11 Şubat 2013 / ABDULKERİM BEDİR
Veriler ‘Terörle
mücadele edecek subay kalmadı’ iddiasını çürütüyor. 301 olması gereken
general sayısı ‘kişiye özel kadrolarla’ 365’e çıktı. Bunlardan 36’sı
tutuklu. Çin’de bile 191 general var.
Her subayın gönlünde yatan
aslandır generallik. Rütbeden ziyade bir statü simgesidir zira. Zorlu
askerlik mesleğini bununla taçlandırmak ayrı bir onur aynı zamanda. Bu
yüzden askerî şûralar öncesi amansız bir yarış başlar adaylar arasında.
En seçkin subayların arasından sıyrılıp 365 kişiden biri olmak hiç de
kolay değil.
Paşaların çoğu Harp Akademisi’ni bitirmiş kurmay subaylar arasından seçiliyor. Kurmay subay olmak içinse fazladan gayret göstermek gerekiyor. Eğitim hayatını en iyi dereceyle tamamlamak bazen general olmak için yetmeyebiliyor. Aynı zamanda verilen görevleri en iyi şekilde yapmak ve parlak bir sicile sahip olmak şart. Zorlu bir süreç sonunda Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararıyla beyin takımına ancak girilebiliyor. Bu seçkin askerler son zamanlarda özellikle istifalarla veya tutuklanmalarla gündeme geliyor. Her iki durumun gerekçeleri bazı kesimlerce saptırılarak paşalar psikolojik savaş aracı olarak kullanılıyor. En yakın örnek Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner üzerinden yaşandı.
Eski Deniz kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in günlüklerinde darbe karşıtı olarak işaretlenmişti ismi. Parlak bir kariyeri vardı. Kısa süre sonra Bahriye’nin komutanı olacaktı. Hayallerini süsleyen, hayatını verdiği mesleğinde zirveye çıkmaya ramak kalmıştı. Fakat birilerinin Paşa’yla ince hesabı vardı. Canının nereden yanacağını çok iyi biliyorlardı. Bahriye’nin iki numarasını biricik kızıyla vuruyordu çete. Sonunda Güner Paşa bu duruma dayanamadı ve istifa etti. Meselenin değişik mecralara çekilmesi zaman almadı. Olay bu kadar açıkken bazı yayın organlarında Paşa’nın Balyoz davasına tepki göstermek için istifa ettiğine dair haberler yayımlandı. Hatta mesele, ‘Orduda general kalmadı’ iddiasına kadar götürüldü. Oysa TSK’da toplam 365 general var. Tutuklu general sayısı ise 36. Ayrıca bu generallerin hiçbiri basit suçlardan yargılanmıyor. Dünyanın hiçbir demokrasisinde darbecilik iddiasına hoşgörüyle bakılmıyor. Prof. Dr. Yasin Aktay, suç işlemiş birinin vazifeden alınmamasının daha büyük riskler taşıyacağı görüşünde.
Aktay’a göre, tutuksuz yargılanmak temel insan hakkı; fakat suç işlediği iddia edilen generalin de vazifeden alınması gerekir.
Aktay’ın haklılığını, CHP Aydın Milletvekili Osman Aydın’ın açıklamaları gösteriyor. Seçim bölgesinde konuşan Aydın şu sözleri sarf etti: “Eskiden ihtilaller olurdu. Arada bir iktidar değişikliği olurdu. Şimdi o ihtilali yapacak komutan kalmadı.” Aslında Aydın, ‘maskeli balo’ oynayan Ergenekon destekçisi çevrelerin duygularını dile getirmiş oluyordu. Darbe savunucuğu yapan çevreler, söz konusu askerlerin darbeye teşebbüs suçundan ceza aldığını görmezden geliyor.
Dış destekli psikolojik harekât
Yurtdışından da destek alan psikolojik harekâtçılar, son planlarını görevi başındaki generaller üzerine kurgulamışa benziyor. The Economist dergisinin son sayısında ‘Erdoğan ve generalleri’ başlıklı haber sanki bu amaç için hazırlanmış. Haberde; onlarca üst rütbeli subay ve general tutuklanırken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) gücünün zayıfladığı iddia ediliyor. BBC Türkçe Servisi de Economist’in haberini ilginç bir yorumla verdi: “Bir zamanlar her şeye muktedir olan Türk Silahlı Kuvvetleri, aciz durumda değilse, sindirildi.”
Askerlerin istifa etmesi veya görevden alınması her ülkede tabii karşılanan bir durum. Yakın zamanda Rusya’da yaşanan olay buna en iyi misal. Rusya Devlet Başkanı Putin, yürütülen yolsuzluk skandalı soruşturması çerçevesinde Savunma Bakanı Anatoli Serdyukov’u ve Genelkurmay Başkanı Nikolay Makarov’u görevden aldı. Bir başka örnek İspanya’dan. Başbakan Jose Luis Zapatero tarafından 2008’de Savunma Bakanlığı’na getirilen ve iş başı yaptığında 6 aylık hamile olan Carme Chacon, 6 haftalık annelik izninden döndükten sonra orduda büyük bir değişimin işaretini verdi. Bu kapsamda, ilk iş olarak Genelkurmay Başkanı Orgeneral Felix Sanz’ı emekli etti. Ardından hava, kara ve deniz kuvvetleri komutanlarını değiştirdi.
2011 Yüksek Askerî Şûrası öncesi dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ile birlikte Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit ve Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay emekliliğini istedi. Siyasi iradeye tepkilerini bu şekilde göstermeyi düşündüler. Fakat istifalar beklenen etkiyi yapmadı. Hatta normalleşme adına önemli bir adım olarak gösterildi. Hükümet de krizi iyi yöneterek komutanların yerlerine anında atamalar yaptı. Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel önce Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na, ardından Genelkurmay Başkanlığı’na getirildi.
Soğuk Savaş dönemine göre yapılanan TSK’da general sayısı normalin çok üstünde. Dünyanın en fazla generale sahip 9. ülkesi Türkiye. 301 olması gereken sayı ‘görev sürelerinin uzatılması’ yoluyla 365’e kadar çıkarıldı. Bazen de kişiye özel kadrolar açıldı. Mesela tutuklu Orgeneral Bilgin Balanlı, 2009’da daha önce olmayan Genelkurmay İkinci Başkan Yardımcılığı gibi bir makama getirildi. Ancak bu makam bir yıl sonra kaldırıldı, Balanlı Harp Akademileri Komutanlığı’na atandı. 170 general Ankara’da ‘pasif’ diye tabir edilen görevlerde bulunuyor. Modern dünya ordularının hiçbirinde merkez karargâhta bu kadar general bulunmuyor. Generallerin çoğu kışlalarda birliklerinin başında duruyor. Dünyanın en donanımlı ordusu olarak bilinen ve bugün birçok cephede savaşan 1,5 milyonluk ABD ordusundaki general sayısı 498. Personel sayısı 2 milyonu aşan Çin ordusunda bile 191 general var. Çin’de 12 bin askeri, ABD’de 5 bin askeri 1 general yönetiyor. Türk ordusunda ise 2 bin askere 1 general düşüyor. Ayrıca TSK’da 8 binin üzerinde albay var.
Emekli Askerî Hâkim Albay Dr. Ümit Kardaş, ‘terörle mücadele edecek general kalmadı’ iddiasını gerçekçi bulmuyor. Kardaş’a göre, general kadrosu zaten şişirilmiş vaziyette. Muvazzaf 36 paşanın tutuklu olması terörle mücadeleyi sekteye uğratmaz. Ayrıca paşalar darbecilik gibi ağır bir iddiayla yargılanıyor.
Şimdilerde koparılan fırtına iki sene önce de gündeme gelmişti. 2011’deki krizde Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay’ın istifasıyla hava kuvvetlerinde orgeneral kalmamıştı. Bu durumun çok ciddi sıkıntılar meydana getireceğinin tartışıldığı bir ortamda hükümet Korgeneral Mehmet Erten’i kuvvet komutanı olarak atayarak sorunu çözdü. İddia edildiği gibi bir problem çıkmadı. Bu durumun benzeri bu yılki YAŞ’ta görülebilir. Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner’in istifasıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın tarihinde ilk kez bir koramiral, Donanma Komutanlığı yaparak kuvvet komutanı olabilecek. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Murat Bilgel’in görev süresi uzatılmadığı takdirde, Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Bülent Bostanoğlu 30 Ağustos 2013’te oramiral olacak ve doğrudan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilecek.
Geçen yılki YAŞ’ta bu tür uygulamalara gidildi. Orgeneral Aslan Güner’in emekli olmasıyla Harp Akademileri Komutanlığı’na Korgeneral Raif Akbaş getirildi. Yani orgenerallikle temsil edilen makam bir alt rütbeye düşürüldü. Aynı durum Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği’nde de yaşandı. Tuğgenerallikle temsil edilen makam Müşavir Hıfzı Topuz’la birlikte tümgeneralliğe yükseltilmişti. Şimdi albay seviyesine çekildi.
Paşaların çoğu Harp Akademisi’ni bitirmiş kurmay subaylar arasından seçiliyor. Kurmay subay olmak içinse fazladan gayret göstermek gerekiyor. Eğitim hayatını en iyi dereceyle tamamlamak bazen general olmak için yetmeyebiliyor. Aynı zamanda verilen görevleri en iyi şekilde yapmak ve parlak bir sicile sahip olmak şart. Zorlu bir süreç sonunda Yüksek Askerî Şûra (YAŞ) kararıyla beyin takımına ancak girilebiliyor. Bu seçkin askerler son zamanlarda özellikle istifalarla veya tutuklanmalarla gündeme geliyor. Her iki durumun gerekçeleri bazı kesimlerce saptırılarak paşalar psikolojik savaş aracı olarak kullanılıyor. En yakın örnek Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner üzerinden yaşandı.
Eski Deniz kuvvetleri Komutanı Özden Örnek’in günlüklerinde darbe karşıtı olarak işaretlenmişti ismi. Parlak bir kariyeri vardı. Kısa süre sonra Bahriye’nin komutanı olacaktı. Hayallerini süsleyen, hayatını verdiği mesleğinde zirveye çıkmaya ramak kalmıştı. Fakat birilerinin Paşa’yla ince hesabı vardı. Canının nereden yanacağını çok iyi biliyorlardı. Bahriye’nin iki numarasını biricik kızıyla vuruyordu çete. Sonunda Güner Paşa bu duruma dayanamadı ve istifa etti. Meselenin değişik mecralara çekilmesi zaman almadı. Olay bu kadar açıkken bazı yayın organlarında Paşa’nın Balyoz davasına tepki göstermek için istifa ettiğine dair haberler yayımlandı. Hatta mesele, ‘Orduda general kalmadı’ iddiasına kadar götürüldü. Oysa TSK’da toplam 365 general var. Tutuklu general sayısı ise 36. Ayrıca bu generallerin hiçbiri basit suçlardan yargılanmıyor. Dünyanın hiçbir demokrasisinde darbecilik iddiasına hoşgörüyle bakılmıyor. Prof. Dr. Yasin Aktay, suç işlemiş birinin vazifeden alınmamasının daha büyük riskler taşıyacağı görüşünde.
Aktay’a göre, tutuksuz yargılanmak temel insan hakkı; fakat suç işlediği iddia edilen generalin de vazifeden alınması gerekir.
Aktay’ın haklılığını, CHP Aydın Milletvekili Osman Aydın’ın açıklamaları gösteriyor. Seçim bölgesinde konuşan Aydın şu sözleri sarf etti: “Eskiden ihtilaller olurdu. Arada bir iktidar değişikliği olurdu. Şimdi o ihtilali yapacak komutan kalmadı.” Aslında Aydın, ‘maskeli balo’ oynayan Ergenekon destekçisi çevrelerin duygularını dile getirmiş oluyordu. Darbe savunucuğu yapan çevreler, söz konusu askerlerin darbeye teşebbüs suçundan ceza aldığını görmezden geliyor.
Dış destekli psikolojik harekât
Yurtdışından da destek alan psikolojik harekâtçılar, son planlarını görevi başındaki generaller üzerine kurgulamışa benziyor. The Economist dergisinin son sayısında ‘Erdoğan ve generalleri’ başlıklı haber sanki bu amaç için hazırlanmış. Haberde; onlarca üst rütbeli subay ve general tutuklanırken, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) gücünün zayıfladığı iddia ediliyor. BBC Türkçe Servisi de Economist’in haberini ilginç bir yorumla verdi: “Bir zamanlar her şeye muktedir olan Türk Silahlı Kuvvetleri, aciz durumda değilse, sindirildi.”
Askerlerin istifa etmesi veya görevden alınması her ülkede tabii karşılanan bir durum. Yakın zamanda Rusya’da yaşanan olay buna en iyi misal. Rusya Devlet Başkanı Putin, yürütülen yolsuzluk skandalı soruşturması çerçevesinde Savunma Bakanı Anatoli Serdyukov’u ve Genelkurmay Başkanı Nikolay Makarov’u görevden aldı. Bir başka örnek İspanya’dan. Başbakan Jose Luis Zapatero tarafından 2008’de Savunma Bakanlığı’na getirilen ve iş başı yaptığında 6 aylık hamile olan Carme Chacon, 6 haftalık annelik izninden döndükten sonra orduda büyük bir değişimin işaretini verdi. Bu kapsamda, ilk iş olarak Genelkurmay Başkanı Orgeneral Felix Sanz’ı emekli etti. Ardından hava, kara ve deniz kuvvetleri komutanlarını değiştirdi.
2011 Yüksek Askerî Şûrası öncesi dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Işık Koşaner ile birlikte Kara Kuvvetleri Komutanı Erdal Ceylanoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı Eşref Uğur Yiğit ve Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay emekliliğini istedi. Siyasi iradeye tepkilerini bu şekilde göstermeyi düşündüler. Fakat istifalar beklenen etkiyi yapmadı. Hatta normalleşme adına önemli bir adım olarak gösterildi. Hükümet de krizi iyi yöneterek komutanların yerlerine anında atamalar yaptı. Jandarma Genel Komutanı Necdet Özel önce Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na, ardından Genelkurmay Başkanlığı’na getirildi.
Soğuk Savaş dönemine göre yapılanan TSK’da general sayısı normalin çok üstünde. Dünyanın en fazla generale sahip 9. ülkesi Türkiye. 301 olması gereken sayı ‘görev sürelerinin uzatılması’ yoluyla 365’e kadar çıkarıldı. Bazen de kişiye özel kadrolar açıldı. Mesela tutuklu Orgeneral Bilgin Balanlı, 2009’da daha önce olmayan Genelkurmay İkinci Başkan Yardımcılığı gibi bir makama getirildi. Ancak bu makam bir yıl sonra kaldırıldı, Balanlı Harp Akademileri Komutanlığı’na atandı. 170 general Ankara’da ‘pasif’ diye tabir edilen görevlerde bulunuyor. Modern dünya ordularının hiçbirinde merkez karargâhta bu kadar general bulunmuyor. Generallerin çoğu kışlalarda birliklerinin başında duruyor. Dünyanın en donanımlı ordusu olarak bilinen ve bugün birçok cephede savaşan 1,5 milyonluk ABD ordusundaki general sayısı 498. Personel sayısı 2 milyonu aşan Çin ordusunda bile 191 general var. Çin’de 12 bin askeri, ABD’de 5 bin askeri 1 general yönetiyor. Türk ordusunda ise 2 bin askere 1 general düşüyor. Ayrıca TSK’da 8 binin üzerinde albay var.
Emekli Askerî Hâkim Albay Dr. Ümit Kardaş, ‘terörle mücadele edecek general kalmadı’ iddiasını gerçekçi bulmuyor. Kardaş’a göre, general kadrosu zaten şişirilmiş vaziyette. Muvazzaf 36 paşanın tutuklu olması terörle mücadeleyi sekteye uğratmaz. Ayrıca paşalar darbecilik gibi ağır bir iddiayla yargılanıyor.
Şimdilerde koparılan fırtına iki sene önce de gündeme gelmişti. 2011’deki krizde Hava Kuvvetleri Komutanı Hasan Aksay’ın istifasıyla hava kuvvetlerinde orgeneral kalmamıştı. Bu durumun çok ciddi sıkıntılar meydana getireceğinin tartışıldığı bir ortamda hükümet Korgeneral Mehmet Erten’i kuvvet komutanı olarak atayarak sorunu çözdü. İddia edildiği gibi bir problem çıkmadı. Bu durumun benzeri bu yılki YAŞ’ta görülebilir. Donanma Komutanı Oramiral Nusret Güner’in istifasıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’nın tarihinde ilk kez bir koramiral, Donanma Komutanlığı yaparak kuvvet komutanı olabilecek. Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Murat Bilgel’in görev süresi uzatılmadığı takdirde, Kuzey Deniz Saha Komutanı Koramiral Bülent Bostanoğlu 30 Ağustos 2013’te oramiral olacak ve doğrudan Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na getirilecek.
Geçen yılki YAŞ’ta bu tür uygulamalara gidildi. Orgeneral Aslan Güner’in emekli olmasıyla Harp Akademileri Komutanlığı’na Korgeneral Raif Akbaş getirildi. Yani orgenerallikle temsil edilen makam bir alt rütbeye düşürüldü. Aynı durum Genelkurmay Başkanlığı Adli Müşavirliği’nde de yaşandı. Tuğgenerallikle temsil edilen makam Müşavir Hıfzı Topuz’la birlikte tümgeneralliğe yükseltilmişti. Şimdi albay seviyesine çekildi.