8 Ocak 2009 tarihli Milliyet gazetesinde
Hasan Cemal, Bedrettin Dalan için şu satırları kaleme alır: "1980'lerin
başından itibaren tanıdığım, özellikle İstanbul Büyükşehir Belediye
Başkanlığı sırasında yakından izlediğim Bedrettin Dalan... Belediye'deki
makamının arka tarafındaki küçük odada yediğimiz öğle yemeklerinde,
Turgut Özal'ın Türkiye'yi nasıl gizli bir gündemle 'Şeriat düzenine
doğru' götürdüğüne inandırmaya çalışırdı beni..."
Kimdir gerçekten de Hasan Cemal’e bunları söyleyen Bedrettin Dalan?
1941 yılında Bayburt ilinde doğan Bedrettin Dalan, İTÜ Maçka
Fakültesi’nden Elektrik Mühendisi olarak mezun olur. Anavatan Partisi
kurucuları arasında yer alarak, 1984 yılında bu partiden İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı seçilir. Bu görevini 1984-1989 tarihleri
arasında da oldukça başarı ile sürdürür.
1989 yılı yerel seçimlerinde başarısız olan Dalan, 1 yıl sonra,
aralarında “Emek sinemasının sahnesinde namaz kılınacaksa açılmasın”
diyen Zeki Alasya’nın da olduğu Fransız ekolündeki biraderleriyle
birlikte, 17 Mayıs 1990’da Demokrat Merkez Partisini (DMP) kurarak,
partinin genel başkanı olur. Bu parti, 14 Eylül 1991’de de Doğru Yol
Partisi’ne (DYP) katılır.
Aynı yıl yapılan genel seçimlerde, Bedrettin Dalan milletvekili
seçilir. 1 dönem milletvekili yaptıktan sonra da Dalan siyasetten
tamamıyla çekilir ve eğitim işlerine merak sarar.
Siyasetten ayrıldıktan sonra İstek Vakfı’nı kurarak vakfın genel
başkanı olan Dalan, vakfa bağlı olarak çok sayıda anaokulu, ilköğretim
okulu, ve lise kurar. Vakfın kurduğu Yeditepe Üniversitesi ise
Kayışdağı’nda çok geniş bir arazi üzerinde eğitime başlar.
Belediye başkanlığı yaptığı süre içerisinde, genel başkanı Turgut
Özal ile fikir ayrılıklarına düşen Bedrettin Dalan’ın, o yıllardaki
Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmenine kendi genel başkanını
“ülkeyi şeriata götürüyor” diyerek gammazlaması da bir hayli ilginç olsa
gerek.
Poyrazköy’de ‘boru olmayan’ gömülü lav silahlarının bulunduğu 80
dönümlük araziyi, milletvekili olduğu 1992 yılında 17 milyon dolara
aldığını biliyoruz Dalan’ın. 20 trilyona aldığı bu araziyi o yıllarda
döviz cinsinden karşılığı ile 22 trilyona Dalan’a satan kişi de Necati
Kurmel…
Dalan’ın mütevelli heyeti başkanlığını yaptığı Yeditepe üniversitesi
ayrıca asker kökenli kişilere de her zaman açık olan bir kurum. Böylesi
asker ve emniyet kökenli olan kişilerden, üniversitenin önemli
bölümlerinin başkanlık ve müdürlüklerini yapanlarda çok oldu.
Bu isimler arasında ilk planda sayabileceklerimizden bazıları; Emekli
orgeneral Edip Başer, TESUD Başkanı emekli tümgeneral Rıza Küçükoğlu ve
emekli binbaşı Erol Mütercimler gibi kişiler… Bedrettin Dalan sadece
askeri arazilerle ilgilenmiyor, görüldüğü gibi askeri çevrelerle de içli
dışlı da oluyordu.
Gelin şimdi sizinle 14 Aralık 2004 tarihli Sabah gazetesine doğru bir
yolculuk yapalım. Orada Dalan’ın oğlunun askeri ihaleler konusuna
duyduğu ilginin nedenini de hep birlikte mercek altına getirmeye
çalışalım; “İstek Vakfı ve Yeditepe Üniversitesi ile sürekli gündeme
gelen eski İstanbul Belediye Başkanı Bedrettin Dalan’ın oğlu Altay Burak
Dalan’ın, askeri ihalelerde yabancı şirketlerin mümessilliğini yaptığı
anlaşıldı“ denilen haberin devamında da; “Altay Burak Dalan… İstanbul’un
eski belediye başkanı, İstek ve Yeditepe Eğitim Kurumları Yönetim
Kurulu Başkanı Bedrettin Dalan’ın oğlu. Dalan ailesini bugüne kadar hep
eğitimci kimliği ile tanıdık. Ta ki, elimize bir kartvizit geçene kadar.
Kartvizitte Altay Burak Dalan’ın, Kofisa ve Ramerica şirketlerinde
Askeri Projeler’den Sorumlu Direktör olduğu görülüyor. Yani eğitime
gönül veren, pek çok ailenin anaokulunda çocuklarını teslim edip
üniversiteden mezun olana kadar emanet ettiği bir ailenin üyesi,
‘askeri’ bir işle meşgul oluyor” denilmekte… İsterseniz bu bilgiyi
aklınızın bir kenarında tutun ve yola yeniden devam edelim.
Kofisa ve Ramerica isimli şirketlerin Koç topluluğunun yurtdışında
kurduğu şirketler olması da olayı bir hayli dikkat çekici kılıyor değil
mi? Koç topluluğunun o tarihte, yurtdışındaki şirketlerinden olan Kofisa
isviçre’de, Ramerica ise Amerika’da kurulmuş olan firmalar.
Kofisa’da yöneticilik yapan Koç ailesinin damatlarından İnan Kıraç’ın
Ergenekon iddianamelerine de yansıyan şekliyle Bedrettin Dalan’la özel
bir dostluğu olduğunu da belirtelim. İnan Kıraç, 1980'de Kofisa Trading
Co.'nun başkanı olarak İsviçre'ye yerleşerek, Koç Grubu'nun diğer
uluslararası ticaret şirketlerini de kurmaya başlamıştı. Ramerica ise
Koç Holding’in 1980 yılında almış olduğu yurt dışı faaliyetlerinin
genişletilmesine yönelik kararın sonucu olarak 1984 yılında kuruldu.
Sonra… Sonrasını da isterseniz bir sonraki yazımıza bırakalım...
İnan Kıraç ismini de Fransız biraderler ekolu bağlamındaki Türkiye
üzerindeki karabasan tartışmalarında aklımızın bir köşesinde, hem de
önemli bir köşesinde tutalım olur mu?…
1989 yılı yerel seçimlerinde başarısız olan Dalan, 1 yıl sonra, aralarında “Emek sinemasının sahnesinde namaz kılınacaksa açılmasın” diyen Zeki Alasya’nın da olduğu Fransız ekolündeki biraderleriyle birlikte, 17 Mayıs 1990’da Demokrat Merkez Partisini (DMP) kurarak, partinin genel başkanı olur. Bu parti, 14 Eylül 1991’de de Doğru Yol Partisi’ne (DYP) katılır.
Aynı yıl yapılan genel seçimlerde, Bedrettin Dalan milletvekili seçilir. 1 dönem milletvekili yaptıktan sonra da Dalan siyasetten tamamıyla çekilir ve eğitim işlerine merak sarar.
Siyasetten ayrıldıktan sonra İstek Vakfı’nı kurarak vakfın genel başkanı olan Dalan, vakfa bağlı olarak çok sayıda anaokulu, ilköğretim okulu, ve lise kurar. Vakfın kurduğu Yeditepe Üniversitesi ise Kayışdağı’nda çok geniş bir arazi üzerinde eğitime başlar.
Belediye başkanlığı yaptığı süre içerisinde, genel başkanı Turgut Özal ile fikir ayrılıklarına düşen Bedrettin Dalan’ın, o yıllardaki Cumhuriyet gazetesinin genel yayın yönetmenine kendi genel başkanını “ülkeyi şeriata götürüyor” diyerek gammazlaması da bir hayli ilginç olsa gerek.
Poyrazköy’de ‘boru olmayan’ gömülü lav silahlarının bulunduğu 80 dönümlük araziyi, milletvekili olduğu 1992 yılında 17 milyon dolara aldığını biliyoruz Dalan’ın. 20 trilyona aldığı bu araziyi o yıllarda döviz cinsinden karşılığı ile 22 trilyona Dalan’a satan kişi de Necati Kurmel…
Dalan’ın mütevelli heyeti başkanlığını yaptığı Yeditepe üniversitesi ayrıca asker kökenli kişilere de her zaman açık olan bir kurum. Böylesi asker ve emniyet kökenli olan kişilerden, üniversitenin önemli bölümlerinin başkanlık ve müdürlüklerini yapanlarda çok oldu.
Bu isimler arasında ilk planda sayabileceklerimizden bazıları; Emekli orgeneral Edip Başer, TESUD Başkanı emekli tümgeneral Rıza Küçükoğlu ve emekli binbaşı Erol Mütercimler gibi kişiler… Bedrettin Dalan sadece askeri arazilerle ilgilenmiyor, görüldüğü gibi askeri çevrelerle de içli dışlı da oluyordu.
Gelin şimdi sizinle 14 Aralık 2004 tarihli Sabah gazetesine doğru bir yolculuk yapalım. Orada Dalan’ın oğlunun askeri ihaleler konusuna duyduğu ilginin nedenini de hep birlikte mercek altına getirmeye çalışalım; “İstek Vakfı ve Yeditepe Üniversitesi ile sürekli gündeme gelen eski İstanbul Belediye Başkanı Bedrettin Dalan’ın oğlu Altay Burak Dalan’ın, askeri ihalelerde yabancı şirketlerin mümessilliğini yaptığı anlaşıldı“ denilen haberin devamında da; “Altay Burak Dalan… İstanbul’un eski belediye başkanı, İstek ve Yeditepe Eğitim Kurumları Yönetim Kurulu Başkanı Bedrettin Dalan’ın oğlu. Dalan ailesini bugüne kadar hep eğitimci kimliği ile tanıdık. Ta ki, elimize bir kartvizit geçene kadar. Kartvizitte Altay Burak Dalan’ın, Kofisa ve Ramerica şirketlerinde Askeri Projeler’den Sorumlu Direktör olduğu görülüyor. Yani eğitime gönül veren, pek çok ailenin anaokulunda çocuklarını teslim edip üniversiteden mezun olana kadar emanet ettiği bir ailenin üyesi, ‘askeri’ bir işle meşgul oluyor” denilmekte… İsterseniz bu bilgiyi aklınızın bir kenarında tutun ve yola yeniden devam edelim.
Kofisa ve Ramerica isimli şirketlerin Koç topluluğunun yurtdışında kurduğu şirketler olması da olayı bir hayli dikkat çekici kılıyor değil mi? Koç topluluğunun o tarihte, yurtdışındaki şirketlerinden olan Kofisa isviçre’de, Ramerica ise Amerika’da kurulmuş olan firmalar.
Kofisa’da yöneticilik yapan Koç ailesinin damatlarından İnan Kıraç’ın Ergenekon iddianamelerine de yansıyan şekliyle Bedrettin Dalan’la özel bir dostluğu olduğunu da belirtelim. İnan Kıraç, 1980'de Kofisa Trading Co.'nun başkanı olarak İsviçre'ye yerleşerek, Koç Grubu'nun diğer uluslararası ticaret şirketlerini de kurmaya başlamıştı. Ramerica ise Koç Holding’in 1980 yılında almış olduğu yurt dışı faaliyetlerinin genişletilmesine yönelik kararın sonucu olarak 1984 yılında kuruldu.
Sonra… Sonrasını da isterseniz bir sonraki yazımıza bırakalım...
İnan Kıraç ismini de Fransız biraderler ekolu bağlamındaki Türkiye üzerindeki karabasan tartışmalarında aklımızın bir köşesinde, hem de önemli bir köşesinde tutalım olur mu?…