19 Aralık 2012 Çarşamba

TSK'NIN ŞİFRELERİ PKK'YA MI SUNULDU?

Casusluk çetesi, fuhuş, TSK, gizli belge, bilgi, PKK, İsrail

Diyarbakır Asker Hastanesi'ni fuhuş buluşma noktası haline getiren Casusluk çetesinin, TSK belgelerini PKK'ya iletmiş olabileceği belirtiliyor.

Savcılık, casusluk davasındaki belgelerin PKK’ya gitmiş olabileceği düşüncesinde.

İzmir’de yürütülen askerî casusluk ve şantaj davasında elde edilen belgeler arasında, PKK kamplarına ait detaylı bilgiler, sınırdaki kritik noktalarda bulunan karakolların konumları ve İHA’ların kodları bulunuyor. Belgeleri değerlendiren savcılık, suç örgütünün, “TSK’nın tüm operasyonel yeteneğinin PKK’nın bilgisine sunmak üzerine kurulu” olduğunu belirtiyor.

Taraf ’ın ulaştığı, TMK’nin 10. Maddesi’yle Yetkili İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan değerlendirme raporunda, suç örgütünün elindeki belgelere; “Çok stratejik ve harp esnasında düşmanın eline kesinlikle geçmemesi gereken hayati bir belgedir”, “PKK’nın kampları (kuzey ırak) zap bölgesi sunumu, reise belgenin önemi anlatılmalı”, “TSK’nin bildiği PKK kampları”, “Kuvvetlerin Kuzey Irak’taki planları”, “Bunun karşılığında ne istiyorsa verelim. Kadınsa kadın, paraysa para” şeklinde notlar düşüldüğü kaydedildi.

Çete ile PKK iç içe
Savcılık, söz konusu belgelere atıfta bulunarak; “Reis” olarak adlandırılan Bilgin Özkaynak liderliğindeki casusluk çetesinin TSK içinde PKK’ya yakınlık hisseden subayları yakın inceleme altına aldığının da altını çiziyor. Savcılık ayrıca, TSK’nın savunma projelerine dair ayrıntılı ve gizli belgelerin çetenin bilgisayarlarında bulunduğuna işaret ediyor. “Devletin savaş hazırlıklarını veya savaş etkinliğini veya askerî hareketlerini tehlikeyle karşı karşıya bırakacak” nitelikteki belgelere, suç örgütü tarafından düşülen “Önemli bilgi içeriyor. İsrail dâhil tüm devletler için olabilir. PKK’ya aktarmak maksadıyla kullanılabilir” şeklindeki notları ise savcılık, “Suç örgütünün gerektiğinde PKK ile birlikte hareket edecek şekilde örgütlendiğini, ele geçirdiği ve nitelik itibariyle Devletin Güvenliğine İlişkin belgeyi PKK Terör Örgütüne aktarabileceğini göstermektedir” şeklinde değerlendirdi. Savcılık ayrıca, TSK’nın operasyonları öncesinde PKK’ya bilgi verilerek, kampların boşaltılması gibi hazırlık avantajları sağlanmış olabileceğine dikkat çekti.

Elde edilen haritalar ise, suç örgütünün TSK’nın tüm yapısını, kuvvet dağılımını içeren haritaları elde ettiğini ortaya koyuyor. Kabartmalı haritalarda; TSK’ya ait “Bölük seviyesinde üs bölgeleri, kol seviyesindeki üs bölgeleri, tank taburu, jandarma karakolları, yol kontrol noktaları ve hudut karakolları” tek tek belirtiliyor. Savcılık ise bu haritanın örgütün elinde bulunmasını şöyle değerlendirdi: “Bu harita PKK’nın eline geçtiğinde her türlü saldırı ve sabotaj için en uygun hedefin belirlenmesinde ve akabinde kaçış güzergâhlarının tesbitinde çok kritik bir kaynak olacaktır. Öte yandan konuşlu bu unsurlara ait ikmal yollarına mayın döşenmesinde bu harita çok rahatlıkla kullanılabilecektir.”

Buluşma noktası Diyarbakır

Genelkurmay’ın 92 şüpheliden 91’inden elde edilen belgelerin gizli olduğunu bildirdiği ve örgütün bunlara ulaşabilmek için fuhuşu kullandığı da savcılık raporunda yer alırken, Diyarbakır Asker Hastanesi’nin fuhuş için buluşma noktası olduğu belirtildi.

İHA’ların kör noktaları PKK’ya yarar

Casusluk çetesinin bilgisayarlarında elde edilen belgelerde; PKK ile mücadele alanında büyük önem taşıyan İnsansız Hava Araçları’nın (İHA) uçuş planları, göremedikleri kör noktaları gibi bilgiler de yer alıyor. Savcılık bu belgelerin suç örgütünün elinde bulunmasını ise şöyle değerlendirdi:
“İHA’ların uçuş planları, güzergâhları, gözetlenemeyen alanlar ve İHA’ların zafiyetlerinin PKK Terör Örgütü tarafından bilinmesi ve buna göre hareket edilmesi halinde PKK Terör Örgütü ile mücadelede İHA’ların etkisiz hale geleceği izahtan varestedir. Hâkimliğimizce bu belge TCK’nın 327/1 veya 2 fıkra çerçevesinde değerlendirilmektedir. Görüldüğü üzere suç örgütünün ele geçirdiği belgeler, Türkiye Cumhuriyeti’nin iç güvenliğini çok ciddi şekilde tehdit edecek boyutlardadır.”

Pandora’nın kutusu seks üzerine kurulu

Casusluk davası, İzmir TMK’nin 10. Maddesi’yle Yetkili Cumhuriyet Savcılığı tarafından Narin Korkmaz isimli bir kadının çok miktarda askerî öğrenci ve personel ile ilişkilerinin olduğu, ilişkilerini görüntülü kayıt altına aldığı yönündeki şüpheler üzerine başlatıldı. Bu kayıtların baskı/şantaj amacı ile kullanılarak TSK’dan bilgi sızdırmak amacıyla kullanabileceğini değerlendiren savcılık, Hava Teknik Okulları Komutanlığı’na ait raporlara dayanarak soruşturma başlattı. Bu raporların içeriğinde; Narin Kormaz’ın, Hv. P. Yüzbaşı Ahmet Gençer Kıvrakdal’ın bilgisi dahilinde bazı personel ve öğrenciler ile ilişki yaşadığı yer alıyordu.

Bir numaralı şüpheli Bilgin Özkaynak’ın evinde yapılan aramada Pandora isimli veri tabanında örgütün faaliyetlerini deşifre eden birçok belge ele geçirildi.