23 Ekim 2013 Çarşamba

CHP’den yanlış sorular / Lale Kemal


Bir ülkede etkin, işlevsel muhalefet partilerinin varlığı o ülkenin demokrasi düzeyinin yüksek olduğunun önemli işaretidir. Demokrasilerde ana muhalefet, iktidara gelme şansı en yüksek parti konumundadır, neredeyse iktidarın yarısıdır. Ne yazık ki, ana muhalefetteki CHP, Türkiye’de demokrasi çıtasını yükseltme gayreti içinde olmadığındandır ki AK Parti’ye meydan okuyacak, ülkeyi daha da ileriye taşıyacak reformist yaklaşımdan çok uzakta kalmaya devam ediyor. Bir parlamento düşünün ki, örneğin, askerî bütçesini ve silah alımlarını denetleme işlevinden yoksun ama nedense bir vekili çıkıp, TSK bütçesinin çöktüğünü iddia edip gerekçe olarak da “Türkiye’de donanmasının başındaki insanlar tutuklu. Donanma moral olarak da, komuta olarak da, bütçe olarak da çökmüş durumda. Savaş tezkeresi çıkarılıyor ama savaşacak kimse yok” diyor (Cumhuriyet, 14 Ekim 2013).

Bir vekilin, “TSK bütçesi çöktü” gibi iddialı bir söylemi ortaya atarken temsil edildiği parlamentonun, askerî bütçeyi, Plan ve Bütçe Komisyonu’ndaki mutad, yüzeysel görüşmeler dışında detaylı bir hesap sorma mekanizmasına tabi tutuyor olması gerekir ki bizde böyle bir süreç zaten yok.

Etkin ve demokrasiyi işletecek bir ana muhalefet partisi üyesinin şu temel soruları sorup, çözüm için reçete sunması gerekir:


1) 
Darbe geleneğini sonlandırmak için şüphelilerin yargıda hesap veriyor olması demokrasinin geliştirilmesi adına umut verici iken Türkiye’de hâlen vesayetin izlerini taşıyan yargıya güvenin artırılması için neler yapılmalı?

2) 
Darbe geleneği olan bir ordu ülke güvenliğini zafiyete uğratmaz mı?

3) 
Demokrasilerde, tehdit değerlendirmelerini parlamento ve asker katkısıyla belirleyecek olan siyasi iktidarlar dolayısıyla hangi silahların ülke güvenliğini sağlayacağına karar verirler. Bizde neden bu mekanizma işlemiyor?

4) 
Geçirdiği evrim ile aynı zamanda demokrasi kulübü hâline gelen NATO’nun üyesi Türkiye’de, askerin kontrolünde OYAK üzerinden arkaik biçimde ticaret nasıl yapılabiliyor? Türkiye’nin silah tedarikinde önemli bir yer tutan 18 askerî firma neden askerden sivil denetime geçmiyor ve özelleştirilmiyor, ki böylece ekonomiye kambur olmaktan tamamen çıkartılsın?

5) 
Türkiye’de ekonomiye ek yük getiren zorunlu askerlik hizmeti kademeli olarak kaldırılarak profesyonel orduya geçiş neden sağlanmıyor, ki böylece Türkiye dış tehditlere karşı küçük ama etkin, ateş gücü yüksek, caydırıcı bir orduya dönüştürülmesin?

6) 
Hükümet, orduyu sivil demokratik denetim altına almak için gerekli yasal ve yapısal reformları neden biran evvel hayata geçirmiyor, ki ana muhalefet de demokrasiyi ilerletmek adına destek versin?