Dünya ve Türkiye'nin sıcak gündemini Doç.
Dr. Ramazan Kurtoğlu ile konuştuk. Türkiye ekonomisinin giderek daha da
kötüleştiğini ve yabancıların tekeline girdiğini belirten Kurtoğlu,
Suriye'de düşürülen uçağımızla ilgili de çarpıcı tespitlerde bulundu.
Röportaj:GÖKÇEN GÖKSAL
Batılı güç odaklarının "Muhammed'siz İslâm" projesini gündeme
getirdiğinin altını çizen Kurtoğlu, ABD başkanlarının ilginç bir ortak
özelliğini de açıkladı. Kurtoğlu, siyonist museviliğin dünya hakimiyeti
projesinin adım adım işlediğini söyledi.
Hıristiyanlık ve Yahudilik tam anlamıyla Mısır paganizmi ve Roma
paganizminin de karışımıyla senkretik, bağdaştırılmış bir din. Bu iki
dinin önderlerinin hiçbirinin mezarları belli değil. Ama İslam'ın
Peygamberinin ve önderlerinin mezarı belli. İslâm'ı senkretik bir din
haline getirmenin ilk yolu peygambersiz hale getirmektir. Bunun için
İbrahim'i dinler diyelim diye bir akım var. Bu akımda yeni değil
kökenleri Endülüs'e gider. 1929'a gider. Kelime-i Şehadet'in Muhammeden
Resulullah kısmını söylemeyelim diyenler var. Burada hedef doğrudan
doğruyu Hazreti Peygamberimizdir. Çünkü O'nu İslam'dan kopardığınızda
İslam'ın diğer tarafını kolay kopartırsınız. İslam toplumlarında müthiş
bir Peygamber sevgisi vardır. Batı dünyasında evanjelistler dışında
böyle bir peygamber sevgisi yoğun değildir.
Küresel oligarşiye haftalık 1 milyar TL faiz ödüyoruz
2012'nin sonuna gelirken resmi rakamlarda yüzde 10 dolaylarında
dolaşan bir işsizlik var ki bu işsizlik en az iki katı. Bir taraftan
hane halkının borcu tarihinde hiç olmadığı kadar 260 milyar TL'yi
geçmiş. Bu daha bir ay içinde maaşını alamadığı için 1.3 milyon kredi
borcu temerrüde düştü vatandaş ödeyemedi. Öte yandan ihracatımız
ithalata bağlı. İç ve dış borç 625 milyar dolar. Ticaret açığı 100
milyar dolar civarında. Cari açık 60 milyar dolar civarında. Düğün değil
bayram değil. Ha bire Türkiye'yi poh pohluyorlar. Sıcak para daha çok
gelecek. Forex döviz piyasalarında Türkiye dünyanın en kârlı ülkelerinde
biridir. Türkiye kürsel finans oligarşisine haftalık 1 milyar TL faiz
ödüyor. Şu an da Türk bankacılık sisteminin yüzde 72'si yabancıların
elinde. Sigortacılık sisteminin yüzde 90'ı yabancıların elinde.
İhracatın yüzde 55'i yabancıların elinde. İthalatın yüzde 60'ı
yabancıların elinde. Onun için Türkiye'yi daha büyük bir sıkıntı
bekliyor.
UÇAĞIMIZI SURİYE DÜŞÜRMEDİ
Suriye bir uçağımızı düşürdü dediler.
Uçak savar yok.
Füze yok.
Kuyruğunun kuyruğunda bir şey patlamışmış da uçak düşmüş. Bu uçağın
elektrik devreleri kontrolden çıkarıldı, uçağın yönetimi pilotun elinden
alındı. Tıpkı 11 Eylül'de olduğu gibi. Bugün siz Houston'dan Mars'a 850
kiloluk arcı gönderip buradan kontrol edebiliyorsunuz, uçağın
kontrolünü de pilotun elinden alırsınız. Uçakları pilotların elinden
alıp ikiz kulelere çaktılar. Aynı şey bizim uçağımızın da başına geldi.
1998 yılında Amerika'da ders verirken, bir öğretim görevlisi arkadaşım;
"Hocam 20 yıl içinde Suriye diye bir devlet kalmayacak" dedi. Gözümle
gördüm, kulağımla duydum bunu, yıl 1998 dikkat çekiyorum" dedi.
ASALA, uluslararası istihbaratın operasyonu
ABD'deyken bir öğretim görevlisinin eşi direkt olarak bana, "Hocam
siz ASALA'nın hakikaten terör örgütü olduğunu mu düşünüyorsunuz?" diye
sordu. Ben de evet dedim. O da şöyle dedi: ASALA, Türkiye'ye yönelik
uluslararası istihbarat güçlerinin operasyonudur. Dikkat edin ASALA'nıın
şehit ettiği diplomatlara dikkat edin. Dışişleri Bakanlığı'nda iki ana
omurga vardır. Katledilen diplomatların büyük çoğunluğunun Türk soyundan
olması tesadüf mü? Bunu bana orada söylediler.
Terörün evrildiği nokta konusunda ne düşünüyorsunuz. İzlenen politika.
Durum vahim. Şuradan vahim. Biliyorsunuz Meclis'ten 4 Haziran 2003
tarihinde self determinasyon ikiz yasalar geçirildi. Bu da 7 Temmuz
2003'te uluslararası sözleşme haline getirildi. Bunu özelliği şudur; Her
ne kadar hükümet çekince koymuş olsa da bu proje 1966'dan beri
özellikle, o zamanlar Rusya tarafından Sovyetler birliği tarafından
bununla son altı aydır PKK'nın özellikle Hakkari ve çevresine
yüklendiğini PKK liderlerinin bir saatliğine de olsa 'bayrak asın
bağımsızlık ilan edin' demesini yan yana getirirsek bu şu demektir:
Böyle bir bayrak çekme ve bağımsızlık ilanı kitle iletişim araçlarıyla
duyurulacak dünyaya. BM bunu tanıyacak ve BM kararıyla NATO tarafından
Türkiye bombalanacak. Bu konuda tarihini tam hatırlayamıyorum ama 6-7
yıl önce böyle bir yazı yazdım O zamanlar milliyetçi vatansever
çevrelerden birebir tanıdığım arkadaşlar 'ya olur mu hocam' dediler. Ben
bunu yazdıktan 2 yıl sonra Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Mahir Kaynak,
'Batı, Türkiye'ye müdahaleye hazırlanıyor' diye yazdı. Mahir Kaynak'la
pek çok konuda görüş ayrılığımız vardır ama bu konuda hem fikiriz.
NEDEN LİBYA DEDİNİZ?
Libya modeli biliyorsunuz diğer Arap ülkelerine ve Suriye daha askeri
müdahaleler yapılmadı ama Libya'ya Fransa'nın başını çektiği sonra
ABD'nin de katıldığı bir NATO müdahalesi var. Türkiye her şeye rağmen
çevre ülkelerden Türkiye'ye olacak saldırıyı Türkiye karşılayabilecek,
kudretli bir orduya sahip. Ancak Türkiye içeriden zayıflatılmak
isteniyor. Siyasi, toplumsal, hukuki alanda ülkenin zayıflatılması
önceliği var. Çünkü Türkiye ne Irak, ne Afganistan, ne de İran. Bu
bölgede baktığımızda Türkiye Rusya ve İran'ı da yan yana koyarsak ancak 2
buçuk devlet İsrail'in dişine dokunur. Zaten Siyonist Evanjelist bir
kısım kehanetlerde özellikle Türkiye ve Rusya'nın kuzeyden gelecek bir
İsrail'e saldırı konusunda teolojik kaynaklarda bol miktarda yazı var.
Bu konuda da Michael David Evans'ın 'Amerikan kehanetleri' adlı kitabı
var. Bu adam MOSSAD ve CIA danışmanıdır. Bu kitap Türkçeye çevrilmiş ama
son derece yanlış ve eksik çevrilmiş bir kitap. Ben yayıncısıyla bir
kaç sene önce görüştüğümde hocam bizi kitabı yayınladığımıza pişman
ettiler, eksik çevrildiğini bizde biliyoruz ama bu bizim boyumuz aştı
dediler.
TÜRKİYE SURİYE KONUSUNDA NEDEN BU KADAR ANGAJE OLDU?
Dışişleri Bakanı Ahmet Davudoğlu bana göre Sayın Başbakan'ı da
yanılttı. Çok sayıda bürokratla kişiyle görüştüm. Sayın başbakan
lüzumundan fazla angaje oldu. Çin ve Rusya BM'de Suriye rejimi ile
ilgili kararları veto ediyorlar, ama aynı zamanda muhaliflere de para ve
silah yardımı yapıyorlar. Peki biz neden bütün köprüleri attık. Şuan da
İsrail de dahil olmak üzere herkes Suriye ile ticaretini yapıyor. Biz
hariç. Bizim güneydoğulu kardeşlerimiz avucunu yalıyor. Bunun maliyeti
en az 5 milyar dolar civarında.
SURİYE KONUSUNDA ÖNCE ÇIKAN ÜLKELERDEN BİRİ DE KATAR. BUNU NASIL DEĞERLENDİRİYORSUNUZ?
Bir başka hadise ise. Suriye'ye kim demokrasi getirecek. Başını
çekenlere bakın. Suudi Arabistan, Katar. Buralarda demokrasi mi var.
2000'li yılların başında Universty of Pensilvanya'da kısa süreli bir
eğitime gittim. Pensilvanya Üniversitesi'nde derse gelen hocalardan
birisi. Bir grup Türkü yemeğe davet etti. Daha sonra Pazar olması
hasebiyle bizi bir kiliseye götürdüler. Kilisede devasa bir ekran. Ben
gözümle gördüm kulağımla duydum bunu, ekrana, Hz Peygambere, Türklere
verip veriştiren, bir sinevizyon, artı papaz efendi de bu havada. Sonra
beni davet eden hoca papaza bir şeyler söyledi. Sonra papaz aramızda
misafirler var diyerek bunları geçiştirdi. Sonra bu televizyon yayınının
nerede yapıldığını sordum. 44 dilde Katar'daki dünyanın en büyük
Amerikan üssünden yapıldığını öğrendim. Bunu duyduğumda küçük dilimi
yutacaktım. Bu yayın hâlâ Katar'da devam ediyor. Böyle bir Katar,
Suriye'ye demokrasi getirecekmiş.
ESAD DIŞ DESTEK OLMADAN DEVRİLEBİLİR Mİ?
Esad'ı savunacak değilim. Esad'ın babasını getiren MOSSAD'dır. Merak
edenler gidip bakabilir Paris Sorbonne'da çok sayıda tez var, bu
söylediğime. Esad yalnız falan değil. Muhalifler bu haliyle Esad'ı
deviremez. Rusya ile ABD'nin el sıkışması gerekir. Bunun için de Esad'ı
devirmeleri mümkün değil. BM'de Çin ve Rusya veto ediyor. Ama bunu
yaparken de muhaliflere silah satıyor. İsrail dahil Suriye ile herkes
ticaretini yapıyor. Ama Türkiye bunun dışında kalıyor.
UÇAĞIMIZI SİZCE KİM NEDEN DÜŞÜRDÜ?
Suriye bir uçağımızı düşürdü dediler. Uçak savar yok. Füze yok.
Kuyruğunda bir şey patlamışmış da uçak düşmüş. Bu uçağın elektrik
devreleri kontrolden çıkarıldı, uçağın yönetimi pilotun elinden alındı.
Tıpkı 11 Eylül'de olduğu gibi. Bugün siz Houston'dan Mars'a 850 tonluk
aracı gönderip buradan kontrol edebiliyorsunuz, uçağın kontrolünü de
pilotun elinden alırsınız. Uçakları pilotların elinden alıp ikiz
kulelere çaktılar. Aynı şey bizim uçağımızın da başına geldi. Suriye ne
bizim uçağımız düşürmeye cesaret edebilir, ne de Türkiye'ye bulaşmaya
cesaret edebilir. Adamın başında 400 tane bela var. Kaldı ki Türk ordusu
Suriye'yi bir kaşık suda boğar. Maksad o değil. Maksad neydi.
Evanjelistlerin izlediği mesihi bir çizgi var. Bu çizgide 2025'e
giderken Ortadoğu'da bir savaş çıkarılmak isteniyor. 2008 krizini
rahmetle aratacak bir kriz çıkarılmak isteniyor. Bakınız 2008 krizi
geldiğinde dünyanın milli geliri 69 trilyon dolardı. Dünyaya
kakaladıkları bizim eşik altı olarak tabir ettiğimiz, beş para etmez
suni kağıtlar, 603 trilyon dolar kağıt kakalamışlar. 'İnside job' diye
bir film var mutlaka seyredin. Krizin nasıl tezgahlandığını anlatıyor.
Eğer kriz çözülüyor olsaydı bu kağıtların değerinin düşmüş olması
gerekirdi. Ne oldu biliyor musunuz bu kağıtların değeri 780 trilyon
oldu. Kağıt basıp dünyaya dayıyorlar. Kağıtı tabiri caizse 40 tane
baharatı bir araya getirip bir kağıt haline getiriyorlar. Uyduruk
şeylere ABD halkını söğüşlüyorlar. ABD merkez bankası bir avuç
Wallstreet çetenin elinde. ABD halkı bu işe çözüm bulamadığı sürece ki
bir hareket başlatıldı biliyorsunuz Wallstert'i işgal 17 eylül 2001'den
beri bir hareket var. Dua edelim bu hareket pozitif küreselleşmeye yol
açar.
MAYIS ÇİÇEĞİ GEMİSİNİN İLGİNÇ ÖYKÜSÜ
OBAMA'YA BİRİLERİ ÇOK UMUT BAĞLAMIŞTI. AMA DEĞİŞEN BİR ŞEY OLMADI. BUNUN BİR SEBEBİ VAR MI?
1620'lerde Hollanda'dan kalkan bir gemi İngiltere'den de yolcuları
alarak 101 kişiyi alarak Bugünkü Boston çevresine gittiler. Ve çok
çeşitli kaynaklardan Myflower (Mayıs Çiçeği) gemisiyle giderken 2 kişi
ölüyor ama 3 kadın doğum yapıyor bir kadın ikiz doğuruyor. Yine aynı
insan sayısı Amerika'ya çıkıyor. 63 gün süren bir yolculuk bu. Onları
Amerika'da Kızıldereliler karşılıyor ve onlara bal kabağı yediriyorlar.
Bu 101 kişi biraz zaman geçince Kızılderelileri katlediyorlar. Ve bunu
da Kanada ve Amerika'da şükran günü olarak kutluyorlar. Myflower
gemisiyle Amerika'ya çıkan bu 101 kişilik aileden şimdiye kadar ABD'de
14 başkanı çıkmıştır. Obama 44. Başkandır. Amerika eski Kudüs'ün yerine
yeni Kudüs kurmak istemektedir. Eski Kudüs Tanrı İmparatorluğuyla görevi
devralıncaya kadar yeni Kudüs olarak kaderi belirlenmiştir. Buna
'belirlenmiş kader' denir. Amerikan dış politikasının askeri gücünün ve
iktisat politikasının temelini bu oluşturur. Nedir 'Belirlenmiş kader',
seçilmiş millet, İncil'den alınan replikle dünyaya demokrasi getirecek,
dünyayı dize getirecek ve seçilmiş millete karşı çıkan herkes
Deccal'dir. Böyle bir mantalite var. İnanç bu.
14 ABD BAŞKANI ÇIKARAN 101 KİŞİLİK AİLE, HÂLÂ BAŞKAN ÇIKARMAYA DEVAM EDECEK Mİ?
Amerika'da hangi millettensin diye sorulduğunda Yahudiyim diyenlerin
oranı 6 milyona dayanır. Hangi dindensin diye sorulduğunda ise 3,5
milyon kişi Yahudi olduğunu söyler. Çünkü Yahudilerin büyük kısmı
prantis dediğimiz Hristiyandır. Roccofeller ailesi Protestan inancına
sahip ama Yahudi kökenlidir. Bundan dolayı milattan sonra Yahudiler
gittikleri yerlerde lobi çalışmalar yapmışlardır. Yahudi tarihinde
yazar; 'Yahudi için kıymetli taşı ceketinin, gömleğinin bir yerine
iliştirmek hayat sigortasıdır.' Zaten dikkat ediniz Museviler
bulundukları ülkelerde çok fazla gayrimenkule yönelmezler. İşte bu
noktada Evanjelistler diyor ki, özellikle 2025'lere kadar bunun
gerçekleşebileceğini iddia ediyorlar. Bu konuda da ABD'de çok sayıda
basılmış yayınlar var. Bunlardan biri Grace Hallsell'in 'Tanrıyı
Kıyamete zorlamak'. Elbette bu aileler ABD başkanı çıkarmaya devam
ediyor. Ben bunlarla 1999'da Kaliforniya'da karşılaştım.
NE ANLATTILAR SİZE
Orada yine misafirlik sırasında evanjelizmi biliyor musunuz? diye
sordular. Dedim ki, duydum ama çok fazla ilgilenmiyorum. Bunun üzerine
İsa Mesih'in yeryüzüne inmesiyle ilgili diyorlar ki bunun için İsrail
devletinin kurulması gerekiyor. 1948'de kuruldu. İsrail'in nükleer güç
olması gerekiyor dediler. 1963'te oldu. Dünyanın dört bir tarafından
Yahudiler vaat edilmiş topraklara gelmesi gerekiyordu geldi. Rusya
1990'larda yıkıldıktan sonra ciddi bir Yahudi nüfusu Rusya'ya yerleşti.
Bu anlattıklarım Hallsell'in kitabında var. Amerika'nın Missouri
eyaletinde bir kanon şehrinde genetik bilimin de yardımıyla üçüncü
Süleyman tapınağının sunağında kurban edilecek kızıl renkli çiftleşmemiş
güveler hazır bekletiliyor. Üçüncü Süleyman tapınağının zeytin dağından
elde edilmiş malzemeler Mescidi Aksa ile Kubbetül Sahra'ya iki İslam
mabedine 1,5 km uzaklıkta bekliyor. Örneğin AB binası Babil Kulesi
şeklinde. Oturduğu zemin ise kabalanın hayat ağacı modeline göre
yapılmıştır. Şimdi de diyorlar ki Üçüncü Süleyman Tapınağı mutlaka
yapılacak. Çünkü bu noktada iki görüş ortaya çıkıyor. Museviler Kral
Davud soyundan bir Mesih bekliyorlar. İsrail'de nüfusun yaklaşık yüzde
20'si Mesih gelmeden önce kurulduğu için bugünkü İsrail devletine karşı
ve yıkılması gerektiğini söylüyorlar. Hıristiyanlar Hz. İsa yani Mesih'i
bekliyor. Müslümanların bir kısmı Mehdi'yi bir kısmı da hadislere
dayanarak Hz. İsa ve Mehdi'yi bekliyor. Böyle bir inanç dünyayı felakete
götürür. Çünkü tanrı adına konuştuğunu söyleyenlerle pazarlık
edemezsiniz.
YEGANE AMAÇLARI BU MU?
Bunlara iktisadi bir güç olmak istiyorlar asında. Ama bir dine
başvuru söz konusu. Kitleleri harekete geçirmek için önce halkı
inandırmak, iki orduyu inandırmak gerekiyor. Halkı dine atıfta
bulunarak, orduyu savaşa sokmak içinde enerji politikalarını öne
sürüyorlar. Bor'un dünya rezervinin yüzde 67'si bu topraklarda. Şu anda
Hindistan 150 milyar dolarlık Norveç 27 milyar dolarlık nükleer santral
kuruyor. Bu nükleer santralin yakıtı artık uranyum değil. Toryum.
Toryum'un dünya rezervinin yüzde 70'i bu ülkede. Ama biz, 50 yıldır
nükleer santral kuralım mı diye tartışıyoruz. Maalesef çok acı. Benim
yüzüme söylendi adam diyor ki kardeşim siz Orta Asya'ndan geldiniz tası
tarağı toplayan gidin Mescid-i Aksa Kubbetüs Sahra'nın altını oyuyorlar.
HAARP diye bir teknoloji var. Bu teknoloji ile bunu yıkacaklar. Adamlar
bana şunu söyledi. ABD Mescidi Aksa ile Kubbetüs Sahra sizin için
kutsal, alın götürün o zaman İstanbul'a. Meselenin çok boyutu var. Dini
boyutu var, siyasi boyutu var, iktisadi boyutu var. Evanjelistler,
dünyayı kıymete sürüklüyor.
BİZ BU KIYAMETİN NERESİNDEYİZ
Evanjelistler dünyayı kıyamete zorluyor. Bu çalışmaların ana yemeği
Türkiye. 1135 Kurtuba doğumlu, 1204'de Mısır'da ölen, İbn-i Meymun var.
Meymun Museviler tarafından peygamber mertebesinde görülen Babil
Tevratı'nın tefsircisidir. Mesih beklentisini Babil Tevratı'na Meymun
sokmuştur. İbn-i Meymun'un Tevrat tefsirini Levi Strauss diye bir Alman
kökenli Amerikalı siyaset felsefecisi siyaset felsefesine
dönüştürmüştür. Bu ekibin katıksız iktidarı George w. Bush İktidarıdır.
Neocon iktidarıdır. Bu sürecin din, siyaset, felsefesi iktisadi, finans
ayağı da 1978 Washington Konsensüsüyle Milton Friedman tarafından
seçkinci bir ekonomi modeli olarak ortaya konmuştur. Bize de o zamanlar
siz kalkınmayla dönüşüm yapamıyorsunuz. Size bir reçete yazacağız sizin
tüm dertlerine merhem olacak. Reçeteyi yazan Kemal Derviş, Sherman
Robinson. Kemal Derviş'in kim odluğunu uzun uzun anlatmaya gerek yok.
İsteyenler Mahmut Çetin'in 'Genetik İhanet' kitabını okuyabilir. Derviş
2002 yılında Türkiye'ye kurtarıcı olarak kakalandı. Bu proje sonucunda
bugün Türkiye 2012 Ağustos ayının verilerine göre hane halkı borcu 260
milyar TL kamu ve özel sektörün ki özel sektörün borcu daha önemli
Arjantini batıran borç budur. 625 milyar dolar. 325 dış borç, 300 milyar
doları iç borç. İMKB'nin yüzde 80 yabancıların eklinde bunlar
Türkiye'ye geliyorlar DİBİS dediğimiz devlet iş borçlanma senetlerinde
İMKB'ye Forex döviz piyasalarına yatırım yapıyorlar. 1.1.2012'de
Türkiye'ye 1 milyon doları getiren yabancı şu anda 1 milyon 460
milyonları olarak parayı cebinde koyacak.
BAŞTA İNTERNETTE HER YERDE FOREX VAR. BU NEDİR?
Para kazandırma devri başlatıldı. Bunu kazanan da Anadolu'nun
Müslüman Türk halkı değil. Bir avuç seçkin. Biraz önce bahsettim Türkiye
haftada 1 milyar TL faiz ödüyor. Türkiye'nin 1980'den bu yana faizler
1.5 trilyon doları geçti ve bu paralar 5 bin kişiye verildi. Türk
bankacılık sektöründeki banka mevduatının yüzde 60'ı 33 bin kişinin.
Gerisi de 80 milyonun. Şu ana Türkiye iktisaden çökertilmiş durumda.
BANKLARA SON YILLARDA SÜREKLİ OLARAK ALTIN MEVDUATI AÇIYOR
- Buğdayın tonu 240 dolardan 950 dolara geldi. Mısır pirinç soya
fasulyesi aldı başını gidiyor. Bunda kürsel iklim değişikliğinin de payı
var tabii. Eğer bir ülkede ve bütün dünyada gıda fiyatları yukarı
gidiyorsa. savaş habercisidir. Birinci ve ikinci dünya harbi gösterdi
kıymetli metallerin fiyatları fişek gibi gidiyorsa dünyanın merkez
bankları sürekli altına yatırım yapıyorsa bu savaş habercisisidir.
TÜRKİYE'NİN KREDİ NOTU ARTIRILIYOR. ANLATILARINIZA GÖRE O ZAMAN ORATADA BİR ÇELİŞKİ VAR
Dünyanın en yükse reel faizini ödeyen ülkeyiz. Bizim kredi notumuz
arttırınca insanlar göbek atıp oynayacak hale geliyor. Ben bunu
anlamıyorum. Türkiye ihracat mı patlattı. 100 dolarlık ihracatın 82
doları ithal girdilerden oluşuyor. Türkiye bizim bilmediğimiz bir maden
mi buldu. Türkiye ne yaptı da kredi notu arttı. Bunun sebebi şu
Türkiye'ye sıcak para akışı artarak devam edecek, kürsel finans
sisteminin Türkiye'ye biçtiği borç limiti 1 trilyon dolar. Şuanda bu
borç 750 milyar dolar civarında demek ki Türkiye'ye 250 milyar dolar
daha gazlayacaklar. Üretmediğimiz sürece biz bu filmi 1838-1914 Osmanlı
Türkiye'sinde gördük batarız. Evenajelistlerin temel ideali de Anadolu
ve hinterlandını kontrol etmek. Putin bizi niye seviyor, hayran olduğu
için mi hayır. Adam Rus milliyetçisi. O da biliyor Türkiye düşerse
Rusya'yı düşürmek daha kolay. Türkiye'nin yaptığı birçok hata Putin
sayesinde geri döndü. İşte Kıbrıs'da hata yaptık. Putin veto etmeseydi
gitmişti Kıbrıs. Dün o politikaları uygulayanlar rahmetli Denktaş'ı
övüyorlar.
TÜRKİYE EKONOMİSİNİ NASIL GÖRÜYORSUNUZ?
'Türkiye Ekonomisi 1838-2010' adlı bin sayfalık bir kitabım var.
Bakınız Tarih ülkemizde tekerrür ediyor. 1838 Balta Limanı Serbest
Ticaret Anlaşması neyse Gümrük Birliği Anlaşması odur. İlk dış borcumuzu
1854'te aldık. 1954'te son taksitini ödedik. 1839 Tanzimat Fermanı,
1856 Islahat Fermanı, 1881 Düyun-u Umumiye. Düyun-u Umumiye'nin bugünkü
karşılığı küresel finans oligarşisidir, IMF, Dünya Ticaret Örgütü. Bütün
bunları ele aldığınızda Türkiye'nin 1980'e geldiğinde 76.6 milyar dolar
milli gelir 13.4 milyar dolar iç ve dış borcu yüzde 7'lik işsizliğiyle
dayalı bir ekonomisi vardı. Şu an da Türk bankacılık sisteminin yüzde
72'si yabancıların elinde. Sigortacılık sisteminin yüzde 90'ı
yabancıların elinde. İhracatın yüzde 55'i yabancıların elinde. İthalatın
yüzde 60'ı yabancıların elinde. Onun için Türkiye'yi daha büyük bir
sıkıntı bekliyor.
SİZİN 'İSLAMI MUHAMMEDSİZ BİR DİN HALİNE GETİRMEK İSTİYORLAR' DİYE BİR DEĞERLENDİRMENİZ VAR. BUNU BİRAZ AÇAR MISINIZ?
Hıristiyanlık ve Yahudilik tam anlamıyla Mısır paganizmi ve Roma
paganizminin de karışımıyla senkretik, bağdaştırılmış bir din. Bu iki
dinin önderlerinin hiçbirinin mezarları belli değil. Ama İslam'ın
peygamberlerinin ve önderlerinin mezarı belli. İslam'ı senkretik bir din
haline getirmenin ilk yolu peygambersiz hale getirmektir. Bunun için
İbrahimi dinler diyelim diye bir akım var bu akım da yeni değil
kökenleri Endülüs'e gider. 1929'a gider. Kelime-i Şehadet'in Muhammeden
Resululah kısmını söylemeyelim diyenler var. Burada hedef doğrudan
doğruyu Hazreti Peygamberimizdir. Çünkü O'nu İslam'dan kopardığınızda
İslam'ın diğer tarafını kolay kopartırsınız. İslam toplumlarında müthiş
bir peygamber sevgisi vardır. Batı dünyasında evanjelistler dışında
böyle bir peygamber sevgisi yoğun değildir. Bunun için var güçleriyle
İslam'ı paganist bir senkretik dinin içine pompalamak, sokmak
istiyorlar. Bunun için bir yandan radikal anlayışlar empoze edilerek,
bir yandan kabala kökenli new age akımlarla sulandırılmaya çalışılıyor.
İSLAM DÜNYASINDA İNFİALE NEDEN OLAN MÜSLÜMANLARIN MASUMİYETİ' FİLMİNİ BU KARENİN NERESİNE KOYUYORSUNUZ?
Peygamber Efendimize hakaret eden film de bu konseptin bir parçası.
Bu konseptin başka parçaları da var. Da Vincinin Şifresi de bu konseptin
parçası. Önümüzde 20-30 yıl içinde bir tane kadın özellikle
çıkartılacak. Hz. İsa'nın soyundan geliyor diye. Hıristiyan dünyaya
kakalayacaklar. Çünkü Katolik Hıristiyanlığın dayanağı yok yıkıldı.
Şuanda güney Amerika Katolik Hıristiyanlığın en güçlü olduğu yerlerden
biri her gün 60 bin kişi evanjelist oluyor. Bu Vatikan'ı korkutuyor ve
bundan dolayı onlar Da Vinciyle onlar katolikliğe vuruyor. İsa'nın
çilesiyle Katolikler onlara vurdu. Bu politikaların temelini Hollywood
filmlerinde göre bilirsiniz.
BU GÜÇ SAVAŞI KİMLER ARASINDA GEÇİYOR?
Dünyada üç ana güç odağı var. Birincisi Evanjelist Siyonist odak.
İkincisi Opus Dei aracılığıyla Vatikan yani Katolik dünyası. Bir diğeri
de adına illimunati deyin, Masonlar deyin, Tavistot deyin, ezoterizm
daha çok belki bu denebilir. Aslında bu son saydığım her iki tarafı da
kontrol ediyor. Tavşana kaç tazıya tut diyorlar çünkü, nihayette
kurulmak istenen eski Kudüs merkezli, yeni Kudüs Amerika'dır bu inanca
göre, eski Kudüs merkezli Kral Davud soyundan tanrı imparatorluğu. Olay
para falan değil olay tamamen inançlı, yani inançlara bağlı daha açık
söyleyeyim Siyonist Museviliğin dünya hakimiyet projesi.
HIRISTİYANLARLA MUSEVİLERİN HİÇ AYRIŞTIĞI BİR NOKTA YOK MU?
Bu noktada Evangelistlerle şurada ayrışıyorlar. Bu projeler olurken
sağ kalacak olan Yahudiler evangelist olacak. Bunların sayısı 144 bin.
Onların dışındaki Yahudiler öleceği için bu Yahudileri çok kızdırıyor.
Burada birde başka bir şey var. Siyonist Musevilerin günahtan arınma
teolojisi var. Mesih'in gelmesi için dünyada günahın çoğalması
gerektiğine inanıyorlar. Hollywood filmlerine dikkat eden böyle şeyler
çok işlenir. Hıristiyan Mesihçiliği ise kaos teorisini dayanıyor.
İSRAİL, ABD, İRAN BU TEORİNİN NERESİNDE DURUYOR?
Dünyada ekonomik tribülasyon, kıtlık savaşlar, zaten tanrı
imparatorluğu kurulacağında dünyadaki dört insandan üçü ölecek. Böyle
bir duruma yol açabilecek bir savaş da konvansiyonel silahlarla yapılmaz
nükleer silahlarla yapılır. O açıdan mesele İran'ın en büyük
destekçisi, Amerikalı milliyetçilerdir. İran İsrail'e bu bombaları atar
mı, atamaz. İran'ın elinde beş tane on tane var. İsrail elinde daha
yirmi yıl önceki kayıtlarda iki yüz tane bomba vardı. Bugün bu sayının
350 civarında olduğu belirtiliyor. Amerika'da, Fransa ve Rusya'da da
nükleer bomba var. İsrail'in elindeki nükleer bomba tehdit değil de
İran'daki mi tehdit. Burada başka bir şey var. Netanyahu bunu söyledi.
İran yaparsa Türkiye yapar Suudi Arabistan yapar dedi. Suudi Arabistan
yapamaz ama Türkiye yapabilir. Oradan mesaj veriyor. Bak bu işe
girerseniz tepenize binerim. Batı karşısında İslam dünyası ilk defa bu
kadar zayıf. Dünyanın en fakir 35 ülkesi Müslüman.