25 Şubat 2013 Pazartesi

28 Şubat onlar için hâlâ devam ediyor


Üzerinden yıllar geçtiği halde ‘postmodern’ darbenin yaraları sarılamadı. Mısır, Pakistan, Suudi Arabistan ve Suriye’nin saygın üniversitelerini bitiren onlarca kişi, iptal edilen denkliklerini alabilmek için hâlâ kapı kapı dolaşıyor. Bu isimlerden bazıları, bugün ya Arap turistlere rehberlik yapıyor ya da restoranlarda ‘dil bilen garson’ unvanıyla çalışıyor.
28 Şubat postmodern darbesinin üzerinden 16 yıl geçti. Özellikle son yıllarda o dönemin yol açtığı mağduriyetlerin giderilmesi adına önemli adımlar atıldı. Ancak hâlâ darbenin ağır yükünü omuzlarında taşıyanlar var. 28 Şubat, Mısır, Pakistan, Suriye, Suudi Arabistan gibi İslam ülkelerinde eğitim görenlerin hayatlarını yerle bir etti. Yükseköğretim Kurulu’nun (YÖK) oluşturduğu komisyon, başta El-Ezher olmak üzere çoğu İslamî eğitim veren üniversitelerin Türkiye’deki üniversitelere denk olamayacağına karar verdi. Komisyonun raporu doğrultusunda Milli Eğitim Bakanlığı’nda görevli 135 öğretmenin işine son verildi. Üniversite mezunu ve en az iki dil bilen bu öğretmenler Türkiye’de lise mezunu konumuna düşürüldü.

    Bu isimler, denklik alabilmek için hâlâ kapı kapı dolaşıyor. Bazıları Arap turistlere rehberlik yaparak ya da restoranlarda ‘Arapça bilen garson’ unvanıyla geçimlerini sağlıyor. Ezher Mezunları ve Mensupları Derneği Başkanı Ali Yücel, yaşadıklarını, “Bize yapılan haksızlığın trajikomik hali.” diye özetliyor. Pakistan İslam Üniversitesi mezunlarından Mehmet Ünal ise yıllarını kaybettiğini söylüyor ve ekliyor: “Denklik kaldırılmasaydı şu anda belki de profesördüm.”

 28 Şubat, birçok İslam ülkesinde eğitim gören üniversite mezunlarının hayatlarını deyim yerindeyse yerle bir etti. Darbe sürecinde Yükseköğretim Kurumu (YÖK) tarafından İlahiyat Uzmanlık Komisyonu kurularak, başta El-Ezher olmak üzere çoğu İslami eğitim veren üniversitelerin Türkiye’deki üniversitelere denk olamayacağı kararı alındı. Üyeleri arasında Prof. Dr. Ethem Ruhi Fığlalı’nın da bulunduğu bu komisyonun raporu doğrultusunda Milli Eğitim Bakanlığı’nda görev alan 135 öğretmen görevden alındı. İlahiyat Uzmanlık Komisyonu raporu doğrultusunda lisans belgelerinin ön lisans denklik belgesine dönüştürülmesine; öğrenim sürelerinde bir eksiklik veya maddi hata tespit edilenlerin ise denkliklerinin iptal edilmesine karar verdi. Komisyonun hazırladığı rapor, önemli üniversitelerde eğitim gören, en az iki dil bilen gençlerin Türkiye’de lise mezunu olarak sayılması anlamına geliyordu. Haksızlığa uğrayan üniversite mezunu birçok genç, ciddi psikolojik sorunlar yaşadı. O dönemde toplumsal hayattan dışlanan isimler, bugün bile devlet kurumlarında işe giremiyorlar. Özel sektör de donanımlarını görmezden gelip çırak olarak çalıştırıyor. Üniversite mezunu ‘sayılabilmek’ için denklik dersleri almak zorundalar. Denklik kazanmak için aldıkları fark derslerinin genellikle felsefe eğitimi üzerine olması da dikkat çekici. Ve derslere devam zorunlulukları var. Denklikleri 28 Şubat kararlarıyla iptal edilen Ezher Üniversitesi mezunları, denklik almak için kapı kapı dolaşıyorlar. Kurumlar aynı üniversiteden aynı dönemden mezun olan iki kişiden farklı farklı isteklerde bulunuyor. İşi yokuşa sürüyorlar. El-Ezher mezunları arasında görevde olduğu halde ‘denklik sorunu gerekçesiyle’ kanun ‘geriye doğru işletilerek’ görevden alınan bile var.

Komutandan garip soru: Terörist yetiştiren okuldan mı mezunsun?
Ezher Mezunları ve Mensupları Derneği Başkanı Ali Yücel (sağdan ikinci), 28 Şubat’tan kalma zulmün hâlâ yaşadığını söylüyor. Yücel, vatani görevini yerine getirirken yaşadığı bir olayı ise şöyle anlatıyor: “Bir görev için Arapça bilen personel istendi. Beni de alıp Malatya’ya götürdüler. Üç komutanın olduğu odaya girip kendimi tanıttım. Komutan ‘Rizelisin, Arapçayı nereden biliyorsun?’ diye sordu. ‘El-Ezher mezunuyum.’ deyince yüzüme baktı ve ‘Şu terörist yetiştiren okul mu?’ diye sordu. Ben de ‘Dört yıl orada okudum, ne terörist gördüm ne de duydum.’ cevabını verdim.”

    Ali Yücel, yapılan düzenlemelerin de yeni mağduriyetlere yol açtığını anlattı: “Ocaktaki düzenlemede denklik derslerini ‘kendilerine en yakın üniversitede alabileceği’ şeklindeki uygulama güzeldir ancak yeterli değildir. Çünkü her birimizin işi gücü var. Yakın bile olsa amirinden izin alamazsa ne olacak? El-Ezher’le yeni bir kültür anlaşması imzalanmalı ve YÖK’ün bünyesinde eskiye dönük tüm genelgeleri ve kararları iptal edilmelidir. YÖK’te bir yönetmelik değişikliğine gidilmelidir. Eğer denklik eğitimi almışsa, 40 yaşında bile olsa kişi öğretmen olabilmeli. Formasyon ise ‘hizmet içi eğitim’ şeklinde, mesai saatleri dışında verilmeli.”
Paletlerin altında ezilen hayatlar...
Hayatımın hırsızı oldular: Pakistan İslam Üniversitesi mezunlarından Mehmet Ünal, denklikleri iptal edildiği için yıllarını kaybettiğini söylüyor. Ünal, “Denklik kaldırılmasaydı şu an da belki de profesördüm. Benim hayalim hep akademik kariyer yapmaktı ancak Pakistan İslam Üniversitesi’nde okuyup denkliğimin olmaması benim 12 yılıma mal oldu. 35 yaşıma geldim, hâlâ Marmara İlahiyat’ta yüksek lisans yapıyorum. Hayatımdan çaldılar, hayatımın hırsızı oldular. ‘Benim belirlediğim müfredatı okumuyorsa cahildir’ dediler.” ifadelerini kullanıyor.

Okulların açıldığı gün görevden alındı: Gaziantep Şahinbey Doğanca köyündeki okulda sınıf öğretmenliği yapan Sermes Uçar’ın hikâyesi ise insana ‘bu kadarı da olmaz’ dedirtiyor. Uçar, 15 Eylül 1997 tarihinde okulların açıldığı gün görevden alındığını öğreniyor: “O gün, köy okulunun belgelerini Milli Eğitim Müdürlüğü’ne götürmüştüm. Utana sıkıla bir belge verdiler, görevden alınmışım. Yaşadığım şokun etkisi hâlâ geçmiş değil.”

Yapılanlar, Anayasa’ya aykırı: Ali Türkmen ise bir yıl öğretmenlik yaptıktan sonra görevden alınıyor. Yapılanın hem Anayasa’ya hem de insan haklarına aykırı olduğunu söylüyor: “1992-93 Ezher Üniversitesi mezunuyum. 1996 yılında öğretmen olarak göreve başladım. 1997 yılında görevden alındım. Denkliği aldığım tarih 1993, denkliğimin iptali ise 1997 yılında olmuştur. ‘Verilmiş hak geri alınamaz’ şeklindeki Anayasa ilkesi gereğince tüm özlük haklarımın geriye iadesini ve bu hukuksuzluğun giderilmesini istiyorum.”

Aileme bakmak için inşaatlarda çalıştım: Musa Yerişenoğlu’nun da denkliği iptal edilince inşaatlarda yaşamak zorunda kaldığını anlatıyor: “1994’te Ezher’den mezun oldum. 1995’te denklik aldım. 1996’da atama sırası verildi. 28 Şubat süreci başlayınca denklik kaldırıldı, atamam iptal edildi. Stajyer arkadaşlarım da apar topar görevden alındı. Çok zor şartlar altında yaşamak zorunda kaldım. İnşaat işlerinde çalıştım, pencere yaptım… Şu an ise 4 vasıta değiştirerek gidebildiğim bir işte çalışıyorum.”

40 yaş sınırına takıldım: 1995 Ezher mezunu Hakan Saraç, özel bir dershanede idareci olarak çalışıyor. Yaşadığı hayal kırıklığını şöyle anlatıyor: “Türkiye’de işler normalleşmeye başlayınca diploma denklik belgemde yazan ‘Bu belge öğretmen atamalarında geçerli değildir.’ ibaresini kaldırtmak için YÖK’e başvurdum. 2009’da o ibare kaldırıldı. Artık diplomam öğretmenlik atamalarında geçerli fakat bu kez de 40 yaş sınırına takıldım.”

Akademik kariyerim sıfıra indirildi: Ali Özyiğit, orta, lise, üniversite öğrenimini (1987-1996) Mısır’da tamamlayıp Ezher’den mezun olunca denklik başvurusu yapıyor. Kemal Gürüz’ün YÖK başkanı olduğu dönemde denkliğin verilmeyeceği mektupla kendisine bildiriliyor. Şunları söylüyor: “Resmen ilkokul mezunu durumuna düşmüştüm. Akademik kariyerim sıfıra indirildi. Toplumda ilkokul mezunu olarak kabul edildim. Kız istemeye gittiğimde vasfım yok, ilkokul mezunu gözüküyorum. Çalıştığım firmalarda üniversite mezunu olmayan pasif eleman olarak gözüktüm. Asker kaçağı oldum. Mecbur dışarıdan orta ve liseyi verdim. Üniversite için de ancak 2012’de İstanbul Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden denklik alabildim. Türk vatandaşı olarak öz vatanımızda yabancılaştırıldık, ötekileştirildik, hor görüldük.”