Durmadan
gelişen savaş teknolojisindeki en son safhanın kısaca DRONE ya da İHA
(insansız hava aracı) denen uzaktan kumandalı, silahlı ya da silahsız
hava araçları kullanımı olduğuna; bunda da Amerika’nın önde gittiğine;
bundan sonra da bu ülkenin bu konuda daha fazla hamle yapmaya kararlı
olduğuna hiç şüphe yok.
Nitekim
bu sebeple 10 yıl kadar önce Pentagon’un envanterinde sadece 50 İHA
mevcutken bugün bu sayı 7500 civarına yükselmiş bulunuyor. Bir başka
açıdan bakıldığında bugün Amerikan hava kuvvetlerinin uçak mevcudunun
üçte birinden fazlasının İHA’lardan meydana geldiği de söylenebilir. Bu
miktarın ne kadarı silahlı, ne kadarı silahsız İHA’lar açıklanmıyor.
İlk silahlı İHA saldırısını yaklaşık 11 yıl önce Afganistan’da gerçekleştiren Amerika bugün de İHA saldırılarına yine en çok bu ülkede ve Afganistan-Pakistan sınır bölgelerinde devam ediyor. Geçen yıl bu saldırılar 450; 2011 yılında ise 300 civarındaydı. Bu sayı saldırıların önemli miktarda artmakta olduğunu kendiliğinden ortaya koyuyor. Bu yılın ilk iki ayında da saldırıların en az 5 olduğu tahmin ediliyor.
Bu saldırılarda ölen pek çok kişi de söz konusu. Militan lider ve kadroların yanı sıra pek çok sivil de bu saldırılar sonucunu hayatını kaybetmiş bulunuyor. Bu konuda değişik sayılar var. Öldürülen militan bakımından sayının 350-400 arası olduğu söyleniyor. İngiltere kaynaklı bir araştırmacı gazetecilik kuruluşuna göre, 2004 yılından bu yana söz konusu saldırılarda 2600 ila 3400 arası kişi ölmüş bulunuyor. Bunun da 475 ile 890 kadarının sivil kimseler olduğu söyleniyor.
Başka kaynaklar da sivil ölü sayısını aşağı yukarı bu civarda veriyorlar. Senato Silahlık Kuvvetler Komitesi üyesi Cumhuriyetçi Lindsey Graham’ın birkaç gün önce verdiği demece göre, Afganistan saldırılarında aralarında sivillerin de olduğu 4700 kişi ölmüş bulunuyor. Yalanlanmayan bu sayı Amerikan İHA’ların son 11 yıldaki ‘performansı’ olarak da görülebilir.
Esasen Afganistan’daki sivil kayıplar konusu bugün hem Amerika ve hem de milletlerarası camiada hararetle konuşulan, ele alınan bir konu olarak tezahür ediyor. Nitekim BM insan hakları kuruluşu bu konuya bigâne kalamayarak konuyu araştırma yönünde önemli bir karar almış bulunuyor. Ben Emerson adlı BM yetkilisi bu konuda Genel Kurul’a sunulmak üzere kapsamlı bir rapor hazırlayacak yakında. Bu yüzden önümüzdeki dönemde İHA’lar ve yol açtıkları sivil kayıplar ve bağlantılı konular dünya gündeminde daha fazla yer alacak.
Afganistan, Amerikan’nın İHA saldırılarına devam ettiği tek ülke elbette değil; başka yerlerde de benzer saldırıları zaman zaman gerçekleşiyor. Bu konuda akla gelen ilk ülke de elbette Yemen; daha sonra da Somali ve çevresi. Üstelik Kuzey Afrika’daki son gelişmeler sebebiyle Amerika hem bu bölge ve hem de yakın bölgelerdeki İHA varlık ve miktarını artırmaya kararlı görünüyor. Nitekim, son haberlerde Amerika’nın Nijer ile geçen ay vardığı askeri işbirliği anlaşması çerçevesinde bu ülkede bir İHA üssü kurmaya hazırlandığı, bu amaçla 60 askerden meydana gelen ilk kurma ekibinin ülkeye gelip çalışmalarına başladığı bildiriliyor. Esasen, bu haberi Başkan Obama geçen cuma kendisi de açıklamıştı. Bu bakımdan artık Nijer’de de Amerikan varlığı bir gerçek oluyor.
Nijer, Amerika’nın Afrika’daki son İHA üssü haline gelirken Amerika’nın son birkaç yıldır Afrika Boynuzu denen stratejik noktada bulunan Cibuti ve Etiyopya’da da İHA’ları kullanmakta olduğunu da hatırlamak lazım bu bağlamda. Sonuçta Amerika, Afrika’da askeri varlığını İHA’larla, bunların bulunduğu üslerle tahkim ediyor ve başta Afrika’daki El Kaide olmak üzere kendine düşman gördüğü diğer unsurların, grupların peşine düşmüş bulunuyor. Kısacası, sivil kayıplar, İHA kullanımının hukuki ve ahlaki tartışmaları Amerika’yı etkilememiş görünüyor. Bir yandan yeni İHA üsleri kuruyor; diğer yandan daha etkili, daha güçlü İHA’lar elde etme yolunda ilerliyor. İHA konusunda çok çalışan Türkiye bu konulara bigâne kalmamalı elbette; zira bu konular önümüzdeki dönemde çok tartışılacak.
İlk silahlı İHA saldırısını yaklaşık 11 yıl önce Afganistan’da gerçekleştiren Amerika bugün de İHA saldırılarına yine en çok bu ülkede ve Afganistan-Pakistan sınır bölgelerinde devam ediyor. Geçen yıl bu saldırılar 450; 2011 yılında ise 300 civarındaydı. Bu sayı saldırıların önemli miktarda artmakta olduğunu kendiliğinden ortaya koyuyor. Bu yılın ilk iki ayında da saldırıların en az 5 olduğu tahmin ediliyor.
Bu saldırılarda ölen pek çok kişi de söz konusu. Militan lider ve kadroların yanı sıra pek çok sivil de bu saldırılar sonucunu hayatını kaybetmiş bulunuyor. Bu konuda değişik sayılar var. Öldürülen militan bakımından sayının 350-400 arası olduğu söyleniyor. İngiltere kaynaklı bir araştırmacı gazetecilik kuruluşuna göre, 2004 yılından bu yana söz konusu saldırılarda 2600 ila 3400 arası kişi ölmüş bulunuyor. Bunun da 475 ile 890 kadarının sivil kimseler olduğu söyleniyor.
Başka kaynaklar da sivil ölü sayısını aşağı yukarı bu civarda veriyorlar. Senato Silahlık Kuvvetler Komitesi üyesi Cumhuriyetçi Lindsey Graham’ın birkaç gün önce verdiği demece göre, Afganistan saldırılarında aralarında sivillerin de olduğu 4700 kişi ölmüş bulunuyor. Yalanlanmayan bu sayı Amerikan İHA’ların son 11 yıldaki ‘performansı’ olarak da görülebilir.
Esasen Afganistan’daki sivil kayıplar konusu bugün hem Amerika ve hem de milletlerarası camiada hararetle konuşulan, ele alınan bir konu olarak tezahür ediyor. Nitekim BM insan hakları kuruluşu bu konuya bigâne kalamayarak konuyu araştırma yönünde önemli bir karar almış bulunuyor. Ben Emerson adlı BM yetkilisi bu konuda Genel Kurul’a sunulmak üzere kapsamlı bir rapor hazırlayacak yakında. Bu yüzden önümüzdeki dönemde İHA’lar ve yol açtıkları sivil kayıplar ve bağlantılı konular dünya gündeminde daha fazla yer alacak.
Afganistan, Amerikan’nın İHA saldırılarına devam ettiği tek ülke elbette değil; başka yerlerde de benzer saldırıları zaman zaman gerçekleşiyor. Bu konuda akla gelen ilk ülke de elbette Yemen; daha sonra da Somali ve çevresi. Üstelik Kuzey Afrika’daki son gelişmeler sebebiyle Amerika hem bu bölge ve hem de yakın bölgelerdeki İHA varlık ve miktarını artırmaya kararlı görünüyor. Nitekim, son haberlerde Amerika’nın Nijer ile geçen ay vardığı askeri işbirliği anlaşması çerçevesinde bu ülkede bir İHA üssü kurmaya hazırlandığı, bu amaçla 60 askerden meydana gelen ilk kurma ekibinin ülkeye gelip çalışmalarına başladığı bildiriliyor. Esasen, bu haberi Başkan Obama geçen cuma kendisi de açıklamıştı. Bu bakımdan artık Nijer’de de Amerikan varlığı bir gerçek oluyor.
Nijer, Amerika’nın Afrika’daki son İHA üssü haline gelirken Amerika’nın son birkaç yıldır Afrika Boynuzu denen stratejik noktada bulunan Cibuti ve Etiyopya’da da İHA’ları kullanmakta olduğunu da hatırlamak lazım bu bağlamda. Sonuçta Amerika, Afrika’da askeri varlığını İHA’larla, bunların bulunduğu üslerle tahkim ediyor ve başta Afrika’daki El Kaide olmak üzere kendine düşman gördüğü diğer unsurların, grupların peşine düşmüş bulunuyor. Kısacası, sivil kayıplar, İHA kullanımının hukuki ve ahlaki tartışmaları Amerika’yı etkilememiş görünüyor. Bir yandan yeni İHA üsleri kuruyor; diğer yandan daha etkili, daha güçlü İHA’lar elde etme yolunda ilerliyor. İHA konusunda çok çalışan Türkiye bu konulara bigâne kalmamalı elbette; zira bu konular önümüzdeki dönemde çok tartışılacak.