Acaba Başbakan'ı kim ya da kimler dinledi?
Bu konuda Ankara kulisleri son aylarda hayli hareketli. Fısıltı gazetesinde envai çeşit senaryo var.
Birçoğunun PH malzemesi olduğu açık ancak bu durum olayın vahametini azaltmıyor.
Sonuçta bu ülkenin Başbakan'ı güvende değilse o ülkede kimse güvende olamaz.
Maalesef telekulak ve siyaset ilişkisi bizde hayli eski bir konu.
1947 bütçe görüşmelerinde Menderes ile Recep Peker telefon dinleme konusunu Meclis'te tartışıyorlar. Yüce Divan zabıtlarına göre DP ile CHP karşılıklı birbirini suçluyor.
1961'de Cumhurbaşkanı Cemal Gürsel telefonlarının dinlendiğini söyleyip tedbirler aldırmış, 1977'de Bülent Ecevit telefonunu MİT'in dinlediğini tespit ettirmiş,1984'te ise Başbakan Özal'ın konutundaki telefonlarda dinleme cihazı çıkmıştı.
1994'te dönemin başbakanı Tansu Çiller ile iki bakanın konuşmaları tam metin halinde basına servis edilmişti.
Merhum Özal gizli konuşmalarını makamında değil bahçede yapmış, Yılmaz başbakanken makamını sık sık MİT'e aratmıştı.
Başbakanlık eski Müsteşarı Hasan Celal Güzel'in telefonlarını dinleyenlere karşı telefonu her açtığında küfretmesi de yıllardır Ankara'da anlatılır.
1998'de Ankara Emniyeti'nin 8. katında yasa dışı dinleme birimi kurulduğu, başbakan ve cumhurbaşkanı dahil 963 numaranın dinlendiği ortaya çıkmıştı.
Örnekleri uzatmak mümkün.
Böcek bir yıl önce bulundu
Erdoğan yeni açıkladı ancak 'ilgili kaynaklar' böceğin bir yıl önce bulunduğunu teyit ediyorlar.
Hatta başka yerlerde de çıktığı yönünde bilgiler var. Demek ki Başbakan organize bir şekilde dinlenmiş, takibe alınmış.
Peki kim ya da kimler?
'Güvenilir kaynaklar'dan aldığım bilgi ve edindiğim izlenimlere göre adres yine devletin içine çıkıyor. Özellikle de bir kuvvet komutanlığı bünyesindeki illegal yapılanmaya.
Hatırlanacağı gibi Ergenekon sürecinde ortaya çıkan verilere göre jandarma bünyesinde illegal dinleme ve izleme birimi oluşturulmuş.
Örtülü ödenekten bu işe bütçe ayrılmış.
354. klasörde yer alan belgelerde, adil yargılamayı etkileme davasının ek delil klasörlerinde ve casusluk davasının delilleri arasında bu alanda hayli çarpıcı veriler var.
Yine İşçi Partisi'nde yapılan aramalarda Başbakan'ın görüşmelerinin ses kayıtları çıkmış hatta bunlar Aydınlık'ta yayımlanmıştı.
Gölcük'te çıkan belgelerde ise AK Partililer'in nasıl dinleneceğine dair talimatlar vardı.
Örnekleri uzatmak mümkün.
Maalesef Türkiye'de yaygın ve süreklilik arz eden bir durum bu. Üstelik Erdoğan'ın da dediği gibi 'En yakınınıza kadar girmiş' bu isimler.
Malum olduğu üzere Erdoğan'ın özel kalem müdürlüğünü yapan, hakkında yakalama çıkınca İngiltere'ye kaçan bazı sanıklar vardı.
Dahası yine Ergenekon'da çıkan bir fişleme 'adresi ortaya koyması' açısından hayli ilginç.
1 Temmuz 2008'deki 6. dalga sırasında gözaltına alınan eski Jandarma
Genel Komutanı Şener Eruygur'un orduevindeki ofisinde ele geçirilen
belgelerde yer alan bürokrat fişlemeleri çok çarpıcı.
'Dışişleri 1 xls' ve 'İçişleri xls' isimli belgelerde fişlenen bürokratlar var.
Aralarında kamuoyunun çok yakından tanıdığı isimleri de olduğu fişlemelerde "Köşk'e yerleştirildi", "Personel başkanlığında çok faydalı oldu, getirdiği bilgiler kıymetli" ya da "x'te başlaması sağlanmalı" gibi talimatlar dikkat çekiyor.
Sonuç itibariyle devletin derinliklerine gizlenmiş ve şimdilik sadece hedef küçültmüş yapılarla mücadele ciddi iştir.
Başbakan'ın ofisindeki böcek üzerine siyasi polemik yapılmayacak kadar önemlidir.
Mutlaka aydınlatılmalıdır.