25 Ocak 2013 Cuma

Oramiral aranıyor! Komutan kalmadı

Donanma Komutanı Oramiral Güner'in istifası, TSK terfi sistemini kilitledi. Deniz Kuvvetleri'nde tek oramiral Kuvvet Komutanı Bilgel kaldı. Aynı durum Hava Kuvvetleri için de geçerli.


Cumhuriyet- Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner’in istifasıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nda, tek oramiral olarak Kuvvet Komutanı Emin Bilgel kaldı. Aynı durum Hava Kuvvetleri Komutanlığı için de geçerli. İki kuvvet için de ağustos ayı şûrasında ya mevcut komutanların görev süresi 1’er yıl uzatılacak ya da korgeneral/koramirallikten bir üst rütbeye yükselecek isim doğrudan kuvvet komutanlığına atanacak. Korgenerallikten orgeneralliğe terfi ederek doğrudan Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nın başına geçen Orgeneral Mehmet Erten döneminde ise Uludere’de 34 yurttaşın yaşamını yitirdiği bombardıman ve Suriye tarafından RF-4 uçağının düşürülmesi olayları yaşandı.

30 Ağustos’ta Deniz Kuvvetleri Komutanı olması beklenen Güner’in istifasının ardından, önümüzdeki Yüksek Askeri Şûra toplantısında, koramiral rütbesinden oramiral rütbesine yükselebilecek tek isim kaldı. Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Bülent Bostanoğlu, önümüzdeki ağustos ayında ya oramiral rütbesine yükselmesinin ardından doğrudan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na atanacak ya da Bilgel’in görev süresi bir yıl uzatılacak. Bilgel’in görev süresinin uzatılması durumunda, Bostanoğlu, 1 yıl oramiral rütbesiyle Donanma Komutanlığı yaptıktan sonra, Deniz Kuvvetleri’nin başına geçecek. Ancak TSK kulislerinde, Bostanoğlu’nun da “Balyoz” ve “casusluk” davaları gibi yargılama süreçlerinden rahatsız olduğu ve istifa edebileceği dile getiriliyor. Bu durumda, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı, “koramirallik” seviyesine düşecek. Bostanoğlu ile birlikte terfi sırasında bulunan Koramiral Can Erenoğlu ise Balyoz davası kapsamında tutuklu bulunduğu için bu şansını yitirdi.

Havada da durum farksız


Hava Kuvvetleri Komutanlığı’nda da benzer gelişmeler yaşanıyor. Orgeneral Mehmet Erten’in görev süresinin 1 yıl uzatılmaması durumunda, Korgeneral Abidin Ünal’ın, orgeneralliğe terfi ederek, kuvvetin başına geçmesi bekleniyor. Hava Kuvvetleri’nde terfi edebilecek diğer isim ise Korgeneral Akın Öztürk. Ünal ve Öztürk ile birlikte terfi sırasında bulunan Korgeneral Rıdvan Ulugüler de Balyoz davası kapsamında tutuklu bulunuyor. Ulugüler’in ağustos ayında emekliye ayrılması bekleniyor.

İstifaların perde arkası


Donanma Komutanı Oramiral Güner’in istifasıyla sonuçlanan olayların perde arkası ise Balyoz davasından tutuklu bulunan Tümamiral Semih Çetin tarafından kaleme alınan ve kısa süre önce yayımlanan “Bir İhanetin Öyküsü” adlı kitapta yer aldı. Kitaba göre, Güner, Ağustos 2011’de Donanma Komutanı olduktan sonra Hasdal Cezaevi’ni ziyarete gitti ve Çetin’i ziyaret etti. Çetin, o görüşmede Güner’e, “Komutanım, yardımcınız, filo komutanlarınız, üs komutanlarınız tutuklu. Bu şartlar altında yaptığınız Donanma Komutanlığı görevinden zevk almanız, bu görevi gerektiği gibi yapmanız mümkün değil” dedi. Güner, “Aynen öyle. Hislerime tercüman oldun” yanıtını verdi.

Savcıya kravat iddiası

Çetin, Donanma’ya yapılan baskın sonrasında Oramiral Bilgel ile savcılar arasında yaşananları ise kitabında şu şekilde kaleme aldı:

“Tutanaklar imzalandı. Saat neredeyse gecenin 2’si olmuştu. Üs Komutanı’na savcılarla birlikte Komutanın makamına geçmelerini, benim de birazdan geleceğimi söyledim. Durumu Ankara’ya rapor edecektim. Konuşmamı bitirip dışarı çıktığımda Genel Sek-reteri Donanma Komutanlığı amblemli hediye torbalarından biriyle görünce şaşırdım:

- Hayrola, nedir bunlar?

- Kravat komutanım. Donanma Komutanı savcılara hediye edecek.

- Bir yanlışlık olmasın?

- Emir subayı şimdi telefonla söyledi. Komutan emretmiş...

Adeta nutkum tutulmuştu. Kimliği belirsiz bir ihbar mektubu ile gecenin bir yarısı Donanma Karargâhı’nı yerle bir eden savcılara, bugünün anısına denizci motifi taşıyan kravat hediye edecektik. Yapacak bir şey yoktu. Savcılar Komutan’ın odasındaydı. Tartışmanın bir olanağı yoktu. Donanma Komutanı ‘Sizi biraz üzdük bu akşam’ diyerek gülümseyen savcıya, ‘Gerçekten çok üzüldüm’ diyerek hediyesini takdim ederken sinirden ağlamamak için kendimi zor tutuyordum.”


‘Askeri tasfiye operasyonu’’
Askeri casusluk yaptıkları savıyla tutuklanan ve halen cezaevinde bulunan muvazzaf subaylardan bir bölümü, bir mektup kaleme alarak yaşadıkları sürece dikkat çekti. Operasyonun, askeri tasfiye süreci olduğuna vurgu yapılan mektupta, “8 aydır suçlu gibi ceza çekiyoruz. Yürekleri yaralayan bu durumu, adil bir yargı sisteminin içine sindirebilmesi mümkün olamaz” denildi.

İzmir’de tutuklu bulunan muvazzaf subaylar, Avukat Murat Ergün aracılığıyla kamuoyuna bir mektup yazdı. “Bizler, bir ülkede evrensel hukuk ilkelerine uyulmadığında, insanların başına neler gelebileceğini bizzat yaşayarak gören, İzmir Şirinyer’de özgürlüğü elinden alınmış Türk Silahlı Kuvvetleri personeliyiz” denilen mektupta, “Daha önce çeşitli adlarla Türk Silahlı Kuvvetleri’ne karşı uygulanmış olan dijital komploların bir benzeri, belki de en kapsamlısı şu an bizlere karşı uygulanmaktadır” görüşlerine yer verildi.

Halkın gözünde vatan haini olarak gösterilmek istendiklerine vurgu yapan subaylar, “Operasyonla mukaddes peygamber ocağında hizmet etmeyi kendilerine onur sayan, kalpleri vatan sevgisiyle dolu, canlarını bu uğurda seve seve feda etmeye ant içmiş vatan evlatlarının, tasfiye edilmesi amaçlanmaktadır” denildi. Herkes tarafından oluşturulabilecek dijital dosyalara, adlarının, soyadlarının, TC kimlik numaralarının yazıldığına ve devletin gizli belgelerini temin ederek suç örgütüne üye olmakla suçlandıklarına vurgu yapan subaylar, mektuplarında şu görüşlere yer verdiler: “İsnat edilen suçlamalar, tamamen asılsız ve uydurma dijital bir senaryoya dayanmaktadır. ”

Kendilerini “askeri tasfiye davası mağdurları” olarak adlandıran subaylar, “Bizi suçlu gösteren hiçbir somut delil yok. Buna karşın, anlaşılmaz bir şekilde 8 aydır suçlu gibi ceza çektiriliyoruz” dediler.