17 Aralık 2013 Salı

MHP'li Engin Alan: Türkiye’nin savaş planları Yunanistan’ın elinde


MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan: 28 Şu­bat Da­va­sı­’n­dan da yar­gı­la­nı­yo­rum. 28 Şu­bat dö­ne­min­deKu­zey Ira­k’­ta­ydım. Ora­da ol­du­ğu­mu sa­ğır sul­tan bi­li­yor ama ben yar­gı­la­nı­yo­rum
Balyoz Darbe Planı" davasında 18 yıl hapis cezasına çarptırılan MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan, “E­ge­men Ha­re­kat Pla­nı­’ ga­ze­te say­fa­la­rın­da, te­le­viz­yon ek­ran­la­rın­da, mah­ke­mede, si­ne­viz­yon­lar­da gös­te­ri­le­rek Tür­ki­ye­’nin mil­li gü­ven­li­ği teh­li­ke­ye gir­me­di mi? Şim­di o plan­lar, Yu­na­nis­tan Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı­’nın ma­sa­sın­da du­ru­yor. Böy­le bir şey ola­bi­lir mi? Bu bel­ge ger­çek” dedi.
“Balyoz Darbe Planı” davasında darbeye eksik teşebbüs suçlamasıyla 18 yıl hapis cezasına çarptırılan MHP İstanbul Milletvekili Engin Alan, tutuklu vekillerin durumundan, mahkumiyet kararına, 28 Şubat davasından MGK belgelerinin sızdırılmasına kadar bir dizi açıklamalarda bulundu.
Sözcü gazetesine konuşan Alan’ın öne çıkan ifadeleri şöyle:

Tutuklu milletvekillerinin durumu


Avu­ka­tım Ya­kup Ak­yüz, be­nim için tah­li­ye ta­le­bin­de bu­lun­du. O gö­re­vi­ni ya­pı­yor. Ama açık söy­lü­yo­rum ne olup ne ol­ma­ya­ca­ğı da be­ni çok il­gi­len­dir­mi­yor. Çün­kü be­nim yüz­ler­ce ar­ka­da­şım ena­yi da­va­lar­la ce­za­ev­le­rin­de. ‘Bal­yoz Dar­be Pla­nı­’ di­ye bir şey yok. İn­san­lar is­ter inan­sın, is­ter inan­ma­sın ger­çek du­rum bu. Türk yar­gı­sı 237 Drey­fus ya­rat­tı. 1894’te Fran­sa­’da Yüz­ba­şı Drey­fus yar­gı­lan­dı. Tür­ki­ye­’de ise or­ge­ne­ral­den baş­la­ya­rak 237 Drey­fus var.

Hukuka inanmıyorum


Ya­şa­nan­la­ra ta­nık ol­duk­ça ül­ke­miz­de hu­kuk, ada­let duy­gu­mu ta­ma­men kay­bet­tim. Ya­şa­dık­la­rım­dan son­ra be­nim böy­le hu­kuk, ada­let duy­gum kal­ma­dı. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si Baş­ka­nı ‘12 Ha­zi­ran 2011’den ya­ni mil­let­ve­ki­li se­çi­mi ya­pıl­dı­ğı ta­rih­ten bu ya­na ce­za­evin­de tu­tul­mak­la hak ih­la­li­nin baş­la­dı­ğı­nı söy­le­di. Bu hak ih­la­li 30 ay son­ra mı fark edil­di? Cum­hur­baş­ka­nı, TBMM Baş­ka­nı, ana mu­ha­le­fet par­ti­si ve mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­nin ge­nel baş­kan­la­rı, hu­kuk­çu­lar bu­nu söy­lü­yor­lar. Tüm bun­la­ra rağ­men pe­ki ni­çin bir şey ya­pıl­ma­mış? Böy­le bir şey dün­ya­nın ne­re­sin­de ola­bi­lir? Tüm olan­lar­dan son­ra ben­den hu­ku­ka inan­ma­mı kim­se bek­le­me­sin.
Tah­li­ye edil­mem ko­nu­sun­da hiç­bir ma­ka­ma ke­sin­lik­le bir baş­vu­rum ol­ma­ya­cak. Her­han­gi bir gi­ri­şim­de as­la bu­lun­ma­ya­ca­ğım. Çün­kü, içer­ide be­ni hak­sız-hu­kuk­suz ye­re şim­di­ye ka­dar ya­tır­dık­la­rı için baş­vur­ma­ya­ca­ğım. Ben öy­le şey­ler gör­düm ki, bun­lar be­nim ada­le­te olan gü­ve­ni­mi de yok et­ti.

28 Şubat’ta Kuzey Irak’taydım


28 Şu­bat Da­va­sı­’n­dan da yar­gı­la­nı­yo­rum. Böy­le bir da­va dün­ya­nın han­gi ül­ke­sin­de ola­bi­lir? Ben 28 Şu­bat dö­ne­min­de yo­ktum. Ku­zey Ira­k’­ta­ydım. Ora­da ol­du­ğu­mu sa­ğır sul­tan bi­li­yor ama ben yar­gı­la­nı­yo­rum. Bal­yo­z’­dan, 28 Şu­ba­t’­tan bi­ri­le­ri ge­lip be­ni çı­kar­tı­yor, bi­ri­le­ri ge­lip ge­ri içe­ri­ye atı­yor.

Bu adalete nasıl güveneyim?


Mil­let­ve­ki­li se­çil­dik. BDP’­den mil­let­ve­ki­li se­çi­len Se­ba­hat Tun­ce­l’­i mil­let­ve­ki­li se­çil­di­ği için tah­li­ye eden İs­tan­bul Özel Yet­ki­li 10. Ağır Ce­za Mah­ke­me­si­’dir. Ay­nı mah­ke­me, ben mil­let­ve­ki­li se­çil­me­me rağ­men be­ni tah­li­ye et­me­di. Üs­te­lik ka­nun­lar­da da bir de­ği­şik­lik ol­ma­ma­sı­na rağ­men. Ni­çin ada­le­te gü­ven­me­di­ği­mi so­ru­yor­su­nuz. Bu bu ada­le­te na­sıl ina­na­yım, na­sıl gü­ve­ne­yim?
Bu ül­ke­nin Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ‘öl­çü­süz yar­gı ih­la­li va­r’ di­yor. Pe­ki bu ka­dar yar­gı ih­la­li var­sa bi­zim hak­kı­mı­zı kim ve­re­cek? Bi­zi se­çen in­san­la­rın hak­kı­nı kim ve­re­cek? İşi­ne ge­lin­ce ‘mil­let ira­de­si­’ kul­la­nı­lı­yor, işi­ne gel­me­yin­ce o ira­de yok sa­yı­lı­yor. Böy­le bir şey ola­bi­lir mi? İş­te o yüz­den kim­se­ye bir şey yaz­mı­yo­rum. Bir ara ge­len mil­let­ve­kil­le­ri­ne dü­şün­ce­le­ri­mi söy­lü­yo­rum Ya­pa­cak baş­ka bir şe­yim yok.

“Esas olan subaydır”


Ba­na ‘ne ol­ma­lı­dır?’ di­ye so­ru­yor­su­nuz. Ya­pıl­ma­sı ge­re­ken bu hak­sız­lık­la­rın gi­de­ril­me­si­dir. Bu­nun na­sı­lı­nı ben bil­mem. Açık söy­lü­yo­rum bu iş, şu ya­pı­lan­lar bu ül­ke­ye ha­yır ge­tir­mez. Bu coğ­raf­ya­da içeri­de ve dı­şa­rı­da­ki man­za­ra bu dev­le­tin çok güç­lü bir or­du­ya sa­hip ol­ma­sı­nı ge­rek­ti­ri­yor. Ta­bi­i or­du de­di­ği­miz­de elin­de­ki araç-ge­reç ve si­la­hı kas­tet­mi­yo­rum. Or­du­la­rı li­der­ler, ko­mu­tan­lar yö­ne­tir. Ata­tür­k’­ün de­di­ği gi­bi esas olan za­bit­tir ya­ni su­bay­dır. Ma­ale­sef, bu­gün gel­di­ği­miz nok­ta­da Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­’ne ya­şa­tı­lan­lar, mo­ral ve mo­ti­vas­yon açı­sın­dan, sevk ve ida­re açı­sın­dan askerlerimizi cid­di şe­kil­de sars­mış­tır.

Enayi davalarla tasfiye


Ba­na gö­re, dün­ya­nın en de­ğer­li ami­ral­le­ri, ge­ne­ral­le­ri bu ena­yi da­va­lar­la tas­fi­ye edil­miş, yok edil­miş­tir. TSK, bu ka­yıp­la­rı uzun yıl­lar te­la­fi ede­me­ye­cek­tir. Si­ya­set­çi­si, med­ya­sı, TSK’­yı yal­nız mah­ke­me­ler­de sü­rün­dür­mek­le kal­ma­dı, ba­zı sı­fat­lar ya­kış­tır­dı. Ya­kış­tı­rı­lan sı­fat­lar ara­sın­da ‘dar­be­ci­’, ‘te­rö­ris­t’, ‘ca­su­s’, ‘fu­huş­çu­’, ‘sui­kast­çı­’ ve di­ğer­le­ri yer al­dı. So­ru­yo­rum dün­ya­nın han­gi ül­ke­sin­de as­ke­ri­niz için bun­la­rı söy­ler­si­niz? Bu hak­sız­lık­lar gi­de­ril­mez­se, TSK’­dan da ha­yır gel­me­ye­cek. İçe­ri­de PKK ile ne ola­ca­ğı bel­li de­ğil. Su­ri­ye­’de, Ira­k’­ta ne olup bi­te­ce­ği be­lir­siz. Sen, ya­ra­lı, be­re­li, ko­lu-ka­na­dı kı­rıl­mış bir TSK ya­rat­mış­sın. Bu ki­me ha­yır ge­ti­rir? Bu­nu ya­pan­la­ra, bu oyu­nun, tez­ga­hın için­de olan­la­ra da ha­yır ge­tir­me­ye­ce­ği­ni bu­nu ya­pan­lar da bil­sin. Biz­le­ri ce­za­evin­de ya­tır­dık­la­rı yer ne­re­si? F Ti­pi Ce­za­evi. Bu­ra­ya kim­le­ri ko­yar­lar? Te­rö­rist­le­ri. Bu­ra­da te­rör ör­güt­le­ri­nin men­sup­la­rı ney­se biz de oyuz. Türk su­ba­yı­nı böy­le gö­rü­yor­lar. Bi­ze han­gi göz­le ba­kıl­dı­ğı or­ta­da. Böy­le bir mil­let ya­şa­ya­bi­lir mi?

Plan­lar Yu­na­nis­ta­n’­da


2004’te MGK’­nın Fet­hul­lah Gü­len ce­ma­atiy­le il­gi­li ka­ra­rı ba­sın­da yer al­dı di­ye ba­vul­cu­yu mah­ke­me­ye ve­ri­yor­lar. Ge­rek­çe; dev­le­tin gü­ven­li­ği­ni teh­li­ke­ye at­mak olarak gös­te­ri­li­yor. Pe­ki çok giz­li sa­vaş plan­la­rı ya­yın­lan­dı­ğı za­man Tür­ki­ye­’nin gü­ven­li­ği teh­li­ke­ye gir­me­di mi? ‘E­ge­men Ha­re­kat Pla­nı­’ ga­ze­te say­fa­la­rın­da, te-­le­viz­yon ek­ran­la­rın­da, mah­ke­mede, si­ne­viz­yon­lar­da gös­te­ri­le­rek Tür­ki­ye­’nin mil­li gü­ven­li­ği teh­li­ke­ye gir­me­di mi? Şim­di o plan­lar, Yu­na­nis­tan Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı­’nın ma­sa­sın­da du­ru­yor. Böy­le bir şey ola­bi­lir mi? Bu bel­ge ger­çek.

Dijital belgeler delil mi?


Ama Bal­yo­z’­da tam bin 857 sah­te­kar­lık or­ta­ya çı­kı­yor. Pa­zar gü­nü Sözcü'de yaz­dı­nız, Yar­gı­tay C. Baş­sav­cı­lı­ğı, Bal­yoz Da­va­sı­’n­da­ki di­ji­tal bel­ge­le­ri de­lil ola­rak ka­bul edi­yor, ay­nı sav­cı­lık As­ke­ri Ca­sus­luk İd­di­asıy­la açı­lan da­va­da di­ji­tal ve­ri­le­rin de­lil ola­rak ka­bul edi­le­me­ye­ce­ği­ni be­lir­ti­yor. Ha­di ge­lin de bu ada­le­te gü­ve­nin. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­ra­rı­na gö­re mil­let­ve­ki­li se­çi­len­le­rin, uzun sü­re­dir tu­tuk­lu olan­la­rın tah­li­ye edil­me­si ge­re­ki­yor. Tah­li­ye ko­nu­sun­da söz bit­miş­tir. Ba­zı­la­rı tah­li­ye edi­li­yor, ba­zı­la­rı edil­mi­yor. Bu­nun hu­ku­ki bir iza­hı var mı? Bal­yo­z’­dan tah­li­ye edi­len­ler­le, tutukluların du­rum­u ay­nı. Onun için ada­le­te gü­ven­mi­yo­rum, ül­ke­de hu­ku­kun ol­ma­dı­ğı­nı söy­lü­yo­rum.