Türkiye ve ABD’nin başta Suriye olmak üzere bölgesel konulardaki farklı yaklaşımları, iki NATO müttefiki arasındaki savunma işbirliğine de yansıdı. Ankara’nın Washington’dan uzun süredir talep ettiği dört ayrı silah sistemi için satış izinleri tıkandı. Konu, Yüksek Seviye Savunma Grubu görüşmelerinde de ele alındı. İşte Türkiye’nin ulusal güvenlik açısından önemli gördüğü ancak bir türlü satış izni alamadığı silah sistemleri:
1) SİLAHLI İHA’LAR: Türkiye’nin ABD’den
onay beklediği silah satışları arasında geçmişi en eskiye dayanananı,
insansız hava araçları (İHA) alımı meselesi. Ankara, hem MQ-1 Predator
hem de MQ-9 Reaper İHA’lar için eski Washington Büyükelçisi Nabi Şensoy
zamanında ABD yönetimine biri 2008 Aralık, diğeri 2009 Şubat ayında
olmak üzere iki ayrı talep mektubu (LOR) gönderdi. Kongre’yle gayriresmi
istişare için bile Nisan 2010 tarihi verildi. 2010’da önce İran’ın nükleer programı için Türkiye ve Brezilya’nın
arabuluculuğa soyunup Tahran yönetimiyle bir anlaşma imzalamaları ve
ardından gelen Mavi Marmara krizi ise sürecin durmasına neden oldu.
Nitekim 2010 başında göreve gelen eski Büyükelçi Namık Tan’ın 2014
başına kadar süren mesaisinin bir bölümünü İHA’ların satışı konusu
oluşturdu. Ancak olmadı. Satış, şimdiki Büyükelçi Serdar Kılıç’a
devroldu. Ve neredeyse 7 yıldır konu hiç ilerlemedi. En son, Amerikan
Savunma Güvenlik İşbirliği Ajansı’nın (DSCA), Obama yönetiminin geçen
şubat açıkladığı İHA’ların müttefiklere satışına ilişkin yeni
düzenlemeye göre Türkiye’den LOR talebi olacaktı. Ses yok.
2) GENEL MAKSAT HELİKOPTERLERİ:
Ankara, genel maksat helikopteri ihtiyacı için Amerikan Sikorsky
firması ile Nisan 2011’de sözleşme müzakerelerine başlama kararı aldı.
Ve Türkiye’de ortak üretim şartları da içeren bir sözleşme nihayet Şubat
2014’te sonuçlandı. Buna göre Türkiye Sikorsky’den 109 helikopter satın
alacak, ayrıca Türkiye’de üretilecek aynı sayıda helikopter de
yurtdışına ihraç edilecekti. Her şey hazır olmasına rağmen ABD
yönetiminden satış sözleşmesine onay için uzun süre yanıt gelmedi.
Sikorsky’yle imzalar atıldıktan tam 18 ay sonra gönderilen cevapta ise
sözleşmede birçok provizyon talebi oldu. Türk tarafı ne kadar provizyon
talep edildiğini açıklamıyor. Üzerinde çalıştıklarını söyleyip bunların
geri alınacağını umuyorlar. Ancak aylar sonra gelen cevapta tamamlanmış
bir sözleşme üzerinde bu kadar çok değişiklik talebini şaşkınlıkla
karşılıyorlar.
3) AKILLI MÜHİMMAT:
Türkiye için PKK’yla mücadelenin yeniden başladığı bir dönemde en
kritik konu. Kısaca PGM de denilen ve hedefe isabet oranını artırmak,
sivil kayıpları önlemek için kullanılan akıllı mühimmatları Türkiye daha
önce ABD’den tedarik etti ve 2010’dan beri de bu sistemler
envanterinde. Nitekim, ABD yönetiminin daha önce verdiği izin
kapsamında, limit dolmadığı için Boeing firmasından yapılan ‘Ortak
Doğrudan Saldırı Levazımat’ (JDAM) alımları halen sürüyor. Ancak sorun,
bu akıllı mühimmat ve kitlerinin üretimi 1.5-2 yılı buluyor. Ve
Türkiye’nin ABD’den daha önce aldığı alım izni yakında limite
ulaşacağından, Washington yönetiminin Türkiye’ye akıllı mühimmat satışı
için yeni bir izin vermesi gerekiyor. O izin ise geçen seneden beri bir
türlü çıkmıyor. Savunma kaynakları, tedarikte bir aksama yaşanmaması
için izinde son tarihin çoktan aşıldığını söylüyorlar. Yani eğer ABD
izni verip, Türkiye’nin alacağı akıllı mühimmatların üretiminin
tamamlanmasını beklemeden bu malzemeleri öncesinde kendi stoğundan
karşılama yoluna gitmezse, TSK, PKK’yla savaşta yoğun biçimde kullanılan
bu mühimmattan bir süre yoksun kalacak.
4) FİRKATEYN VE RÖMORKOR:
Türkiye, ABD’den uzun süredir ikisi yüzer halde, biri yedek parça
olarak kullanılmak üzere üç Oliver Hazard Perry sınıfı fırkateyn ve bir
de okyanus römorkörü edinmek istiyor. Nitekim Amerikan Donanması’nın da
emekliye ayırdığı Perry sınıfı fİrkateynlerden ikisi aslında 2012
sonunda Amerikan Kongresi’nde hazırlanan bir yasa ekiyle Türkiye’ye hibe
edilecekti. Ama iş Washington’daki Türkiye lobilerine takıldı. Türk
savunma kaynakları, şimdi işin daha kolay olduğunu çünkü bütçe
kesintileri sonrası bu sene emekliye ayrılacak Perry sınıfı
fİrkateynlere Türkiye’den başka kimsenin talip olmadığını söylüyorlar.
Ancak buna rağmen Türkiye’ye satış onayı verilmemesi, Türk tarafında
engellerin teknik değil politik olduğu düşüncesini doğuruyor.