PKK, 15 Şubat'ı 'uluslararası komplo' olarak tanımlayıp eylemler için gerekçe yapıyor. Nitekim bugün de çok sayıda protesto gösterisi ve boykot olacak.
Gerçi eylemler her yıl yapılıyor ancak bu kez durum biraz farklı.
Çünkü İmralı ile devam eden görüşmelerden pozitif haberler geliyor. Birkaç gün içerisinde PKK'nın sınır dışına çekilmesine ilişkin takvim ilan edilebilir.
O açıdan PKK'nın bugün sergileyeceği tablo çözüm sürecinin seyri için de önemli.
Şiddet olursa süreçten rahatsız olan, pozisyon kapmaya çalışan odakların niyeti de açığa çıkacak.
Tabii söz konusu olan Öcalan'ın Türkiye'ye teslimi olunca kafaları karıştıran başka noktalar da var.
Mesela Öcalan bize neden teslim edildi ve neden 1999'da?
Belki bazılarına iddialı gelebilir ancak Öcalan'ın teslimi üzerine dönen trafiğin hâlâ çok azını biliyoruz.
Kim bilir belki bir gün 'eski siyasilerden birisi' kendisine yapılan teklifi anlatır!
Gündemin diğer sıcak konuları 4. Yargı Paketi ve 28 Şubat dalgaları...
4. Yargı Paketi az çok kamuoyuna yansıdı. Özü itibariyle teknik bir düzenleme. Adalet Bakanlığı uzun zamandır üzerinde çalışıyordu. Hatta birkaç kez Bakanlar Kurulu'nda gündem de oldu.
İtirazlar/düzeltmeler yapıldı.
Bu ayrıntıyı aktarmamın nedeni şu: Söz konusu paket ilgisi olmadığı halde İmralı süreci ile ilişkilendiriliyor.
Hatta pazarlık unsurlarından birisi dendi.
Yetmedi paketin 3 ya da 4 bin KCK'lının, komutanların ve milletvekillerinin tahliyesine neden olacağı anlatıldı.
Bilerek ya da bilmeyerek beklenti yükseltildi. Paket ortaya çıkınca da 'dağ fare doğurdu' ya da 'derin hayal kırıklığı' yorumları yapılıyor.
Oysa paketin hazırlanış gerekçesi de üzerinde çalışılan detayları da AİHM kararları doğrultusunda belirlenmişti.
Hukuki süreç işliyor
Gelelim 28 Şubat'a...
Son iki gündür 28 Şubat dalgaları ile güne başlıyoruz. Eğer ikisini tek dalga sayarsak 8. dalgadayız ve dün itibariyle yeni tutuklamalar oldu.
Detaylara geçmeden önce şu noktanın altını çizmek lazım.
Başbakan Erdoğan'ın Balyoz sanığı Ergin Saygun'u ziyareti, bu davalara karşı olanlarda bir bayram havasına neden oldu.
Hatta 'fırsat bu fırsat' deyip tüm davalardan tahliye talep ettiler. Yetmedi 'hükümetin özür dilemesi gerektiğini' de söylediler.
Ancak iki gelişme acele edenlerin boş havuza atladıklarını gösterdi.
Öncelikle Başbakan Erdoğan, Saygun'a ziyaretinin tamamen insani boyutlarda ele alınması gerektiğini söyleyip hukuki sürecin ayrı bir konu olduğuna işaret etti.
Ardından da 28 Şubat dalgası geldi.
Yani hukuk kamuoyundaki tartışmalardan bağımsız olarak işliyor. Mahkeme Nisan 2012'deki ilk dalgadan bu yana somut deliller üzerinden hareket ederek BÇG etrafında örgütlenen yapının izini sürüyor.
Peki şimdi ne olacak?
28 Şubat'ın faturası sadece askerlere mi çıkacak? Sonuçta tarihe postmodern darbe olarak giren bu süreçte siviller, bürokratlar, iş dünyası ve medya da vardı. Her şeyi askere fatura etmek haksızlık olur.
Başkentin havasına bakarak şunu söylemek mümkün:
Savcılık eldeki bilgi ve belgeler ışığında kendi yol haritasında ilerliyor. Yani dalgalar sürer ve çok uzak olmayan bir zamanda sivil uzantılar da soruşturmaya dahil edilebilir.