Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun 'çok gizli'
raporunda, Erbakan'ın talimatıyla hazırlanan 1996 tarihli raporda CIA ve
MOSSAD bağlantısı olduğu öne sürülen 700 üyeli Çiller Özel Örgütü'nün
şeması var
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu'nun, darbe dönemlerine
ilişkin geçen ay açıklanan raporunun "çok gizli" açıklanmayan ek
belgeleri içinde özel bilgiler ortaya çıktı. Ergenekon soruşturmasında
basındaki iddiaların esas alınarak şema hazırlamasını eleştirilen Milli
İstihbarat Teşkilatı’nın (MİT), 1996’da basındaki haberlerle REFAHYOL
hükümetinin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın talimatıyla devletteki illegal yapılanmaya ilişkin şema ve rapor hazırladığı ortaya çıktı.
TBMM Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun kamuoyuna
açıklamadığı “çok gizli” belgeler arasından çıkan şemada, “Susurluk
olayı” ekseninde faili meçhul cinayetler, uyuşturucu ve nükleer madde
kaçakçılığı, MİT ve Emniyet içindeki yasadışı yapılanmalar, mafya
bağlantıları sıralandı. Basında yer alan biçimiyle “Çiller Özel Örgütü”
gibi ifadelerin aynen kullanıldığı şemaların altında “İddialar basında
yer aldığı şekilde şematize edilmiştir” notunun düşülmesi dikkat çekti.
Şemalar, 3 Kasım 1996’daki Susurluk kazasından sadece bir ay sonra hazırlanmış. Ekleriyle beraber 200 sayfayı bulan rapor Sönmez Köksal ile Şenkal Atasgun'un imzasını taşıyor.
Önder Yılmaz'ın Milliyet'teki haberine göre, Meclis
Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu üyesi CHP Gaziantep
milletvekili Mehmet Şeker’in başvurusu üzerine MİT, 17 Aralık 1996 tarih
ve 11.011.01.156/24746 sayı numaralı raporunu “çok gizli” damgasıyla
TBMM’ye gönderdi. Komisyon tarafından incelemeye alınan ve raporda
sadece birkaç cümleyle ifade edilerek kamuoyuna açıklanmayan “gizli”
damgalı ekler arasında yer alan raporun, dönemin Başbakan’ı Erbakan’ın
talimatı doğrultusunda MİT tarafından hazırlandığı, Sönmez Köksal ve
Şenkal Atasagun’un imzasını taşıdığı anlaşıldı. 30 sayfalık rapor,
şemalar ve ek belgelerle 200 sayfayı aşıyor.
Susurluk kazası ile ortaya çıkan devlet-mafya-siyaset üçgeni etrafında
yoğunlaşan olaylara değinilen raporda, Susurluk kazasının oluş şekli, Abdullah Çatlı ve İstanbul Kemalettin Eröge Polis Okulu Müdürü Hüseyin Kocadağ ve Gonca Us’un içinde öldüğü, dönemin DYP Şanlıurfa milletvekili Sedat Bucak’a
ait Mercedes’te bulunan silah ve dökümanlar, otomobildeki kişilerin
ilişkileri ile Abdullah Çatlı’nın üzerinden çıkanlar ayrıntılı olarak
anlatılıyor. İddiaların bir bölümünün istihbarat birimlerince elde
edilen, önemli bir bölümünün de basında çıkan bilgilerden derlendiği
ifade ediliyor.
CIA ve MOSSAD var
Raporda, “Çiller Özel Örgütü” iddialarına özel bir bölüm ayrılıyor.
Raporda, “DYP Genel Başkanı Tansu Çiller ve bazı MİT ve emniyet
mensupları ile ülkücülerin içinde yer aldığı özel suç örgütü
kurulmuştur. Örgüt mensupları arasında kendi aralarında özel bir örgüt
olarak adlandırılan Çiller Özel Örgütü CIA ve MOSSAD ile bağlantılıdır”
ifadelerine yer veriliyor.
Örgütü yapı ve kadrolarına ilişkin iddiaların da dile getirildiği
raporda, 700 kişiden oluşan özel büro içinde dönemin DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, eşi Özer Çiller, Elazığ Milletvekili ve İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür, Emniyet Genel Müdür Müşaviri emekli Albay Korkut Eken, Özel Harekât Dairesi Başkanı İbrahim Şahin, Susurluk kazasında öldüğünde İnterpol tarafından aranan ülkücü çete lideri Abdullah Çatlı’nın bulunduğu öne sürülüyor.
Cinayetler de listede
Raporda, “Çiller Özel Örgütü” olarak nitelenen örgütün eylemlerine ilişkin iddialar şöyle sıralanıyor:
"Haydar Aliyev’i devirme operasyonu, Çeçenistan’a müdahale ve Avrasya Feribotu’nun kaçırılması, Mehmet Ağar’la uyuşturucu kaçakçısı Hüseyin Baybaşin’in bağlantısı, Özer Çiller’in nükleer madde kaçakçılığı yapması, Manukyan’a suikast girişimi, Orgeneral Eşref Bitlis’in öldürülmesi, Cem Ersever ve arkadaşlarının öldürülmesi, Askar Simitko ve Lazım Esmaeli’nin öldürülmesi, Behçet Cantürk, Tarık Ümit, Avukat Yusuf Ekinci, Savaş Buldan, Hacı Karay, Adnan Yıldırım Tekvik Ağansoy, Medet Serhat’in öldürülmeleri.”
MİT’teki köstebek
Raporda, bu iddialardan bazılarının yaşanan süreç içerisinde
doğrulandığı, bazılarının ise araştırılıp delillendirilmesi gerektiği
ifade ediliyor. Raporda, araştırılması gereken iddialar arasında Tarık Ümit’in
öldürülmesi olayı başta gelirken, “Tarık Ümit’in, Çiller Özel Örgütü’ne
ilişkin olarak bildiği konular nedeniyle öldürülüp öldürülmediği
iddialarının, Ümit’in en son beraber görüldüğü söylenen polislerin
yeniden sorguya alınarak kanunun vuzua kavuşturulacağı
değerlendirilmektedir” ifadeleri kullanılıyor.
Çiller’in eşi Özer Çiller’in bilgi
sızdırması için MİT’e “adam yerleştirdiği” iddiasının da yer aldığı
raporda, “Tansu Çiller’in eski Danışmanı ve Başbakanlık Müşaviri Şakir Atik’in
Özer Çiller tarafından bilgi sızdırmak amacıyla MİT içerisinde
görevlendirildiği iddia edilmektedir. Anılan şahsın MİT’le ilişkisine
dair belge ekte görülmektedir” deniliyor.
'Susurluk’ta maddi çıkar var'
Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun KAMUOYUNA
açıklamadığı, dönemin Başbakanı Necmettin Erbakan’ın talimatıyla
hazırlanan “gizli” MİT raporunda, “Susurluk olayı” şöyle anlatılıyor:
Susurluk Olayı; devletin içinde kontrolsüz güçlerin varlığını,
Bu güçlerin devletin ihtiyaçları dışında istenmeye faaliyetlere yönelebildiğini,
Güvenlik kuvvetlerini, resmi güçler dışında bazı unsurları da devlet görevi adı altında kullandıklarını,
Devlet bazı belgelerinin pasaport vs. gibi gayri kanuni unsurlara verildiğini,
Devletin aynı kuruluş içerisinde farklı anlayışta olanların
birbirleriyle devletin olanaklarını kullanarak mücadele edebildiklerini,
İstihbarat ve örgütlü operasyonlarda çok başlılığının bulunduğunu, merkezi kontrolün yeterli olmadığını,
Gizlilik taşıması gereken devlet belgelerinin ve faaliyetlerinin dahi kolayca açıklanabildiğini, tartışılabildiğini,
Kontrolsüz güçlerin bazı siyasi güçler ve kişilerce desteklendiğini,
Devlet adına yapıldığı öne sürülen işlerde dahi büyük miktarlarda maddi
çıkarların söz konusu olduğunu, (Abdullh Çatlı’nın şirketleri ve
malvarlığı gibi) gösterecek nitelikte emarelerin ortaya çıkmasına neden
olmuştur.
‘Çift başlılık’ uyarısı MİT’ten
Meclis Darbe ve Muhtıraları Araştırma Komisyonu’nun açıklamadığı
“gizli” MİT raporunun “Sonuç ve Değerlendirme” bölümünde, ilgili
birimlerin derhal hukuki ve adli soruşturma yürütmesi istenirken, şu
tespitlere yer veriliyor:
İzah edilemez: Susurluk’taki trafik kazası olayı izahı
zor ve savunulamayacak bir beraberliği net olarak ortaya koymaktadır.
Kazaya konu araçta bulunan silahlar, belgeler ve diğer bulgular ve
araçta bulunanla suç amaçlı faaliyet içinde bulunduklarına kuvvetli
emare niteliğindedir.
Müsteşarlıkça devletin diğer yetkili kuruluşlarının görev alanına
girilmeksizin ve anılan kuruluşların kendi açısından gerekli araştırmayı
yaptıkları düşünülerek mevcut bilgilerden hareketle bu incelemenin
yapılması cihetine gidilmiştir.
Kanıtlanması zor: Olayla bağlantılı çevreler, geçmişte
kalan ve çeşitli dönemlerde tartışılmış bazı konuları -Asala ile
mücadele gibi- gündeme getirerek son zamanlarda vuku bulan olaylarla
ilişkilerini kamufle etme ve yayma eğilimindedir. Ortada birçok ciddi
iddia ve itham mevcuttur. Bunların bütünü geçmişte kalmış,
delillendirilmesi ve kanıtlanması çok zor iddialardır.
Bazılarına yaradı: Konunun medyada yayımlanış, ele
alınış biçimiyle ilgili ilgisiz herkesin konuşturulması, olayı saptırmak
istenlere büyük imkânlar sağlanmış. Büyük ölçüde gerçeklerden
uzaklaşılmış, somut olaylar ve olaylara ilgili kişilerden çok devlet ve
devletin tasarrufu tartışılır hale gelmiştir. Bu durumda olayların
gerçek suçlarla her vesileyle mevcut düzene saldırmayı adet haline
getirmiş bir kısım maksatlı çevrelerin işine yaradığı da ayrı bir
gerçektir. Tartışmaların ulaştığı boyut ise malumlarıdır. Bu durum
olaylara ilişkin gerçek bilgi ve belgelere ulaşılmasını zorlaştırmış,
daha çok spekülatif hususların gündeme gelmesine yol açmıştır.
Tedbir alınmalı: Yukarıdaki kısaca değinilen ve her
biri ayrı ayrı öneme sahip olan tespitlerden hareketle, gerekli
tedbirlerin alınmasında fayda görülmektedir.
Merkezi kontrol: Güvenlik kuvvetlerinin görevlerini
ifa ederken, yararlanmak durumunda bulunduğu her türlü unsurdan istifade
edebilme esasların çok iyi belirlenmesinde ve merkezi kontrole
bağlanmasında fayda görülmektedir.
İstihbarat çok başlı: İstihbaratla ilgili kuruluşların
yetki alanlarını genişletmeleri nedeniyle çok başlılık bulunmaktadır.
Bunun sonucu olarak bünyelerinde istihbarat birimi bulunan bütün
kuruluşlar istihbari metotları kullanarak görev alanlarını
ilgilendirmeyen bilgi ve imkâna sahip olmaktadır. Bunlar il düzeyinde
uygulandığı için merkezi kontrolün dışında kalmakta ve il düzeyinde
kontorollerin dahi yeterince sistemleştirilmediğinden kontrol dışı
güçler ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle isbtihbarat yetkisine sahip
kurumların durumlarının net olarak belirlenmesinde bu alanda her türlü
merkezi kontorolü sağlayacak yasal kuruluş olan MİT müsteşarlığının
koordinatörlüğünün işler hale getirilmesinde zaruret bulunmaktadır.
Örtülüye denetim: Örtlü operasyonlar bütün demokratik
ülkeler tarafından olağanüstü durumlarda, ulusal çıkarların korunması
amacıyla başvurulan mücadele metotlarından birisidir ancak, bu tür
çalışmalar bütün ülkelede merkezi karara dayanmakta ve etkili bir
merkezi denetime tabi olmakta, devletin meşru güçlerince icra
edilmektedir. Hangi gerekçeyle olursa olsun, yukarıda değinilen temel
prensiplerin dışına çıkılması, devletin denetimi açısından çeşitli
sıkıntıları ortaya çıkarmaktadır.
Siyasi çıkara dikkat: Devlet organlarının siyasi
otorite kararı ile hareket etmesi demokrasinin gereğidir. Ancak, bu
zaruretin kuruluşların siyaset içine çekilmesi şeklinde algılanmaması,
dolayısıyla siyasi partilerimizin devlet kuruluşlarına siyasi çıkarları
doğrultusunda yaklaşmamaları gerekmektedir.
Politize olanlar var: Politize olmuş kadroların idari
tedbirlerle ayıklanması objektif kamu görevi ve güvenliği için
vazgeçilmez koşul olarak düşünülmektedir.
İtirafçılar için sistem: Geçici köy koruculuğu yeniden
düzenlenmeli. Aynı şekilde itirafçılardan istifade edilmesi ve kontrol
edilebilir şekilde sisteme bağlanmasında fayda görülmektedir.
Demirel Arşivi’ndeki fişlemeler TBMM’de
Cumhurbaşkanlığı Süleyman Demirel Arşivi’nden TBMM Darbe ve Muhtıraları
Araştırma Komisyonu’na gönderilen belgelerde fişleme belgeleri ortaya
çıktı. Komisyon rporunun eklerinde, Cumhurbaşkanlığı’ndan Komisyon’a
gönderilen 28 Şubat dönemine ait bazı fişleme kayıtları yer aldı. Bu
kayıtların, Cumhurbaşkanlığı Süleyman Demirel Arşivi’ndan çıktığı
listelerin üzerindeki kaşelerde yazıyor.