Az
iyi niyet olsa Veli Küçük ve Şener Eruygur’dan Tuncay Özkan, Çetin
Doğan ve İlker Başbuğ’a Ergenekon sanıklarının, Atatürk’ün hedef
gösterdiği ‘muasır medeniyet’ kriterleriyle bağdaşmayan işlere
bulaştığını görmek için 64 milyon sayfalık belgeye gerek yok. Bunun için
4 sayfalık ‘İrticayla Mücadele Eylem Planı’ yeterli.
AK
Parti ve Gülen’i bitirmeyi hedefleyen bu belge, ilk kez 12 Haziran
2009’da Taraf’ta yayımlandı. Tanık ifadelerine yansıyan, karargâhtaki
belge/bilgisayar ‘temizleme’ işlemi tamamlandıktan ve belgenin aslının
çıkmayacağından emin olduktan sonra Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ,
kuvvet komutanları ve 32 generalle basının karşısına çıkıp, bu belge
için “kâğıt parçası” dedi. Yargının yapması gereken, “olmayan belgenin
gerçekliğini araştırmak değil, hazırlayanı bulmaktı”.
Belgede
imzası bulunan Albay Dursun Çiçek üzerinden aylarca süren ıslak imza,
imza makinesi gibi tuhaf tartışmaların ardından; kriminal
laboratuvarlarının incelemeleri, isimsiz bir subayın gönderdiği belgenin
aslı ve Genelkurmay’ın itirafıyla 4 sayfanın ‘kâğıt parçası’ değil,
demokratik iktidarı ve Gülen’i bitirmeyi hedefleyen plan olduğu
kesinleşti.
Belgede şöyle deniyordu:
“Laik, demokratik
düzeni yıkarak şeriata dayalı İslam devleti kurma hayalindeki AKP
Hükümeti ve ona destek veren çeşitli gruplar ile Gülen grubu başta olmak
üzere radikal dini oluşumlar hakkındaki gerçekleri gün yüzüne çıkarmak,
kamuoyu desteğini kırmak ve faaliyetlerine son vermek...”
“Askeri
suç kapsamında yapılacak ışık evleri baskınlarında, silahlı terör
örgütü oluşturmak doğrultusunda; silah, mühimmat, plan vb. materyal
bulunması sağlanarak, FG Grubu ‘Silahlı Terör Örgütü’ Fethullahçı
Silahlı Terör Örgütü kapsamına aldırılacak ve soruşturmaları askeri
yargıda yürütülecektir.”
“Ergenekon kapsamında tutuklanan
askerlerin masum olduğu, irticayla etkin mücadele ettikleri için
üzerlerine iftira atıldığı şeklinde haberler yaptırılacaktır.”
64
milyon sayfa tuttuğu söylenen Ergenekon dosyasının en azından bu 4
sayfasının gerçekliği ispatlandı. Peki tüm belgelere uydurma diyenlerden
pişmanlık duyan oldu mu? Aksine, hiçbir şey olmamış gibi Harvardlı
profesörün de desteğiyle karalama kampanyası sürdü.
Peki ‘muasır
medeniyet’in bir parçası olan Avrupa Birliği’nin, süreçteki hataları
eleştirirken Ergenekon davasını “demokratik kurumların düzgün işleyişi
ve hukukun üstünlüğüne duyulan güvenin güçlendirilmesi bakımından
fırsat” (AB İlerleme Raporu, Ekim 2012) olarak görmesi, ilerici
çevreleri hiç etkiledi mi? Ya da çağdaş dünyanın en muteber yargı kurumu
AİHM’nin, Çetin Doğan ve Tuncay Özkan davalarındaki iddiaları ciddi;
tutuklamaları haklı bulması, bir şey ifade etti mi? Hayır.
Türkiye’nin
karanlık siciline ve bunca belgeye rağmen AB hariç, sözde Türkiye’nin
demokratikleşmesini isteyen Batı ülkelerinin de Ergenekon davasına
fırsat yönünden baktığını söylemek zor. Örneğin, bugüne kadar hiçbir
Amerikalı yetkili, AB’nin dediği gibi Ergenekon davasının demokrasi için
fırsat olduğunu dile getirmedi. Batı medyası, daha çok süreçle ilgili
hataları öne çıkarmakla kalmadı; Ergenekon’un hedefindeki hükümeti ve
özellikle Gülen’i hedef alan, kendi standartlarına ters yayınlar yaptı.
Kuşkusuz
bunda, ‘ilericilerin’ Batı’daki irtibatları kadar, Türkiye’nin
Ergenekon’dan temizlenmesinin ne anlama geleceğini iyi bilen belli
odakların da rolü oldu. Önemli düşünce kuruluşları sürecin fırsat yönüne
değil, uzun tutukluluk süresi, zayıf deliller, muhalefeti susturma gibi
belli çevrelerin tekrarladığı iddialara takıldı. Ergenekon’a dair
hazırlanan İngilizce tek raporun, menfi olması ilginç değil mi?
Ne
belgelerin gerçek çıkması, ne AB ve AİHM’nin Ergenekon’a bakışı
ilericileri etkiledi. Kemalist, sol, ulusalcı ve ilerici çevrelere göre
Ergenekon sanıkları “Mustafa Kemal’in askerleri”. Darbe sanıklarından
yanlış yaptığını söyleyen tek kişi yok: Ne Eruygur ne Balbay ne de
Dursun Çiçek. Eski darbeciler de farksız. Darbeleri Araştırma Komisyonu
Başkanı Nimet Baş, “Herkes olması gerekenin yapıldığı görüşünde.” diyor.
Geçen cuma günkü Silivri haberlerine bakılırsa eski merkez medya da
değişmemiş. Ergenekon’la mücadeleyle özdeşleşen ÖYM’ler kapatılmış;
Taraf sarsılmış durumda. Ergenekon’un hedefindeki hükümetin bile kafası
karışık. Demokratikleşme sürecindeki yavaşlamanın da davaya bakışı
olumsuz etkilediği gerçek.
İspanya’daki gizli örgüt ‘GAL’i
çökerten Savcı Gordillo’nun şu sözleri, Ergenekon için de geçerli:
“Devlet terörünü gizlemeye çalışanlar, soruşturmayı önlemek için her
engeli çıkardı. Hükümet ve istihbarat örgütleri yardımcı olmadı. Üst
makamlardan gelen dosyayı rafa kaldırma taleplerine hayır dediğim için 3
kez davadan uzaklaştırıldım.”