Türkiye
Büyük Millet Meclisi (TBMM) Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu
Başkanı Nimet Baş, geçmişte yaşanan darbe süreçleriyle ilgili önemli
açıklamalar yaptı.
1960
darbesi ve sonrasındaki olayların hâlâ aydınlatılmadığını belirten Baş,
bu konuların gün yüzüne çıkarılması için yeni bir araştırma komisyonu
kurmayı planladıklarını söyledi. Yaptıkları incelemelerde önemli
ayrıntılara ulaştıklarını ifade eden Komisyon Başkanı, “Algıladığımız
odur ki, kesinlikle bütün bu olanlar, siyasî suikastlar, cinayetler ve
karanlık olayların her biri, birtakım kozmik odalarda üretilen
psikolojik harbin unsurlarıdır. Toplumda ayrıştırıcı şekilde tetiklenmiş
ve kullanılmıştır.” dedi. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları
Vakfı’nın (SETA) ‘Türkiye Darbeleriyle Yüzleşiyor’ başlıklı paneline
katılan Nimet Baş, darbelerin hepsinin ortak bir temeli olduğunu
vurguladı. “Her dönemde Alevi-Sünni çatışmasından başlayarak toplumun
kutuplaşmasına sebep olan karanlık olaylar yaşanmış ve aydınlanmamış.”
diye konuştu.
1960’tan 28 Şubat sürecine kadar bütün darbeleri
mercek altına aldıklarını ve özellikle 28 Şubat’ın en uzun dönemi
kapsayan tipik bir darbe olduğunu kaydetti. Bu süreçte yüz binlerce
kişinin, belli odaklar tarafından bilfiil fişlendiğini dile getirdi.
28 Şubat sürecinde toplumdan yüz binlerce kişinin, belli odaklar tarafından bilfiil fişlendiğine ve yaşanan bu durumdan dolayı da ciddi mağduriyetlerin yaşandığına işaret etti. Bu süreçte karşılaştıkları bazı belgeler karşısında komisyon üyelerinin şaşkınlık yaşadığını belirten Baş, konuşmasını şöyle noktaladı: “Bir sivil memurun evinde yapılan aramada bir Kur’an-ı Kerim, bir de Allah yazılı bir hat yazısı bulmuşlar. Bununla ilgili olarak şöyle bir işlem yapılmış. “Her ne kadar Kur’an-ı Kerim yasak yayınlar içinde olmasa da dinî bilgiler ihtiva ettiği için el konulmasına. Devamında Allah yazılı hattın irticai yayın kapsamına alınmasından el konulmasına...” Bu ülkede hemen herkesin evinde Kur’an-ı Kerim bulunur. Bir memurun, inancı gereği olan kutsal kitabına el konulup memuriyetten atılması karşısında biz şoke olduk.”