26 Aralık 2012 Çarşamba

Erdoğan Neden Özür Dileyemez / Emre Uslu

Uludere faciasının birinci yıl dönümü. Olayın olduğu günün ertesinden itibaren devletin konuyu kapatmaya çalışacağı netleşmişti. Örneğin Şırnak’a gönderilen müfettişlere olayın üstünü kapatmaları yönünde telkinlerde bulunulmuş olabileceğini, müfettişlerin oraya soruşturma için değil araştırma için gönderildiğini, mülkiye müfettişlerinin bir idari soruşturma yapmayacaklarını daha önce yazmıştım. Yazdıklarım teker teker doğrulandı. Hatta hükümete yakın bazı yazarlar hükümet bugün çözecek yarın çözecek diye bizleri uyutmaya oyalamaya çalıştı ama bizim açımızdan durum netti. Hükümet Uludere faciasının üstünü kapatmak istiyordu.
Peki, hükümet Uludere faciasını neden kapatmak istesin? Neden özür dilemesin?
 
Bunu anlamak için Uludere faciasının gelişimi, bombalanma kararı ve sonrasını bilmek gerekiyor.
 
Sanırım artık şu konuda kafalar net: Uludere faciası bir planlı operasyondu. O kafilenin içinde Fehman Hüseyin’in de bulunduğu istihbaratı ile TSK dolduruşa getirildi. Bu “istihbarat” akışı o kadar yoğundu ki TSK oraya uçak kaldırıp bombalamaya kilitlendi. Uludere faciasının öncesinde en az yedi sekiz farklı raporla “Fehman Hüseyin bu bölgede” istihbaratı alındığı biliniyor. Uludere olayından sonra PKK’nın Kuzey Irak’ta MİT’e çalışan kişileri öldürdüğü de basına yansıdı.
 
Bu yönüyle Uludere faciası öncelikle bir istihbarat faciası. Başbakan’ın Uludere faciası nedeniyle özür dilemesi demek istihbarat teşkilatının ciddi bir soruşturma geçirmesi demek. Bunu da en fazla istemeyen Başbakan. MİT’e dokunulmazlık kanunu çıkararak soruşturmayı zaten önlemiş durumda. Yani aslında biz Başbakan özür dilesin derken Başbakan’ın en istemediği şeyi yapmasını istiyoruz. Dolayısıyla özür filan hayal.
Ayrıca operasyon kararı açısından bakıldığında da Erdoğan açısından büyük sorun var. Zira uluslararası anlaşmalar çerçevesinde Uludere operasyonu bir “sıcak takip” operasyonu değil “sınır ötesi operasyonu”dur. Bu noktada operasyon kararının kimin tarafından verileceği konusunda birtakım belirsizlikler var. Yetki devri yapılmış olsa bile Uludere’de “vur emri” hükümeti doğal olarak sorumlu kılıyor. Özellikle uluslararası mahkemelerde bu Erdoğan’ı zor durumda bırakacağından dolayı özür dilemesi oldukça güç.
 
Operasyon sonrası açısından bakıldığında Erdoğan’ın müthiş bir manipülasyon çemberinin içinde olduğu da görülüyor. Erdoğan daha önce “mayın haritaları o köylülerde ne arıyor” şeklinde tamamen anlamsız bir çıkış yapmıştı. Erdoğan’ın mayın haritası çıkışı ile maniple edildiğini daha önce yazmıştım. Erdoğan burada durmadı yeni bir çıkış daha yaptı. “Gelen köylülerin kaçakçı mı terörist mi olduğunu anlamak için uyarı atışı yapıldığını, gelenlerin uyarı atışına rağmen yürümeye devam etmesi nedeniyle terörist sanılarak bombalandığını” açıkladı.
 
Bu açıklama da eğer Erdoğan kendisi kamuoyunu maniple etmeye çalışmıyorsa felaket bir manipülasyon ile karşı karşıya demektir. Zira gelen gruba kaçakçı mı terörist mi diye top atışı ile uyarı yapılmaz. İkincisi, Uludere hava sahası saat 18:00 itibariyle uçuşlara kapatılıyor. Bu saat itibariyle o grup henüz yükünü yükleyip Türkiye sınırına doğru yönelmemiş. Onların Türkiye sınırına yönelmesi 19:16 civarında. Hükümet yetkililerinin “uyarı” atışı dediği atış ise 19:40 civarında yukarıdan gelen emirle yapılıyor. Yani Başbakan’ın dediği grup yapılan uyarı atışını dikkate almadığı için uçak kaldırılıp bombalatılmıyor. Eğer öyle olsaydı hava sahası o köylüler daha Türkiye sınırına yönelmeden kapatılmazdı. Operasyon kararı verenler gelenlerin “PKK” grubu olduğundan emin. Top atışlarını sadece grubun Irak tarafına mı yoksa Türkiye tarafına mı yöneleceğini belirlemek için atılıyor. Zaten bu sırada ABD’ye ait İHA’da bölgeye gelmiş, bu hareketi tesbit etmeye çalışıyor. Köylülerin Irak tarafına değil Türkiye tarafına yöneldiği anlaşılınca ABD İHA’sı bölgeden gönderiliyor ve bombalama için düğmeye basılıyor.
 
Bu durumda Uludere olayından sonra ya birileri Erdoğan’ı maniple diyor ya da Erdoğan gerçeği biliyor kendisi kamuoyunu maniple etmeye çalışıyor. Hangisi doğru olursa olsun bu bize tek doğruyu işaret ediyor: Erdoğan yeni soruşturmaları başlatacak bir özür dileyemez. Ancak taraflarla anlaşırsa, hiçbir hukuksal sonuç doğurmayacak surette bir özür dileyebilir.
 
Diğer gazeteciler susarken, Uludere olayını twitter üzerinden ilk duyuran tek Türk gazeteci olarak başından beri hükümetin özür dilemesi gerektiğini savunuyorum. Erdoğan’ın hâlen şansı var. Erdoğan’ın neden özür dileyemediğini anlatmak için sanırım bu yazı açıklayıcı olacaktır.
 
Not:
Başbakan’ın ofisinde dinleme böcekleri bulunmuş. Medyaya yansıyan bilgilere bakılırsa bu böcekler geçen şubat ayında bulunmuş. Benim merakım şu: Acaba böcek aramasının kamera kaydı var mı? Kamera kaydı yoksa, pekâlâ o aramayı yapan kurum da olmayan böcekleri çıkarıp Erdoğan’ı maniple etmek isteyebilir. Dünya siyaset tarihi bunun yüzlerce örneğiyle dolu. Erdoğan umarım varsa o video kaydını incelemiştir. Yoksa bir başbakanı, odanda böcek bulduk deyip maniple etmek kadar kolay bir şey yoktur. Bunu dış istihbarat servisleri de yapar Başbakan’ı bir yöne kanalize etmek isteyen başka servisler de... Bu bağlamda sorulması gereken soru şu: Böceklerin çıktığı tarih ile Erdoğan’daki değişimin tarihi örtüşüyor mu? Erdoğan’da son bir yılda görülen tuhaf değişimin, giderek Ergenekoncu çizgiye doğru kayışının ofislerinde çıkan böceklerle ilişkisi olabilir mi? Varsa nasıl?