4 Kasım 2013 Pazartesi

Kimleri dinlemediler ki... / Gültekin AVCI

ABD elektronik istihbarat servisi NSA'nın dünyayı özellikle 35 ülke liderini dinleme polemiği büyüyor. Büyütüldüğü kadar vardır hatta daha da vahimdir bu konu. NSA BaşkanıGeneral Keith Alexander dinlemeleri savundu. O veJames Clapper, yabancı ülke liderlerinin niyetlerinin anlaşılması için takibin gerekliliğine işaret etti.

Kendi zaviyelerinden tamamen haklılar.

Bu haklılık Sun Tzu'nun "Harp Sanatı"ndan tutunNizamülmülk'ün "Siyasetname"sine kadar bütün büyük eserlerde zikredilir. "Uluslararası hukuka aykırıdır, şudur budur" demek gerçekçilik olmaz.

ABD'yi yadırgamıyorum teknolojin varsa dinlersin. Geçmişte ABD, Varşova Paktı'nın henüz ayakta olduğu soğuk savaş yıllarında ECHELON'dan gelen verileri müttefikleriyle paylaştı.

En azından müttefikleri öyle zannediyordu.

6 Eylül 1960 tarihinde Moskova'da bir basın toplantısı yapan NSA'nın eski analistleri Bernon Mitchell ve William Martin'in açıklamaları ise dünyayı sarsmıştı:

Türkiye’de iki noktada telekulağımız var’

Bundan tam 53 yıl önce şunları söylediler:

"ABD, 40 ülkede her türlü iletişimi dinler. Dünyayı dinlerken ikiye böleriz, Sovyetler ve müttefikleri bir grup. İkinci grup ise geri kalan ülkelerdir." 

NSA, önceleri aralarında müttefiki Türkiye'nin de yer aldığı bu ikinci "hedef grubu" genişleterek kısaca "Allo" daha sonra da ROW (Rest of the World-Dünyanın geri kalanı) diye adlandırdı. İşte dinleme polemiği de "dünyanın geri kalanı"yla ilgili.

John Kerry'nin de "ileri gittiklerini" kabul ettiği üzere, ABD müttefiklerini her zaman dinledi.

Eski NSA analistlerinden Wayne Madsen bundan 12 yıl önce 2001'de şöyle demişti:

"Türkiye'de iki noktada telekulağımız var. Buralardan tüm iletişimi denetleyebiliyoruz."
Madsen, bu iki üsten, İran, Irak, Kafkaslar ve Rusya'nın iç bölgelerinin izlendiğini, radar imajları, radyo sinyalleri ve telemetri gibi faaliyetlerin yürütüldüğünü belirtmişti. Aslında Türkiye'de daha çok NSA üssü vardı. Lakin sayı ikiye indirilmiş ve diğerleri Türkler'e devredilmişti. En azından ajan Madsen'ın söylediği buydu.

Madsen, Çeçen lider Cehar Dudayev'in konum bilgisini de NSA'nın tespit ettiğini söyledi ve hatta bulunduğu yerin koordinatlarının ABD tarafından Moskova'ya verildiğini söyledi. 

Türkiye takip listesinde ilk 5’te

Dudayev'in öldürülmesinde NSA'nın üstlendiği rolü şöyle anlatmıştı:

"Dudayev Refah Partisi'nin verdiği uydu telefonu kullanıyordu. NSA yerini ve koordinatlarını belirledi ve Başkan Clinton'a bildirdi. Bill Clinton, Moskova'daydı. Boris Yeltsin'in yeniden seçilmesini istiyordu. Çeçen lider Cehar Dudayev'in yerini ve koordinatlarını Yeltsin'e bildirdi. Ruslar, Dudayev'i hemen öldürdü. Boris Yeltsin de Clinton da yeniden seçildi. Aslında, Başkan Clinton'ın yaptığı yasalara aykırıdır." 

'Çakal' lakaplı terörist Carlos da NSA tarafından bulunmuştu. Carlos, Sudan'da sarhoşken Şam'daki dostlarıyla konuşuyordu. 

NSA, Carlos'un Sudan'ın başkenti Hartum'da olduğunu tespit etti. Fransızlar'a bildirdi ve Carlos bir operasyonla yakalandı.

Wayne Madsen, NSA'nın, ABD mili menfaatleri için gerekli görülmesi halinde 'her şeyi ve herkesi' dinleyebileceğini belirtiyordu. Öyle de oldu.  Frank Sinatra, uzun yıllar "mafya ile yakın ilişkiler içinde olduğu kuşkusu"yla sürekli dinlenmişti.

Gerçekten de "The Godfather" serisindeki Johnny Fontane karakterinin Sinatra'yı temsil ettiği iddia ediliyordu. İngilizler'in Lady Diana'sı da NSA takibindeydi. Takibin sebebi, Diana'nın kara mayınlarına karşı mücadele çalışmalarına katılmasıydı. Diana'nın bu tavrı ABD politikalarına tersti.

Rahibe Teresa'nın kürtaj ile ilgili görüşleri de ABD'nin hoşuna gitmiyordu.

Vietnam Savaşı'na karşı çıkan Dr. Benjamin Spock, aktris Jane Fonda, "Black Power" siyah hareketinin lideri Elridge Cleaver NSA pençesindeki ünlülerden. Wayne Madsen, Greenpeace ve Uluslararası Af Örgütü gibi kuruluşların NSA tarafından sürekli dinlendiğini de ekliyordu.

Binlerce kişilik dinleme listelerinde politikacılar, diplomatlar, iş adamları, sendikacılar, Amnesty International gibi sivil toplum kuruluşlarının ve Katolik Kilisesi'nin yöneticileri vardı.

NSA'nın ABD'li senatörleri bile takip edip dinlediği kanıtlandı. 

1988'de ABD Kongresi'nde kurulan "istihbarat servislerini araştırma komisyonunda" NSA'nın uzun yıllar yöneticileri arasında yer alan Margaret "Peg" Newsham da vardı. Newsham, ABD'li senatör Strom Thurmond'un bir telefon görüşmesinin dinlenmesine tanık olduğunu ifade etti.

ABD'nin dinlediği ülkeler arasında Türkiye var mı?

Mevcut politik akışa göre Türkiye ABD'nin takip listesinde kesinlikle ilk 5'tedir.

Elindeki bu emsalsiz Echelon/SIGNET sistemi varken, ABD kuşkusuz Avrupa liderlerini de takip etmeye devam edecektir.

"Ayıp oldu gerçekten bir daha olmaz" tonunda bir dış politika yoktur.