Başbakan Davutoğlu bu yazıyı kessin saklasın...
İlki 10 sene önce Tercüman’da olmak üzere, “Başbakanları da aldattılar” başlıklı yazılar kaleme aldım. Hangi başbakanın nasıl aldatıldığına örnekler verdim.
Maalesef dün Davutoğlu da benzer bir sürecin kurbanı oldu.
Detayları aşağıda izah edeceğim. Eğer bilgisi vardı da farklı davrandıysa, zaten siyaseten bitmişliğinin göstergesi olur. Öyle olmamasını umut ederim.
Fakat dün gerçekte ne yaşanmış olursa olsun, kendi siyasi tarihine kara bir leke olarak geçecek bir dizi hata yaptı.
Önce şuradan başlayalım...
Maç öncesi ekranlara bir grup insanla birlikte kahkahası yansıdı.
Ekrandan çektiğim fotoğraf ile bu kareyi sosyal medyada ilk paylaşan ben oldum.
Çok neşeli, çok keyifliydi.
...ve bir o kadar da rahatsız ediciydi.
Halbuki sabah vakti Diyarbakır’dapolislerimiz şehit olmuş, çok uzun yıllar sonra ilk kez şehirde sokağa çıkma yasağı ilan edilmişti.
Henüz Dağlıca’ya yapılan saldırıdan haberimiz yoktu.
Kaldı ki, son günlerde verdiğimiz 100’ü aşkın şehit sayısı bile, devleti yönetenlerin bırakın gülmeyi, bir yanda ağlayan anaların, öbür yanda “yarın sabah ağlayacak olan ana acaba ben mi olacağım” diye endişe ile bekleyen asker ve polis ailelerinin acısını dindirecek ve güven telkin edecek bir yüz hali ile objektiflere yansıması gerekiyordu.
Bu yetmiyormuş gibi, maça gitti.
Atılacak hangi gol, kazanılacak hangi maç, alınacak hangi kupa son dönemde verdiğimiz şehitlerin ailelerinin acısını hafifletebilirdi ki?
Üstelik golden sonra pür neşe havalara sıçrayabildi?
Bu da yetmedi...
Daha maç sürerken Dağlıca’da çatışma olduğu, şehit ve yaralıların bulunduğu haberi gündeme düştü. Endişelerimiz tavan yaptı.
Dağlıca deyince durup düşünmek lazım.
Dağlıca ile ilgili milletimizin hatıraları maalesef çok acı.
Kaç kez baskın yedik, kaç kez çok sayıda şehit verdik orada...
Merak en büyük açlıktır. Eğer zamanında doğru bilgi ile beslenemezse, konu hakkında doğru veya yanlış birşeyler öğrenme açlığı asla kesilmez.
Fakat şehit sayısıyla ilgili resmi açıklama bir türlü gelmeyince, Dağlıca’nın zihinlerde yaptığı kötü çağrışımın verdiği tetikleyici etki ile Google’da hemen bir araştırma yapma ihtiyacı hissettim.
Dağlıca yazıp, yanına günün tarihini de ekleyince karşıma çıkan haberler karşısında şoke oldum.
Başbakan Davutoğlu’nun maç öncesi kahkaha attığı saat 19.00 suları...
İnternette dolaşan bilgilere göre Dağlıca’da askere yapılan saldırının başladığı saat 15.00 suları...
Yazıyı
kaleme aldığım gece saat 02.30 itibariyle şehit sayısı konusunda resmi
açıklama olmasa da, örgüte yakın mı değil mi hiçbir fikrimin olmadığı
kimi sitelerde verilen asker kaybı sayısı 15’ti.
Hatta bu sitelerden birinde haberin giriş saati 18.05...
Yani Davutoğlu’nun kahkahasından yaklaşık bir saat öncesi...
Bu bilgiyi twitter ortamında paylaşmamızdan sonra, CHP Milletvekili Barış Yarkadaş’ın haklı olarak sorduğu soru şu;
Eğer saat 15.00’te yaşanan ve büyük can kaybına neden olduğu anlaşılan saldırıdan ülkeyi yöneten Davutoğlu çok da gecikmeksizin haberdar edilmemişse büyük bir felaket...
Pek çok internet sitesinde saat 18.00 itibariyle verilen kayıp sayısı 15 gibi açıklanmasına rağmen, Davutoğlu hala haberdar edilmediyse daha büyük felaket....
En önemlisi de, Davutoğlu gerçekten bilgilendirildi de, buna rağmen pür neşe maç izleyebildiyse korkunç bir felaket...
Google’a giren bir vatandaş bile yaşanan saldırı konusunda bu kadar detaylı bilgi sahip olabiliyorsa, her gün şehitlerin verildiğiülkede İSTİHBARAT teşkilatı daha önemli neyle meşguldü diye
sormak lazım. Bırakın sosyal medyayı izleyip bu kadarcık bile olsun
malumat sahibi olmalarını, kendi haber kaynakları bu kadar mı yetersiz
ve çaresiz diye akla gelmez mi?
Şöyle özetleyelim;
Dünyanın saat 18.00 itibariyle bildiğini Başbakanın bilmemesi ayrı bir
skandal... Bilip de keyifle maçı izlemeye koyulması ise inanılmaz bir
skandal...
Daha da önemlisi, İSTİHBARAT Başbakana bağlı...
Eğer Saraya
bilgi gitti de Başbakanla hemen paylaşılma ihtiyacı duyulmadan o da
maça gitti ise, tam da kongre öncesi kendisi açısından altından
kalkılması güç komple bir skandal.
Çok başbakan tanıdım. Devletin bazı bilgilerinin kendilerinden bile gizlendiği gerçeğini defaatle dinledim.
Bu defa hangisi oldu, cevabı ancak muhataplarda saklı.
Şehitlerimizin mekanı cennet olsun.
Bu kadar kolay kaybedilmemeli bu ülkenin yiğitleri...
Artık son olsun.