25 Ocak 2010 Pazartesi

SAVAŞ ‘OYUN’, DÜŞMAN GERÇEK

Genelkurmay’ın “bilgimiz dahilinde savaş oyunu” dediği plan seminerindeki power point sunumlarda Sezer’den İHD ve Mazlumder’e, AKP’den Fethullah Gülen’e her şey gerçek.
Genelkurmay Başkanlığı, 5-7 Mart 2003 tarihinde 1. Ordu’nun Selimiye Kışlası’nda yapılan seminerin 2003-2006 tatbikatları çerçevesinde, dış tehdide yönelik bir harp oyunu çalşıması olduğunu duyurmuştu. Ama dönemin 1. Ordu Komutanı Çetin Doğan’ın başkanlığındaki “Jenerik senaryo çalışması”nda kolordu komutanlıklarının kullandığı Powerpoint sunumlar konuşulanın hayali bir senaryo olmadığını ortaya koyuyor.
Sunumlarda tamamen gerçek isim, makam ve istihbarat bilgilerine yer verilmiş, Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasının aksine, bütün tespit veteklifler de iç tehdit olarak adlandırılan halka yönelik.
AHMET NECDET SEZER MESAJI
Seminerde 1. Ordu’nun hazırladığı açılış sunumu Atatürk’ün “Önemli olan iç cephedir. İç cephe sağlam olmadan hiçbir şey yapılamaz” sözleriyle başlıyor. Ardından gelen sunumda “Ülkenin ve devletin rejimini ve bekasına yönelik tehditlerden en önemlisi ülkenin bekasına yönelik tehdittir” deniyor. Ve bir sonraki sunumda “İrtica tehdidinin ülkenin gündeminden tamamen çıkartılması için, Kurtuluş savaşından sonra olduğu gibi, gerekli tedbirler alınmalı ve irtica sempatizanları asimile edilmelidir” önerisi getiriliyor. “İç ve Dış Tehdit” başlıklı bir sonraki sunumda da “Türkiye Cumhuriyeti devletin bekasına yönelik, bertaraf edilmesi için icra edilecek harekatın başarı durumu, rejimin geleceğini tayin edecektir” ibaresiyle birlikte, ekrana dönemin Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in resmi geliyor.
KAPALI GÖREVLER NELER
1’İNCİ Ordu’nun yaptığı açılış sunumunda bu tehdidin ortadan kaldırılmasında açık ve kapalı görevler olduğu dile getirilmiş. Kapalı görevler içinde polisin resmi konularak “kolluk kuvvetlerinin emre alınması ve kamu yönetiminin devralınması”ndan bahsediliyor. Sunumda Avrupa Birliği de iç tehdidi destekleyen düşmanlardan bir olarak gösterilmiş. AB’nin öne sürdüğü koşulların irticai, bölücü ve yıkıcı unsurlara yarayacağı söylenen sunumda AB, irtica ve bölücülüğün ortak amacının “Türkiye Cumhuriyeti’ni zayıflatmak, bölmek ve rejimi değiştirerek Anayasal düzenini bozmak” olduğu söyleniyor.
Gerçek kişi isimleri ve istihbaratlarının kullanıldığı tek sunum 1. Ordu’nun yaptığı sunum da değil. Yanı seminerde diğer kolordu komutanlarının yaptığı Powerpoint sunumlarda da yasal dernekler, partiler, gerçek kişiler ve kurumlar adlarıyla yer alıyor.

ÖDP DE VAR MAZLUMDER DE
3. Kolordu tarafından yapılan sunumda Sakarya, Yalova, Bursa, İzmit illeri irticai ve sol gruplar açısından incelenmiş. Bu sunum içinde düşman unsurlar arasında ÖDP ve EMP gibi yasal partiler de var. Sunumda rejim karşıtı dernekler içinde gösterilen İHD, Mazlumder ve TİHV, AB ve ABD bağlantılı olarak kodlanmışken, Türkiye’de faaliyet gösteren Alman Vakıfları da “Türkiye’yi güçsüz durumda bırakmak isteyen örgütler” olarak adlandırılmış.
BU DA SEÇİM OYUNU
En çarpıcı slaytlardan biri, aynı seminerde 15. Kolordu tarafından Marmara için hazırlanan sunumda irtica ve bölücülük tehdidi anlatılırken 3 Kasım 2002 seçimlerinden AKP, CHP ve DEHAP’ın oy oranlarını gösteren slayt. Oy oranlarının altında “Gerçekleşen bu tablonun büyük oranda tepki oylarından kaynaklandığı değerlendirilmektedir” ibaresi var. İslami ve sol gösterilerden resimlerin kullanıldığı sunumlarda Barzani, Fethullah Gülen, Said Nursi, Patrik Bartholomeos’un resimleriyle de karşılaşılabilir.

İÇ TEHDİDİN HALLEDİLMESİ İÇİN İKİNCİ KARDAK KRİZİ ÇIKARILACAKTI
Plan seminerinde Tuğgeneral Yurdaer Olcan da konuştu: İç tehdidin çözülmesi için Yunanistan’la düşük yoğunluklu çatışmaya girelim
KÜÇÜK ÇAPLI KRİZ İŞE YARAR
TUĞGENERAL Yurdaer Olcan, Birinci Ordu’daki seminerde Yunanistan’la küçük çaplı bir askeri kriz çıkarılmasını önerdi.
KUZEY EVROS’U İŞGAL EDELİM
ORGENERAL Çetin Doğan onu destekledi: Sınırdaki Kuzey Evros’u işgal edebiliriz.
MİLLİ MUTABAKAT İÇİN İKİNCİ KARDAK
Balyoz Harekat Planı’ndaki ses kayıtlarına göre Tuğgeneral Yurdaer Olcan, “milli birlik için” Yunanistan’a kaşı düşük yoğunluklu çatışmaların planlanmasını teklif ediyor.
Genelkurmay’ın “bilgimiz dahilinde yapıldı” dediği 5-7 Mart 2003 tarihli 1. Ordu’daki plan seminerinde üzerinde durulan senaryolardan biri akla Kardak krizini getiriyor. Plan seminerinin 175 sayfalık ses kayıt dökümlerinde Tuğgeneral Yurdaer Olcan birinci öncelikli olarak gördüğü iç tehdidin halledilmesi, ülke içinde milli mutabakatın sağlanması için Yunanistan’a karşı düşük yoğunluklu çatışmaların planlanmasını teklif ediyor.
BASINI DA KULLANALIM
Dönemin 1. Zırhlı Tugay Komutanı olan Olcan’ın teklifi şöyle: “İç tehdidin birinci öncelikli hal edilmesi gereken bir tehdit olduğunu düşünmekle birlikte bence komutanım iç tehdidin çözülmesi, ülke içerisinde özellikle vatandaşlar arasında birlik, beraberlik dayanışma duygusunu da artırması bakımından küçük çaplı düşük yoğunluklu çatışmalarla Yunanistan’ın psikolojik destek sağlaması amaçlı –yoksa oradaki mil kararının çözülmesi zor bir konu büyük bir çaplı harekat veya siyasi çalışmalar gerektiriyor- bu nedenle komutanım, Hava Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri’nden hatta sınırda küçük çaplı olayların gerekirse basını da kullanarak halkın bir amaçla birlik etrafından toplanmasının sağlanmasına fayda sağlayacağını, siyasi tedbirleri de alarak iç tehdidin öncelikle ve yurt sathında giderilmesinin sağlanmasını müteakiben uzun vadede komutanım, Güneydoğu, Kuzey Irak meselesinin halledilmesinin uygun olacağını düşünüyorum. Arz ederim.”
KUZEY EVROS KRİZ PLANI
Seminerin 3. Gününde bizzat dönemin 1. Ordu Komutanı Org. Çetin Doğan tarafından bu teklif dile getiriliyor ve tartışmaya açılıyor. Doğan’ın teklifi Yunanistan’ın Türkiye sınırındaki Kuzey Evros’un bir kısmına Türk ordusunun girip suni bir kriz çıkartması.
Doğan şöyle diyor: “Bunun dışında diğer bir harekat tarzı da tabii Hava Kuvvetleri’nin tahsisi sureti ile bölgeye yeterli hava gücünün tahsisi sureti ile iç güvenlikte eş zamanlı sınırlı kuvvetlerle Sulucadere Tarafeyni, Kızıldere güneyinde belli bir dar alanda Yukarı Kuzey Evros diyeceğimiz bölgenin ele geçirilmesi sureti ile her iki harekat tarzını yani hem iç güvenliği hem bunu yapabileceğimiz konusunda bir görüş belirdi. Bu harekat tarzımızın da yanı zamanda içte, dışa karşı bir harekat olacağı için milli birlik ve beraberliğin sağlanmasına bir katkı sağlanabileceği düşünceleri belirtildi.”
GÖKÇEAADA’YI NASIL RUMSUZLAŞTIRDIK
Aynı seminerde Plan Harekat Şube Müdürü Albay Tuncay olarak adı verilen bir subay tarafından yapılan sunum ise Gökçeada’dan Rumların nasıl sistematik bir plan içinde göçe zorlandığını ortaya koyuyor.
Tuncay’ın sözleri Gökçeada’ya ilişkin anlatılan 1965’te kurulan Açık Cezaevi’ne gelen mahkumların tacizleri sonucu Rumların göçe zorlandığı iddialarını doğrular nitelikte: “Şimdi burada çok mahrem çok gizli şeyleri de ne yapıcağız görüşeceğiz. Zaten öyle yani plan çalışmasının ana amacı bu. İlk kapsamda buradaki Rumları Gökçeada’dan göçertmek için jandarma komando birliği gönderdik. Bölgeye açık hapishane yaptık. Bölge içerisinde bunun sonuçları da önemli işte miktarda göç oldu. Adım adım sanıyorum devlet kuruluşlarında bölgeye bir işte açık cezaevinde bazı şeyler yapıldı bazı ekimler dikimler falan filan. Bunun ortaya saldığı bazı konular bunu tartışmıyorum. O zamanki şartlar içerisinde şimdi böyle bir şey yapmak olanak dışı ama o zamanki Türk Yunan ilişkileri çerçevesinde böyle bir şey yapılma zarureti çıkmış onlara da Batı Trakya’daki uygulamalara karşı. Sonra kuvveti çekince de bölgeye komando birliği koyduk.”

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder