Son haftalarda Türk ordusundaki askerler ve subaylar arasındaki intiharlara dair artan haberlere tanık oluyoruz.
Medyanın
bu konuya gösterdiği dikkati tetikleyen, Meclis İnsan Hakları Araştırma
Komisyonu Başkanı Ayhan Sefer Üstün’ün kasım sonunda özel bir komisyon
toplantısında açıkladığı istatistik oldu. Rakamlar son on yılda 934
askerin intihar ettiğini gösteriyordu. Bu da şu anlama geliyor: 2002’den
bu yana kendi hayatına son veren askerlerin sayısı, çatışmada
ölenlerden (818) fazla. Şoke edici gerçek de şu: Ortalama olarak, son on
yılda her dört günde bir asker veya subay intihar etmiş.
Türk
Silahlı Kuvvetleri bu çarpıcı rakamlara derhal cevap verdi, fakat
yayımlanan açıklamanın yüreklere su serptiğini söylemek hayli zor. Bir
iç soruşturmanın ardından, Genelkurmay intihar sayısının son on yılda
yüzde 50 azaldığını tespit etti. Bundan olsa olsa şu vahim sonuç
çıkarılabilir: 2002’den önce rakamlar çok daha fazlaydı ve her iki günde
bir asker canına kıyıyordu. Genelkurmay intiharların, ordudaki kötü
muameleden ziyade, ailevî sorunların, kişisel ilişkilerin, uyuşturucu
bağımlılığının ve sivil hayattaki malî zorlukların sonucu olduğunu iddia
ediyor.
Asker Hakları İnisiyatifi Başkanı Tolga İslam gibi
analistler bu açıklamaya kuvvetle karşı çıkıyor; söz konusu grup, kasım
ortasında “Türkiye’de Asker Hakları İhlalleri” adlı bir rapor
yayımlayarak bütün bu tartışmayı başlatmıştı. Nisan 2011’de
www.askerhaklari.com adlı internet sitesi kuruldu; askerlik hizmeti
sırasında kötü muamele gören kurbanlara destek sağlamak ve kötü muamele
vakalarını görünür hale getirip konuyla ilgili farkındalık ve duyarlılık
yaratmak için başlatılan sivil bir girişim bu.
Rapor,
askerhaklari.com’a Nisan 2011 ile Nisan 2012 arasında yapılan
başvurulara dayanıyor. Rapor, kötü muamele iddialarını türlerine,
yerlerine ve tarihlerine göre sınıflandırıyor. En sık yaşanan kötü
muamele türlerinin hakaret ve dayak olduğunu, şikâyetlerin büyük
çoğunluğunun ise Ankara ve Kıbrıs’tan geldiğini ortaya koyuyor. Rapora
göre kötü muamele ile intihar ve kalıcı psikiyatrik-fiziksel hasar
arasında bariz bir bağlantı var. “Asker Hakları İnisiyatifi” bu yüzden
Türk hükümetine askerlik hizmeti sırasındaki kötü muamele iddialarının
askeri değil sivil savcılar tarafından etkin ve zamanında
soruşturulmasını sağlama çağrısında bulunuyor. Aktivistler ayrıca
Ombudsman Yasası’nın Silahlı Kuvvetler’in tüm faaliyetlerine tam olarak
uygulanabilir olmasını talep ediyor.
Askerlik hizmeti sırasındaki
intiharlar ve kötü muamele Türkiye’ye mahsus bir sorun değil. Geçen
hafta Türkiye’ye yaptığı bir ziyaret sırasında EUROMIL’in (Avrupa askeri
personel örgütleri ağı) eski Başkanı Bauke Snoep, Türkiye’nin de kurucu
üyesi olduğu Avrupa Konseyi’nin geçmişte bu meseleyle ne kadar sık ve
yoğun olarak iştigal ettiğini açıkça dile getirdi. En önemli tavsiye
paketlerinden biri 2006’da Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (PACE)
tarafından kabul edildi ve 4 yıllık ayak sürümenin ardından, Türkiye de
dahil, üye devletler tarafından benimsendi. Ülkeler, önerileri hayata
geçirmeyi; erlere ve profesyonel askerlere düzgün ve medeni bir şekilde
nasıl muamele edileceğine dair bu son derece katı tavsiyelerin ve
kılavuzun uygulanmasına yönelik bir araştırmayı tamamlama taahhüdünde
bulundu.
Snoep’e göre, askerhaklari.com’un talepleri Avrupa
Konseyi’nin ilkeleriyle tam bir uyum içinde. Askerî personelin hakları
için mücadele eden tecrübeli aktivistin Türkiye’deki bu girişime bir
tavsiyesi de şuydu: Rapor hazırlamanın ötesine geçmek ve eski
askerlerden oluşan bir örgütlenme oluşturmaya çalışmak, bağımsız
savcıların atanması için gayret göstermek, siyasetçiler ve yedek subay
dernekleriyle bağlantı kurmaya çabalamak ve Avrupa Konseyi kurumlarına
rahatça ulaşabilen ve Türk hükümetinin yukarıda sözü edilen araştırmayı
dürüstçe ve zamanında tamamlaması yönündeki taleplere yardımcı
olabilecek olan EUROMIL ile irtibatta kalmak.
Umalım ki askerlere
yönelik kötü muamele meselesi, Türkiye’deki doğru düzgün takipçisi
olunmayan pek çok medya hezeyanından biri olmasın. Türkiye zorunlu
askerliğe dayanan bir orduya sahip oldukça ve profesyonel bir orduya
doğru ilerlemedikçe, her yıl yüz binlerce Türk erkeği askerlik hizmeti
yapmak ve askerî kurallarla emirlere riayet etmek zorunda olacak. İleri
demokrasi olmayı arzulayan bir ülkede bu Türk vatandaşlarının kendi
canlarına kıymalarını önleyecek şekilde insanî muamele görmesini istemek
çok mu?