Geçen hafta Genelkurmay Başkanlığı, MİT’ten TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu’na giden Hrant Dink’in Özel Kuvvetler Komutanlığı’na bağlı Beyaz Kuvvetler tarafından öldürüldüğünü söyleyen bir ihbar mektubunun basında yer alması üzerine bir açıklama yaptı.
Açıklamayı özeti şuydu: Özel Kuvvetler Komutanlığı legal bir kurumdur, illegal işler yapmaz.
Günlük rutin işleri arasında yıllarca bağlı olduğu hükümete karşı kara propaganda siteleri yönetmek de olan bir ordunun legal tanımıyla bizimki arasında bir uçurum olduğu açık.
TSK’nın bu legal illegal işlerinin merkezinde 1952’de Özel Harp Dairesi olarak kurulan Özel Kuvvetler Komutanlığı oldu. Bu komutanlıkla ilgili bildiğimiz pek çok şey komplo teorisinden ibaret. En net bildiğimiz şey ise her türlü komplo teorisine taş çıkaracak cinsten. Kaynak sağlam. 1971 yılında Özel Harp Dairesi’nin başkanlığını yapmış Kemal Yamak’ın Gölgede Kalan İzler ve Gölgeleşen Bizler kitabındaki sayfalar süren ketumiyetin bozulduğu şu satırlar:
“Bu daire önceden tespit ettiği, vatan ve millet için severek ve
gönüllü hizmet edeceğine inandığı vatandaşını tetkik eder, inceler ve
müspet kanaate varırsa, Genelkurmay Başkanlığı’nın yazılı emriyle görev
teklif eder ve eğiterek bu personeli göreve hazırlar. Partisini, dinini,
mezhebini sormaz....
Birçok kimseyi ayağa kaldıracağını biliyorum ama bu noktada yazmak istiyorum.
Sayın Ecevit’in inandırıcılığına dayanarak alevlenen ve Sayın Ecevit’in
zaman zaman medyanın ilgisi için bizzat öne çıkarak söyledikleriyle
devam eden bu iftira kampanyası sürdürülürken, bu teşkilatın içinde o
zaman kendi partisinden ne kadar personelin, hatta Türkiye Büyük Millet
Meclisi’nde birbirini hiç tanımayan kaç milletvekilinin bulunduğunu ve
bunun sadece kendi partisine ait bir durum olmadığını, birisi
söyleyiverseydi ne olurdu? (...) Aslında onlar milletvekilliği
dönemlerinde değil, daha genç yaşlarda bölgesinde güvenilir, saygın,
sözü geçen ve gerektiğinde halkıyla bütünleşerek, milleti ve vatanı için
yapılacak mücadelede önder olabilecek niteliklere sahip oldukları için
seçilmişlerdi. Milletvekili oluşları da bu seçimin doğruluğunu
göstermiyor muydu?”
Bu legal illegal işleri anlamak için biraz Ergenekon İddianameleri’ne kulak kabartalım. Kulak kabartacağız çünkü bunlar iddianamenin kenarında köşesinde kalmış telefon konuşmaları.
Telefonun bir ucunda bir Kızılay emeklisi, diğer ucunda bir yayınevi sahibi.
Bu legal illegal işleri anlamak için biraz Ergenekon İddianameleri’ne kulak kabartalım. Kulak kabartacağız çünkü bunlar iddianamenin kenarında köşesinde kalmış telefon konuşmaları.
Telefonun bir ucunda bir Kızılay emeklisi, diğer ucunda bir yayınevi sahibi.
İkisinin de ne askerî ne de herhangi resmî görevleri var, hayatları boyunca olmamış da.
Dinliyoruz:
Dinliyoruz:
“02.01.2008
Kemal Aydın: O da zannediyorum Özel Kuvvetlerden emekli, bilmiyorum sizin ee bu Özel Kuvvetler in emeklisi var mı yok mu?
Durmuş Ali Özoğlu: Abi, sence olur mu?
Aydın: Olmaz. Emekli olmaz.
Özoğlu: Özel Kuvvetler’den emeklilik mi olur abi ya.
Özoğlu: Valla bu soğuk soğuktan filan
böyle artık yürümekten tabanlarımız şişti. Soğuktan perişan olduk ya.
Ben bu eksi otuz derecede günlerce kalıyorsam bu Mehmetçik kalıyorsa.
Şüphesiz bu memlekete ihanet eden elbette o cezasını fazlasıyla değil
aynen görecektir.
Aydın: Canım benim kurban olurum. Tamam,
o... ilgili aldığım emrin gereğini yapıyorum. Başkomutanımın emrinin
gereğini harfiyyen yerine getiriyorum.”
Biraz daha dinleyelim. Ergenekon Davası İddianamesi’ne göre bu iki isim bir grup teğmene bir tür mentorlük yaparak onları Özel Kuvvetler Komutanlığı’na hazırlıyorlar. O teğmenlerden biri yayınevi sahibi Özoğlu ile konuşuyor.
Biraz daha dinleyelim. Ergenekon Davası İddianamesi’ne göre bu iki isim bir grup teğmene bir tür mentorlük yaparak onları Özel Kuvvetler Komutanlığı’na hazırlıyorlar. O teğmenlerden biri yayınevi sahibi Özoğlu ile konuşuyor.
“31.05.2008
Noyan Çalıkuşu: Bizde sizin izinizden
gelemeye çalışıyoruz. Kemal Amcamın sizin ellerinizde yoğrularak
hakikaten müthiş bir konuma geldiğimizi düşünüyoruz.
Durmuş Ali Özoğlu: Daha da daha da
geleceksiniz sizler akıllı ve zekisiniz vatanseversiniz her şeyden öte
Mustafa Kemalin Askerisiniz. Biz nöbeti devredecez onun için sağlam ve
sıkısınız.
Çalıkuşu: Nöbeti devralmaya hazırız biz
Ali amca. Şimdi Özel Kuvvetlere hazırlanıyoruz tabi hem Özel Kuvvetlere
hem de inşallah Kurmaylık için çalışacağız yani.
Özoğlu: Siz kurmay olmazsanız olamazsanız biz nöbeti kime devredecez.
Noyan: Siz de vaktiniz olduğu zaman geliyorsunuz uykunuzdan feragat ediyorsunuz.
Özoğlu: Ya ne demek ne demek. Onlar feda
olsun. Şimdi Noyan şunu asla unutmayın ve bunu arkadaşlarınıza da mümkün
olduğunca da anlatın hissettirin askerlik sadece üniformayla da
olmuyor. Kışlada görev yapmakla olmuyor yani sizler Kurmay olacaksınız
en iyi asker olacaksınız günü geldiğinde o üniformayı üzerinizden
çıkartmanız gerektiğinde çıkartıp gene askerliğe devam edeceksiniz.
Çalıkuşu: Onu kesinlikle yaparız yani ona
gönüllüyüz en gönüllülerden en önde gidenleriz biz yani öyle olmak
isteriz biz zaten vatan için evet.
Özoğlu: Çünkü bu devlet bu devlet ve bu
ordu böyle ayakta durur böyle yaşar bu millet böyle yaşıyor. Yani sadece
kışladakilerle yürümüyor bu iş. Elbette orası çok önemli ama böyle bu
tarafı da önemli çok önemli görevler verilecektir.
Çalıkuşu: Evet kutsal vatan görevini en
meşakkatli şekilde ayakta en güzel şekilde ayakta tutacak şekilde bunla
yapıyorlar dediğini gibi onlar yapıyorlar.
Özoğlu: Elbette yani devletin birçok
unsuru var. Bütün dünyada bu değişmez kural Noyancım bütün dünyada
değişmez kural niye bu hainler habire saldırıyor ‘Derin Devlet’
hikâyelerine işte bunun için çünkü.
Çalıkuşu: Evet kesinlikle çünkü onu çökertmeye çalışıyorlar o zaman zaten bizim sonumuz olur.
Özoğlu: Biz bizler elimizden geleni yapacağız siz de yapacaksınız sizden sonrakileri yetiştireceksiniz.”
Peki, nasıl işler bu özel işler?
Yine iddianameden birkaç kayıt daha.
Yine iddianameden birkaç kayıt daha.
“12.01.2008
Özoğlu: Kıbrıs’a gittim geldim bu arada Rum kesimine
geçtim. O dondurma yediği yer var ya Talat’ın filan p...Yorgo’nun
dondurmasını yediği, orayı da yerle bir ettik abi kapıda ne Birleşmiş
Milletler askeri müdahale edebildi ne de Rum askeri... Kıbrıslı
gazeteler yazıyor ki Rum kesimi saldırıya uğradı falan diye kim
oldukları belli değil yerle bir etttiler diye yazmış biri. 19 Mayısta
güzel bir miting yaptık.
Özoğlu: Dün akşam Tayyip Erdoğan bak yerini söylüyorum
sana iyi dinle. Tuzla Aydınlı köyü, Gizli Bahçe, villa numarasını da
söyleyeyim mi saat kaçta kimlerle olduğunu da.
15.01.2008
Mehmet K.: Şimdi bizim Antep’teki arkadaşlar, şimdi
bunların ellerinde 70-80 kişilik bir genç grup var. 20-25 yaşlarında.
İstediğimiz her türden sağlamlar. Ekip olarak şimdi bunlar bir iş
girişiminde bulundular Barzani ile ilgili bir çalışma yaptılar. Bu işin
içerisinde bayağı şeyler var, Özel de var... Birçok şeye iş yaptılar.
Antep, Mersin, İzmir, Kuzey Irak çalışmaları.
Özoğlu: Çok güzel.
Mehmet K.: Bunların elinde Özel Kuvvetlerde bir çocuk var.
Doğu’da çalışan bir çocuk 25 yaşlarında falan. Bayramdan yirmi gün önce
bu adam bağlantıları çıkarmak için Mersin’e geçiyor.. Buna yoldan çekil
diyorlar... Aradan yirmi gün geçiyor, bayramdan önce iki gün öncesine.
Bu tekrar çalışmalara devam ediyor devam ettikçe... elemanı vuruyorlar.
Özoğlu: Ölmüş mü çocuk?
Mehmet K.: Tabii tabii çocuk ölmüş. Elemanı bu cenazeye
katılıyor bakıyor ki onlar cenazeye katılmışlar tabii ölen elemanın
babası da emekli savcı. Şimdi bu durumda bizim o çocuk, bundan sonra
bunu öldürmek için doktor kıyafeti falan filan, bunun evine gider bunu
öldürmek için, ben bunu Antep’te çıkarttım.
Özoğlu: İyi yapmışsın.
Mehmet: Tabii adam kaç gün dayanır bir onbeş gün dayanır,
yirmi gün dayanır. Fazla dayanabilecek gücü yok bunun şu an Antep’e
gitmiyor ama gittiği günde vurulacağı kesin. Şimdi bundan ne yapabilirim
dayısı çok büyük çok büyük işlere girişimde bulundular bunlar.
Özoğlu: E peki şimdi ellerindeki o şeyleri ne yaptılar, bilgileri dosyaları?
Mehmet K.: İstediğiniz zaman size fakslatabilirim.
Özoğlu: Şimdi bu arkadaş Antep’in dışında değil mi?
Mehmet K.: Tabii. Telefon falan dahi taşımıyor.
Özoğlu: Taşımasın. Şimdi güvenli bir yerde mi?
Mehmet: Tabii şu anda güvenli yerde.
Özoğlu: Ondan sonra ne gerekiyorsa girişimde bulunuruz Mehmet.”
Bir fotoğraf karesiyle bitirelim. Yer, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alay Komutanlığı. Tarih, 17 Mayıs 2008. Sabah 09:35. Alay’ın tarihindeki tüm komutanların resimlerinin duvara asılı olduğu özel hazırlanmış köşenin önünde Alay Komutanı Albay Ferhat Özgen sivil kıyafetli bir adamın karşısında esas duruşta bekliyor.
O sivil adamın adı. Doğru tahmin: Durmuş Ali Özoğlu.
Özoğlu savcılık ifadesinde Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda çalıştığı iddialarını yalanladı. Avukatı ve daha sonra Ergenekon sanığı da olan Yusuf Erikel ise müvekkilini şöyle savundu:
Bir fotoğraf karesiyle bitirelim. Yer, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde Kıbrıs Türk Kuvvetleri Alay Komutanlığı. Tarih, 17 Mayıs 2008. Sabah 09:35. Alay’ın tarihindeki tüm komutanların resimlerinin duvara asılı olduğu özel hazırlanmış köşenin önünde Alay Komutanı Albay Ferhat Özgen sivil kıyafetli bir adamın karşısında esas duruşta bekliyor.
O sivil adamın adı. Doğru tahmin: Durmuş Ali Özoğlu.
Özoğlu savcılık ifadesinde Özel Kuvvetler Komutanlığı’nda çalıştığı iddialarını yalanladı. Avukatı ve daha sonra Ergenekon sanığı da olan Yusuf Erikel ise müvekkilini şöyle savundu:
“Müvekkillerimin çok açık faaliyetlerinin Genelkurmay’ın bilgisi
dışında olduğu düşünülemez. Toplumsal Dönüşüm Yayınevi de,
Genelkurmay’ın onayını almış bir yayınevidir. Bize göre bu yayınevini ve
yöneticilerini, bu suçla ilintilemek, devletin hayati birimleri
tarafından onay almış böyle bir yayınevini suçlu göstermek, doğrudan
devleti yıpratacak bir karar olacaktır.”
Siz buna hâlâ legal mi diyorsunuz?