekliyorum. Bu faslı da Yafes Mahallesi gibi kısa kesiyorum.
Yazımızın başındaki girizgahı anladınız değil mi?..
Başkanlığa yangın merdiveninden çıkarken sahneye konulan algı operasyonlarının perde aralarını görmenizi istiyorum.
Tamam!.. Askerlik ve polislik bu vatan için yeri geldiğinde gözümüzü kırpmadan can vermeyi gerektirir.
Ama niçin, ne uğruna ölüyoruz sorusunu sormak ve gerçekleri de göstermek namus ve vicdan borcumuz.
Yoksa, yurdun muhtelif bölgelerinde yapılan paralel hamam toplantılarındaki sahte hamaset nutuklarını seyredip onları şakşaklamak işin en kolay ve hatta -şahsi menfaatler açısından- en faydalısı!..