1 Şubat 2013 Cuma

TÜRKİYE'DE DEŞİFRE EDİLECEK ÇOK YAPI VAR

Bu kadar güçlü ve köklü bir yapıyla mücadelede çabuk yorulduk. Sanki arınma süreci bitmiş gibi davranıyoruz. Oysa daha gidilmesi gereken çok yol var.

Darbe davaları ve tutuklu askerlerle ilgili bazı söylemler üzerine Darbe Komisyonu'nun raporunda yer alan, ""Türkiye'de derin devlet devasa bir yapıdır. Operasyonel eylemler yapmıştır, yapmaktadır ve tasfiyeye tevessül edilmediği için belli ki yapmaya devam edecektir." ifadesini hatırlatan Bugün'den Adem Yavuz Arslan, "Fakat bu kadar güçlü ve köklü bir yapıyla mücadelede çabuk yorulduk. Sanki arınma süreci bitmiş gibi davranıyoruz. Oysa daha gidilmesi gereken çok yol, deşifre edilmesi gereken çok yapı var." dedi.

İşte Arslan'ın analizi:
Doğru adım nihayet atıldı
Türkiye günlerdir Başbakan Erdoğan'ın 'tutuklu askerlerle' ilgili yaptığı açıklamayı tartışıyor.
Erdoğan, Genelkurmay eski Başkanı İlker Başbuğ başta olmak üzere bazı askerlerin tutuksuz yargılanması gerektiğini söylüyor.

Bu görüşünü de defalarca dile getirdi.

Gerçi Başbakan'ın çıkıp da 'atın içeri, tutuklu yargılansınlar' demesini de beklememek lazım ama bu açıklamalar bazı çevrelerin çok hoşuna gitti.

Son olarak da Genelkurmay eski Başkanı Hilmi Özkök de açıklamalarıyla bir nevi sanıklara kefil oldu, 'çoğunun suçsuz olduğunu' söyledi.

Türkiye'nin en sancılı dönemlerine şahitlik etmiş, darbecilerin hedefi olmuş, yemeklerini bile sefer tasında getirmiş bir komutan böyle açıklamalar yapıyorsa diyecek bir şey yok!

Başkentte şu anda cevabı aranan soru şu: Askerler için ne tür bir düzenleme yapılacak?
Kulislerde çok şey konuşuluyor ancak fiiliyata geçmiş bir hazırlık yok denebilir.
Başkentte bunlar konuşulurken dün İstanbul'da önemli bir adım atıldı.

Dink cinayeti ile ilgili Ogün Samast'ın yargılandığı 2. Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nde Dink ailesinin avukatları kritik bir adım attı.

TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu'na MİT tarafından gönderilen Seferberlik Tetkik Kurulu ve Özel Kuvvetler Komutanlığı ile ilgili belgelerin istenmesini talep etti.

Böylece, neredeyse 6 yıl sonra doğru iz üzerine gidilmiş oldu.

Çünkü 19 Ocak 2007'de öldürülen Hrant Dink ile ilgili tetikçi Ogün Samast ve onu azmettiren Yasin Hayal gibi isimler yakalansa da hâlâ örgüte ulaşılamadı.

Bence buradaki en temel faktör örgütün yanlış yerde aranmasıydı.
Geçtiğimiz günlerde bu köşede MİT'ten TBMM'ye gönderilen mektup ve STK ile ilgili ayrıntıları paylaşmıştım.

MİT'ten TBMM'ye gönderilen belgelerde STK bünyesinde doğrudan Genelkurmay'a bağlı örgütlenmiş MAK'ın 'devletin ihtiyacı dışında' kullanıldığı bilgisi yer alıyor.
Belgeler arasında 6 sayfalık bir ihbar mektubu daha var.

Mektubu yazanın 'fazlasıyla içeriden' olduğu satırlarından belli. Orada yer alan ifadelere göre STK'ların üç ana bölgesi var.

Birincisi Trabzon. Mektupta bölge insanının milliyetçi yapısı üzerine operasyonlar planlandığı anlatılıyor.

'Pimi çekilmiş bomba gibiler'

Bi Ermeni Var'da bu yönteme ilişkin çok çarpıcı ayrıntılar aktarmıştım.
İkincisi Hatay... Malum olduğu üzere bu bölge diken üstünde. Bir diğer bölge yapılanması ise Malatya.
Zirve cinayetleri başta olmak üzere çok sayıda operasyonun yapıldığı anlatılıyor.

İhbar mektubunda yapılanma ile ilgili çarpıcı ayrıntılar var.

Beyaz, Siyah, Yeşil ve Turuncu olarak tasnif edilen, gayriresmi yapılanmanın detaylarına yer verilmiş.

Mektupta ayrıca söz konusu sivillerin birçoğunun 'pimi çekilmiş bomba' olduğunu anlatmış.

Dink cinayetini işleyen yapıların deşifresi için aslında en baştan bakılması gereken yer burasıydı.
Ancak hep tetikçilerle ilgilenildi.

Bu konunun son günlerin tartışma konusu tutuklu askerlerle irtibatı ise şurada:

Darbe Komisyonu raporunda da yazıldığı gibi "Türkiye'de derin devlet devasa bir yapıdır. Operasyonel eylemler yapmıştır, yapmaktadır ve tasfiyeye tevessül edilmediği için belli ki yapmaya devam edecektir."

Fakat bu kadar güçlü ve köklü bir yapıyla mücadelede çabuk yorulduk. Sanki arınma süreci bitmiş gibi davranıyoruz.

Oysa daha gidilmesi gereken çok yol, deşifre edilmesi gereken çok yapı var.